Haluk Tarcan halkbilimci, araştırmacı, yazar, etno/müzikolog, piyanist
1925 yılında Şanlıurfa'da doğdu.
Ön Türk kültürü, dili ve tarihi üzerine araştırmalar yapan halkbilimcidir.
Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra, Ön Türk kültürü, dili ve tarihi üzerine araştırmalar yapmaya başladı.
Fransa`da yaşadı. Sorbonne Üniversitesinde CNRS de araştırmacı olarak çalıştı. 2005 yılında temelli olarak Türkiye'ye döndü.
Zamanın bölünmezliğini, geleneksel Anadolu Türk Halk Müziği'nin karakteristiği olan aksak tartılardan hareketle açıklamış olduğu toplam teorisiyle 1962 yılında buraya 56 kişi arasında tek kişi olarak girdi.
Üçlü bir eğitimden geçti: Piyano, sanat tarihi ve etno/müzikoloji.
Müzik eğitimi; İstanbul Belediye Konservatuvarı piyano bölümünden Ferdi Statzer'in piyano öğrencisi olarak pekiyi derece ile mezundur. Roma ve Siena'da Guido Agosti ile Salzburg'ta Carlo Zecchi, Paris'te Jacques Février ile çalıştı.
30 Aralık 2020 tarihinde vefat etti.
ESERLERİ:
Ön-Türk Uygarlığı (taslak 1992), bu kitap 1998'de Kaynak Yayınlarından çıktı Ön-Türk Tarihi, 1998 Kaynak yay. İstanbul Ön-Türk Uygarlığı 2001, Mustafa Kemal Derneği İstanbul Ön-Türk Uygarlıgı; Resmi Tarihin Çöküşü, 2003-2007 5.baskı Töre yay. İstanbul Evrensel Uygarlıkların Köken Kültürü, Ön-Türk Uygarlığı -1A- Evrensel Uygarlıkların Köken Kültürü, Ön-Türk Uygarlığı -1B- Kökenindeki Ön-Türk Kültürünü Bilmeyen Avrupa Birliği -2-
AİLE
Babası askeri hekim olduğundan Mustafa Kemal Atatürk tarafından Urfa Askeri Hastanesi'ne yönetici olarak tayin edildi. Haluk Tarcan bu sebeple 1925 yılında Şanlıurfa'da doğdu. Selim Sırrı Tarcan'ın yeğeni, Mimar Öğr. Gör. Ercüment Rıza Tarcan ile Türkiye'nin ilk beyin cerrahı ve bestekâr Prof. Dr. Bülent Tarcan'ın kardeşidir.
HALUK TARCAN'IN BULGULARI
Anadolu 15 bin yıllık Türk yurdudur.
1071 Türklerin Anadolu'ya son geliş tarihleridir. Türkler Anadolu'ya ilk kez milattan önce 13000 gelmiştir.
Anadolu'ya göçebe olarak değil göçmen olarak geldik. Yazı ve kültür sahibi olarak geldik. Anadolu'yu ışıklandırdık.
Etrüskler'ün Türk olup olmadığını anlamak için DNA testi yapıldı. %97 Türk oldukları görüldü.
Etrüskler İtalyanlara yazıyı öğretmişlerdir. Köprü, yol... Roma hukuku doğrudan doğruya Türklerin ateş kültünden gelen hukuktur.
Ateş kültü doğrudan doğruya hukukun doğduğu külttür.
Günümüzdeki 2600 yıl önce seçim kavramını Türkler İtalyaya taşınmıştır.
Latin alfabesi doğrudan doğruya Etrüsk alfabesidir.
Biz Batı'ya yazıyı öğretmişiz.
Dünyadaki ilk tarihçi (MÖ 572-535) Bilge Atung Ukuk'tur.
Kültür bakanlığını müracaat etmeye lüzum yok zaten onlar kavram olarak, düşünce olarak, dünya görüşü olarak öntürklere karşıdırlar. Öntürk kültürünün ortaya çıkmasını istemiyorlar.
Bizim kültür bakanlığı Avrupanın bize empoze etmiş olduğu Avrupanın çıkarlarına göre yazılan Türk Tarihini savunan ve o yolda yürüyen bir bakanlıktır.
Tarihte ilk kez üniversite kuran millettir.
İlk kentleri kuran millettir.
Demokrasiye ilk adım adam millettir.
Tiyatroyu ilk kez organize eden millettir.
Atalarımız milattan evvel 14 binde yazıyla tarihe ayak basmışlardır. Bundan daha muazzam bir şey olamaz. Türk tarihi milattan önce 16 binde başlamıştır göç yoluyla dünyaya yayılmıştır.
Türk kimdir dediğimizde yazıyı başlatan, tarihi başlatan kültürün sahibidir diyeceğiz. Evrensen tarihi başlatan kültürün sahibi.
Lir sazı Türk sazıdır.
Roma, İstanbul ve Pekin'i Türkler kurmuştur.
Rusya'daki şehirlerin çoğunu Türkler kurmuştur.
VEFAT-HABER
Facebook iletisi: Haluk Tarcan vefat etti 30 Aralık 2020
Halûk Tarcan Hocamızı 30 Aralık 2020'de korona sebebiyle kaybettik...
Öğrencisi H. Oğuz Günaydın
SÖYLEŞİ
Halûk Tarcan : 'Benim için Türklükten vazgeçmemi sağlayacak hiçbir şey yoktur. BEN TÜRKÜM!' https://www.tuvart.net/haluk-tarcan-on-turk-kulturu
Efenim; Ben Haluk Tarcan, Urfa’da doğdum.
Babam, askeri doktordu. Mektebi Tıbbiye-i Şahane’yi birincilikle bitirdiği için babam, Almanya’ya gönderilmiş.
O zamanlar Amerika yok (hayatımızda), Almanya var. Almanya İmparatorluğu ile aramız çok iyi.
Refik Saydam, babamın Mektebi Tıbbiye-i Şahane’den arkadaşı. Ayrıca Almanya’da beraber bulunmuşlar. Sonra Refik Saydam, Atatürk’ün doktoru oluyor ve Atatürk’le beraber Samsun’a çıkıyorlar.
Cumhuriyet kurulduğu zaman Atatürk diyor ki: ‘Değerli kişiler, şehirlerde toplanmasınlar. Anadolu’ya dağılsınlar. Kültür seviyesi yükselsin.’
Atatürk, Refik Saydam’a diyor ki; bana çok iyi bir doktor bulacaksın. Aman diyor, benim arkadaşım (var) Almanya’da tahsil etmiştir. Onu tavsiye ederim; TAMAM diyor (Atatürk), onu Urfa’ya gönderelim.
Babamı Urfa’ya gönderiyorlar.
Neden biliyor musunuz?
Cüzzam, Traum, Verem, Sıtma, Frengi bütün yüksek seviyedeki bulaşıcı hastalıkların hepsi var orada. Babamı bilhassa oraya gönderiyorlar. Bendeniz orada doğuyorum.
Sonra Urfa’dan İzmir’e gittik.
İzmir’de ilkokula başladım. İnönü İlkokulu’nda okudum ve ilk aşkımı orada yaşadım; çocukluk aşkımı, 72 Emel.
Sonra İzmir’den İstanbul’a gittik.
İzmir’de piyanoya başlamıştım.
4 sene Roma’da, 30 sene filan Paris’te kaldım. Hiçbir işe yaramadı.
Bol bol piyano çalıştım ama istediğim seviyeyi bulamadım. İstediğim tekniği bana bir türlü veremediler.
Netice itibariyle orada boşuna senelerim geçti ve 2006 senesinde İstanbul’a geldim.
O arada bileğim sakatlandı. 10 sene piyano çalmadım. O zamanlar ben Ön Türk araştırması yaptım. Bir el beni idare etti beni böyle ‘Piyanoyu kenara bırak sen’ dedi.
Ondan sonra tekrar piyanoya başladım ve kendi tekniğimi buldum.
ÖN TÜRKLER – KIRGIZİSTAN
Milyon yılda (1 milyon) Himalayalar’da Karatau kültürüyle birlikte evrensel kültür başlamıştır. Milyon yıldan onar binlik şeyler halinde Kırgızistan’a gelmiştir, 40 bin senesinde; Saymalıtaş’ta.
Saymalıtaş, Kırgızistan’da bir vadi.
Ama bu vadi 3.500 metre yükseklikteki bir dağdan 3.000 metre aşağı iniyorsunuz, orası güzle bir vadi.
Ve orada 100 bin civarında yazıt var. Onların ben izahını yapıyorum.
Orada tarih Kırgızistan’da olduğuna göre ve bulundukları yer 3.500 metre yükseklikteki bir vadi; karlarla kapalı. Temmuz ayında bir ara güneş açar gibi oluyor. Gerisinde kar, baştan aşağı. Kar – buz baştan aşağı.
KARATAU - TACİKİSTAN - KAZAKİSTAN Uygarlık milyon yılda Karatau’da başlamış. Karatau, Tacikistan’da bulunan bir mağara. O mağaranın tarihi, milyon yıl. Ondan daha eskisi yok. İnsanlık orada başlamış oluyor. Evrensel uygarlık orada başlamış.
Milyon yıldan, yüzer bin yıllık, onar bin yıllık dilimler aşağı doğru iniyor.
Yüz bin yılı tasavvur edebiliyor musunuz?
Kırgızistan’a geliyoruz. Kırgızistan’ın tarihinin 40 bin olduğunu söylüyorlar. Arkasında milyon yıl var. Burada milyon yıl var, burada Kazakistan var.
Yavaş yavaş geliyor geliyor, 40 bin olması çok mantıklı bir şey.
Söylüyoruz hani 40 bin olabilir diyoruz. 40 bin öncesi yok (Kırgızistan’da) fakat 40 bin itibariyle 13 bine kadar gidiyor. Çünkü 13 binde onu da ben buldum, Göbeklitepe’nin planı Saymalıtaş’ta bulunuyor.
GÖBEKLİTEPE Göbeklitepe’de Ön Türkçe yazı buldular; Kazım Mirşan buldu. Bir tek yazı ile olmaz; yalnız bir tek yazı olması Göbeklitepe’nin Türk olduğu ispat etmez. Ön Türkler oradan geçerken yazmış olabilirler. Bir Ön Türk aşireti oraya gitmiş yazmış olabilir. Bir tek yazı ile olmaz tabi; kültürün içinde işlenmiş olmalı ki o; kemiğine kadar işlemiş olmalı ki Türk diyesin fakat din ile alakası var. Mabet burası değil mi? Mabet olması için dine inanmış olmaları lazım (Din ritüelleri Ön Türk inanç verileriyle örtüşüyor demek istiyor, aynı inancı taşıyorlar diyor). Ben de Göbeklitepe’nin planını Saymalıtaş’ta buldum.
Muazzam bir uygarlık, tekerliği bulmuşlar bir kere. Yani Türkler yazıyı bulmuşlardır. Tekerleği bulduğu da ortaya çıkıyor (Saymalıtaş verilerine göre).
Almanlar kökenlerinde Hititler olduğunu zannederler. Hititlerdeki bazı kelimeler, Almancada vardır. Hititlerdeki o kelimeler de Ön Türkçe’de vardır.
YABANCI KAYNAKLI ARAŞTIRMACILAR İngilizcedeki kaynaklara bakıyor, oradan Ön Türkleri (araştırıyor).
Ya hu kardeşim! İngilizler’in Orta Asya’da çalışması lazım. Hangi Türkçe ile çalışmıştır bunlar?
Türkçe’nin 41 lehçeden meydana geldiğini, 39 Türkçesinin Orta Asya’da olduğunu, o Türkçe’den hiçbir şey biliyor musunuz siz?
İngiliz’in Orta Asya Türkçesini öğrenmesine imkan yok!
Gidiyor İngiliz, Orta Asya’da İngilizce konuşuyor. Orada bir şeyler yazıyor, işine geleni filan. Bu şekilde Türk Tarihi, Türk Kültürünü hazırlıyor bunlar. Bizimkiler de onu okuyorlar ondan sonra da gelip bana kafa tutuyorlar.
39 tane Türkçe var Orta Asya’da. Sen bunlardan hiçbirini bilmiyorsun. Ne arıyorsun orada?
Çin’e gidiyorsun, Çin kültürünü aramaya, Çince bilmiyorsun. Eee? Açıkçası bu yani!
İngiliz gidiyor oradan turistik Türkçe biliyor. ‘Bi’ çay ver’, ‘otobüs kaçta kalkar’ bilmem ne. Ya hu! 39 tane Türkçe var orada! Milattan önce 13 binlerden itibaren orada (kesinlikle) mevcut.
KAZIM MİRŞAN Kazım Bey, 7 tane Türkçe biliyordu. 7 tane Türkçe dışında Almanca, İngilizce biliyordu. Asıl Çince ve Rusça biliyor.
Yani 7 tane bilmesi öbürlerini okumasına yardım eder.
TÜRK
Türk dediğimiz zaman kan bahis konusu değildir, Türk kültürü bahis konusudur. Üstelik Ön Türk kültürü de yazı ile ifade ediliyor.
Türk, ÖkükÖrük’ten gelir. ÖkükTörük.
Türük yaptı, Tür-Ök’tür. Tanrı cinsi demektir. Tür, cins; Ök Tanrı’dır.
Tür+Ök, Türk olmuştur. Tanrısal Cins.
TÜRKLERDE İNANÇ Türklerde muazzam Tanrı inancı vardır. E-Tin-G-Er’dir onun aslı.
Edinger- Tanrıya erişme becerisine ermiş anlamına gelir. Edinger, oradan Edinger – Dingir – Tengir – Tengri olmuştur. Resmen Ön Türkçedir. Tanrıya erişme başarısıdır ismi.
Tengri; biz Tanrı yapmışız onu.
BELGE GÖSTERİRİM; KORKMAM Ben belge vererek giderim. Söylediklerimin hepsinin arkasında yazılı belge vardır.
Onun için korkmadan ortaya çıkarım, dünyanın öbür ucuna gider milyonlarca akademisyen gelse önlerinde çalışmaktan, konuşmaktan korkmam. Belge var elimde. Duvarlara, taşlara yazmışlar. Mağaranın içine yazmışlar. Ben onu gösteririm.
O yanlış ise onun yanlış olduğunu ispat edin ben de kabul edeyim. Ama o, yanlış olmadığı müddetçe yapacak hiçbir şey yoktur. Kabul etmek mecburiyetindeler.
ORTA ASYA İFADESİ Orta Asya diye bir şey yoktu. Orta Asya’yı Ruslar icat etti; Türkleri paralamak için!
Doğrudan doğruya orası Çin’den Hazar Denizi’ne kadar TÜRKİSTAN’dır. Biz onu kullanmayız.
‘İSTAN’ EKİ Türkistan zaten –astan’dan, Askan’dan gelir. Askan, cennete asılmış demektir. Türk – Astana’dır o. Astan – İstan; Türkistan olmuştur.
Kazakistan’ın merkezi Astana’dır. Değil mi? Biz farkında değiliz bunun.
O –istan kelimesine efenim bu Acemce’den gelme derler. ASKAN’dan geliyor o. ASKAN, cennette asılı olmak demektir.
Askan, Astan olmuştur.
TÜRK BİRLİĞİ Bir araya gelinir kardeşim! Bir Oy Bil’de 60 tane beylik vardır. Beylikler ama her birisi devlettir baştan aşağı. Ordusuyla, hazinesiyle, parasıyla.
BİR OY BİL Bir Oy Bil’in ben merkezini buldum.
Kazan şehrine çok yakın. Bir bataklık buldular. Bu bataklığın eski bir uygarlığa ait olduğunu zannediyorlar.
Uygarlık milattan evvel 8 binde ortaya çıkmış. 5 bine kadar devam etmiş, kim olduğunu bilmiyorlar.
Bir tane seramik var burada. Seramiğin üzerinde ‘KUTSAL LİDER’ diye yazı var.
Bir Oy Bil parçalandı, At Oy Bil, bilmem ne BİL falan oldu. Neticede günümüze kadar gelindi. Onlardan şimdiki Türk Devletleri çıktı baştan aşağı.
İzmir, Ankara, Amasya olduğu gibi Kırgızistan, Tataristan, bilmem ne istan bilmem ne istan olacaktır.
Onun için hiçbiri efenim ‘Ben Kırgızım’, ‘Ben bilmem neyim senden üstünüm’ , ‘BEN’ derlerse olmaz. Herkes büyük bir ailenin azaları olarak kalacaklardır. BEN YOK ORTADA, ben dediğiniz anda paralanırsınız.
TÜRK KÜLTÜRÜ Malzeme hazırdır. Malzemenin üstü örtülmüştür. Malzemenin üstündeki örtüyü kaldırmak lazımdır. Malzemenin üstündeki örtüyü kaldırmak da ancak Türk Kültürünü ortaya koymakla olur.
LATİN ALFABESİ – ETRÜSKLER Latin alfabesi dediğiniz alfabe Etrüsk alfabesidir, kendi yazımızdır. Onun için Latin Alfabesi dediğimiz, esas Etrüsk alfabesini bütün Türk Birliği kabul etmelidir. Anlaşacak alfabe bu olmalıdır.
EĞİTİM Ortak eğitim bir defa müşterek tarih olmalıdır. Her ülke, her devletin halkı kendi kültürünü bilmesi lazım. ÖZ KÜLTÜRÜNÜ!
AVRUPA ve BİRLİĞİ
Orta’da koskoca bir Orta Asya var. Kökenimizin Orta Asya olduğunu, Türklerin bizle beraber 200 – 250 milyon olduğunu bilmeliyiz. Sen bütün köklerini Orta Asya’dan almışsın kalkmışsın yüzünü Avrupa’ya dönmüşsün. Ne oluyor? Avrupa’nın (bugün) kendi kültürü var.
Seni alırım diyor ama benim kültürüme geçeceksin diyor, değil mi? Artık İngilizce okutacaksın diyor. Fransızca okutacaksın.
TÜRKİYE ne olacak? Kardeşim sen Avrupalısın artık, Avrupa ne istiyorsa onu yapacaksın. Avrupa’nın kültürünü alırken, gömlek değiştirir gibi kültürünü değiştireceksin.
Bu olmaz! Ne münasebet! Kendi koskoca kültürüm dururken, 250 milyon Türk dururken, kalkıcam 160 milyonluk Avrupalının kültürüne giricem.
Yani ben hayran olmadım mı? Hayran olacağım şeyler var gayet tabi. Ama onun dışında da BENİM İÇİN TÜRKLÜKTEN VAZGEÇMEMİ GEREKTİREN HİÇBİR ŞEY YOKTUR. Kendimden ne diye vazgeçicem!
Öğrenirim, iyi taraflarını alırım. Müziği hoşuma gider alırım. AMA BEN TÜRKÜM.
ATATÜRK Benim küçüklüğümde çok iyi biliyorum, Atatürk: ‘Bir zaman gelecek Rusya parçalanacaktır. Oradan doğacak Türk Ülkelerini yükseltebilmemiz için daima temasta olmamız lazımdır. Bize ihtiyaçları olacaktır. Onlarla münasebeti kaybetmeyelim.’ Demiştir. Hakikaten de öyle olmuştur.
SÖYLEŞİ
Halk Bilimci Araştırmacı Yazar Halûk TARCAN ile Tatlı Şok Edici, Ezber Bozan Söyleşi'm... Tülay Gürdal 10 Temmuz 2013 https://www.tulaygurdal.com/2013/07/halk-bilimci-arastrmac-yazar-haluk.html
Türkler Anadolu'ya "1071"de geldi.. Tarih'in babası "Herodot" Yazıyı ilk bulan "Sümerler" Orhun Yazıtları "732" tarihinin kabulü,
Ve dahalarıyla "bilinen"in aksine, ezber bozan pek çok tarihi gerçekleri bulgularıyla birlikte,
Roma’nın kökeninde Etrüskler var, Etrüsklerin kökeninde de Ön-Türkler var.
ANADOLU'nun esas ve tarihsel sahipleri ÖN-ATALARIMIZDIR ve biz onların mirasçı torunlarıyız. iddialarını belgeleriyle ortaya koyan, Kâzım MİRŞAN
Ve
Bilimsel araştırmacı(Centre National de la Recherche Scientifique, Paris / Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi) ve Yazar Halûk TARCAN
İşte bu şok iddiaları sahibindan araştırmak ve anlamak için,
İstanbul, Mecidiyeköy'deki evinde söyleşimizi gerçekleştirmek üzere, Halk Bilimci Araştırmacı Yazar Halûk TARCAN'la buluşuyoruz...
Zira...
Televizyon ve "televole" kültürüyle evrilip çevrildiğimiz ve onların etkisiyle artist, futbolcu ve mankenlerin tutkularıyla, hayâlleriyle ülkülerimizi oluşturduğumuz bir süreçte,
Futbolculara ve mankenlere milyon milyon dolarları bastırıp transferlerin havada uçuştuğu bir Türkiye'de yaşıyoruz.
O sebeple ülkemizde bilimsel faaliyetlere ne yazık ki yer verilmediği gibi, kendi çabaları ve gayretleriyle bilimsel iş yapanların da adını sanını bilen, duyan yok! Hattâ duyulmasına ve bilinmesine dahi, neredeyse izin verilmiyor...
İşte böyle bir ortamda...
Türkleri aşağılayan, Türkçe'den utanan, Türk kültürüne burun kıvıran ve bu ezikliği ruhumuza kadar nüfuz ettiren duyguların aksine, geçmişteki söylemleri alt üst eden hakikatleri duymak, herhalde millet olarak en çok ihtiyaç duyacağımız ve de gururumuzun oldukça okşanacağı unsurlar arasında olsa gerek.
Tatlı şok eden, ezber bozan bu belgeli iddiaların
Şüphesiz ki takdiri ve yorumu sizlere ait olacaktır..
* Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?
Babam, Mektebi şahaneyi tıbbiye'den mezun doktor idi. Babamın arkadaşı Dr. Refik SAYDAM. Beraber Almanya'da bulunmuşlar, sonra Ankara'da birlikte olmuşlar.. Refik Saydam Samsun'a Atatürk'le birlikte gitmiş. Atatürk'ün doktoruydu, sonra başbakan kadar oldu biliyorsunuz...
Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk çok güzel bir şey yapmış. Meslek sahibi olanlara diyor ki; "şehirlerde toplanmayın.", geri kalmış şehirlere, Anadolu'ya dağılın... Türkiye'nin seviyesini yükseltin, memleket kalkınsın diye. Babamı Urfa'ya gönderiyor, O zamanlar Urfa Türkiye'nin en berbat yeri. Mevcut bütün sârî hastalıklar var. Cüzzam, trahom, frengi, sıtma bütün bunlar var. Babam bütün bunlarla uğraşmak mecburiyetinde... Ben de Urfa'da doğuyorum. Fevzi Paşa hazretlerinin Urfa'yı ilk ziyaretleri.... o gün ben doğuyorum...
Babam Almanya'da bulunduğu için, klasik müzikle teması olmuş... Urfa'da bulunduğumuz zaman, Suriye'de Fransızlar var. Onlardan gramofon almış. Plâklar almış. Benim ilk müzikle temasım bunlarla oluyor... Sonra Urfa'dan İzmir'e geliyoruz. İzmir'de, sevdiğim bir eser var, Bethoven'ın 5. senfonisi... İzmir'de "bit pazarı"ndan 62 Tl. piyano almışız... 12 yaşında başlıyorum piyanoya... Rosati diye bir İtalyandan ders aldım.
1938'de İstanbul'a geliyoruz, orada konservatuara gittim... Konservatuarı bitirdikten sonra da hoca oldum. Savaş da yeni bitti; ben Avrupa Avrupa diye tutturdum... Mütemadiyen piyano tekniğiyle uğraştım. Hiçbir zaman kabul etmedim elde ettiğim seviyeyi.. Durmadan konser veriyordum, ama ben kendimden hiç memnun değildim.. İstediğim seviyeyi bulamadım.. Sonra burs buldum ve İtalya'ya gittim. Agosti isimli piyanistten ders aldım... ama bir türlü istediğimi elde edemedim. Sonra bir imkanını buldum ve Paris'e gittim. 4 aylık burs aldım ve 30 yıl Paris'te kaldım.. Sonra yine istediğim tekniği bulamadım... İleri seviyeye geldim, Artık konserler vermeye başlasam da istediğim gibi değildi. Avrupa'da 20-30 konser verdim. Uğraştım uğraştım... Beni alkışlıyorlar ama ben kendimi alkışlamıyorum. Aradığım tekniği bir türlü bulamazken, bu defa kolum sakatlandı...
10 sene müddetle piyano çalmadım. Fakat o sıralar, hattâ daha önce Ön-Türklere başladım...
Paris'te oturuyordum, Cumhuriyet gazetesinde arasıra yazı yazıyordum. Üniversitede okurken daha, farkına varmıştım ki bizim tarihimiz doğru olamaz... Çünkü Oğuzlar geldi falan diye... Ondan önce Mengüceklerin geldiğini öğrendim. Mengücekler, Oğuzlardan çok daha evvel gelmişler. Düşündüm ki, Anadolu köprü gibi, yani medeniyet beşiği.. 1071'i çivilemişler bize. Mengücek deyince 200 sene geriye gitti... sadece 6. hisle söylüyorum, arkeologlar ne yapıyor.. Arkeologların meslekleriyle âlâkaları yok...
Yine böyle bir makale yazıyorum. Bana paket dolusu kitap geldi. Üzerinde Kâzım Mirşan kişioğlu yazmışım. Ve ben Paris'e gittiğimde piyano tekniğini gösterir bir alfabe bulmuştum. Çünkü düşünüyorum ki bir hoca ancak 30-40 öğrenci yetiştirebilir. Binlerce piyano öğrencisi var... Benim göstermiş olduğum alfabeyle üstadlar, hocalar tekniklerini yazarlarsa, bir çok kişi öğrenecek. Alfabenin değerinin anlaşılması için Sorbonn'a yazdım. Ankara'ya da yazdım. Ankara'dan cevap gelmedi. Sorbonn'dan bir hafta içerisinde bana cevap geldi... Paris bilim akademisi ikiye ayrılır... "Bilimsel araştırma kabiliyetiniz var, bizimle çalışmak ister misiniz?"
Sorbonn'da etno müzikolog olarak çalışmaya başladım...Sakatlanıp ve piyanodan vazgeçmem gerektiği sırada bununla kendime teselli buldum. 10 sene sürdü... bu süre içerisinde Ön-Türklerle uğraştım.
* "Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih kalmaz" sözüyle başlayalım mı?
Tarih Türklerle başlıyor. Milattan Önce milyon yılda bugünkü Tacikistan'da Karatav mağarasında başlıyor. Karatav mağarasının tarihi milyon yıl evvel başlıyor. Sovyet eski Bilim Akademisinden Vadim. A. Ranov’un yapmış olduğu araştırmalarla bunu ortaya koyar. Marmara üniversitesinde bir tartışmada bulunduk, Ankara'dan gelen hocalarla... "Kim miş bu Ranov?", öyle bir konuşuyorlar ki efendim.. yeryüzündeki bütün araştırmacıları biliyorlar, Ranov'un orda ismi yok, öyleyse olmaz falan gibilerinden.. Çünkü onlar, sadece Amerika, Amerika diye tutturmuşlar... Amerika'nın da alçaklığı Türkleri yeryüzünden silmektir. Batılılar bunu istiyor; ve Orta Asya'yı yok etmek için Afrika'dan başlatıyor tarihi. Buna çok dikkat etmek gerekir. Afrika'da başlatıyor. Milyon yılda orada başlıyor. Sene sene artarak milyon yılda, ki Orta Asya kişisi, milyon yılda zamanın örsünde dövülüyor dövülüyor dövülüyor, yavaş yavaş ilerlemeye başlıyor, homo sapiens meydana geliyor. bilen adam, ortaya çıkıyor. Bilen adam 35 bin tarihlidir. Kâzım Mirşan, homo sapiens için, "ÖGÜL-UQUS" der. Ögül uqus. Bence her ikisi de aynıdır. Çünkü o da 35 bindir. Ögül uqus'dan itibaren kaya resimleri yapılmaya başlandı. ög: Felsefe demektir. Ögül; felsefeye ait. Uq: Algılamak demektir. Us: Yüce. Düşüncenin kutsal algılanması, kutsal düşünceyi algılayan kişi falan gibilerden... Kaya resimleri yapılıyor, ama 35 binden 14 bine kadar adamın kafası kaç sene geçiyor işliyor işliyor...
14 binde ortaya yazı çıkıyor, düşünceyi resimlerden ayırıyorlar. Bazı resimler şematik hale geliyor.
At resmi yapmaya başlarken, adamcağız doğrudan doğruya "haç" resmi yapıyor... Ok ucu "haç" haline gelmiş...
Doğu Anadolu’da Van’ın güneyindeki Tir-i şin Bölgesinde Çilgiri köyünde 45 cm çapında bir taş üzerinde bir yazıt bulunuyor. Bu yazıt çözüldü:
Yazıtın ortasında HAÇ işareti var. Yazı 7-8 bin yıllık yani Isa’nin doğumundan 7 bin yıl öncesi ve o yazıtın üzerinde “Haç” işareti var, (Hıristiyanlığın doğuşundan 7 bin yıl öncesi) bu haçın doğal olarak Hıristiyanlıkla ilgisi yok. Kâzım MİRŞAN’a göre, "Haç" bir Türk sembolüdür, "OQ" demektir. Türkler kendilerine iki isim vermişlerdir. Bu insanlar kendilerine Türk denmeden önce "OQ" sonra da "ON" demişlerdir. Bu ifadeler o dönem dini simge olarak yorumlanıyordu.
* Etrüskler kimdir?
Etrüskler halis mulis Türklerdir. Baykal civarından gitmişlerdir. Ön-Türk kültürünü Asya'yı İtalya'ya getirmişlerdir. Etrüskler Avrupa kültürünün kökeninde yer almışlardır. Etrüsklerin yazısı bugünkü Latince olarak karşımıza çıkar. Türk Latin alfabesi doğrudan doğruya Etrüsk alfabesidir. Marsiliana Yazı tahtası adıyla tanınan ders tahtasının üstündeki, sağdan sol’a yazılmış olan ve Latin alfabesi sanılan alfabenin Etrüsk, yani, Ön-Türk alfabesi olduğunun ortaya çıkmasıyla, Anadolu’nun dört bucağında bulunan,bilinmeyen bir halka ait okunamayan denen ya da denmek istenen yazıtların Ön-Türkçe olduğu tasdik edilmiş bulunmaktadır...
Atatürk Etrüsklerle uğraşmış...
Atatürk’ün kendi el yazısı ile yazdıklarına bakalım şimdi de.
“Bu memleket dünyanın beklediği, asla unutamadığı bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin yıllık bir Türk beşiğidir. Beşiği rüzgarlar salladı beşikteki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası olarak tanıdı. Onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu şimşek, yıldırım, güneş oldu, Türk oldu. Türk budur, yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”
Atatürk ne demişse, biz arayarak aynı noktalara varıyoruz. Öyle bir deha bu kadar olur...
1970 senesinde Kâzım MİRŞAN, Etrüsklerin Türk olduğunu söylemiş ve ispat etmiş... 100 tane yazı okumuş, Türk Tarih Kurumuna vermiş. Türk Tarih Kurumu raflara atmış. Ey şaşkınlar, 1970 senesinde bunu ortaya çıkarsak, Türkiye bu hâle gelmeyecek! Eski bir Türkiye eski bir kültürün sahibi olduğumuz ortaya çıkacak ve Anadolu'yu parçalayamayacaklar. Çünkü biz, Anadolu'ya 1071'de değil, M.Ö. 13 bin'de gelmişiz. Türklerin tarihe sahip oluşu 16 bin yıl, Anadolu'ya sahip olmamız, 13 bin yıl oluyor.
1071, doğrudan doğruya SEVR şartlarının başlangıcıdır. "1071'de çoban sürüsü olarak geldiniz" ikinci olarak üzerinde ısrarla durduğum, Türkler "göçebe" değildirler, göçmen'dirler! Göçebe, kışın bir yerde oturur, kışlakta; yazın da hayvanları otlatmak üzere yazlıka çıkar. Göçmen, yeni bir yurt arayan demektir.
* "Ataürk'le birlikte kendi öz kökümüze döndük" diyorsunuz, bunu bize açabilir misiniz?
Osmanlıcayı temizlemeye başladık. Türkçesi varken ne lüzumu var.. Karşılığı olan , Türkçesi varken ne münasebet...
708'de Kuteybe denilen o adam, Orta Asya'nın zenginliği dolayısıyla, Orta Asya'ya gitmiştir. 9 sene katliam yapmıştır, kadınları satmışlardır, erkekleri ya öldürmüştür ya da ordu kurmuşlardır. Zorla kamçıyla Osmanlıcayı öğretmişlerdir.
Ve hâlen bizim tarihçiler, akademisyenler Orhun Yazıtlarının 732 olduğunu söylerler. Ey muhterem şaşkınlar, 708'de Kuteybe Orta Asya'ya girmiş Arapçayı öğretmiş. Demek ki 732'de biz, Arapçadan vazgeçmişiz.. Çıldırırsınız! hâlâ 732.. Hâlâ bizim tarihçiler, akademisyenler.. çıldırıyorsunuz efendim!
Kardeşim adam 708'de oraya girmiş seni mecbur etmiş Arapçaya falan! Öyle yapıyorlar...Çıldırırsınız!
Çünkü hepsi cahil! Okumuşlar, mezun olmuşlar okuldan, diplomalarını almışlar, bir daha katiyen okumamışlar! Ayrıca edebiyat fakültesi öğrencileri , genellikle askerlikten kaçmak üzere Arkeoloji bölümüne girerler, bütün kış bulunmazlardı, sene sonunda 400 sayfalık bir kitabı ezberlerler imtihana girerler, arkeolog olarak çıkarlar, ondan sonra bunlar müzelerde müze müdürü olarak şurda burda.. Ondan sonra karşılaşıyoruz.. Yok "kûfi" yazısıdır, kardeşim yok, o ön-Türkçe..
* Bize öğretilen tarihte ilk tarihçi Herodot olduğu bilgisiydi, bu doğru mu?
Hayır değildir. Herodot, yarı doğru, yarı masal vari yazılar yazmıştır.
Ruslar Ön Türklüğü yavaş yavaş Ruslar kabul etmeye başladılar. Çok güzel çalışıyorlar, çok güzel şeyler Avrupalılar da yavaş yavaş kabul ediyorlar. Çünkü çıkmazdalar. Hint-Avrupa diye tutturdular. Hint-Avrupa dili yok!
Kürtlerin dillerinin Hint Avrupa dili olduğunu iddia ediyorlar. Bizimkiler de bilmediği için kabul ediyorlar. Amerikalılar da Kürtlerin Türk olmadığını ispat etmeye çalışırken, Türk olduğu ortaya çıktı. Şöyleki orada Doğu Aandolu'da Kürtlerin yoğun yaşadığı bir yerden DNA'sını alıyorlar,, Etrüskte de Murlu kasabası var. Onlarda biz Etrüsklülerin devamıyız. O zamanlar Etrüsklülerin Türk olmadığı iddia ediliyordu. Murlu'dan bir parça aldılar, bakın hepsi birbirine uyuyor. Murlu kasabasındakiler Etrüsklüler Türk olmadıklarına göre Kürtler Türk değildir, diyorlardı. 3 ay sonra Etrüsklülerin %97 Türk oldukları açığa çıknca hemen üstünü örttüler. Benim yazmadığım yer kalmadı.. Hürriyet gazetesinde çıkınca (http://www.hurriyet.com.tr/dunya/7544610.asp ) oradan aldım, madde madde gösterdim. Onlarla birlikte Doğu Anadoludaki üniversitelerle birlikte çalıştılar. Sonra Kürt kelimesi Kürtçede yok. "Öküert" sıkışmış "kürt" olmuş. "aşiretin idare etme yetkisi" demektir. Etnik bir kelime değil, yönetime ait bir kelime "öküert". Alperungu han'dan bir bey aşireti "öküert" idare etme yetkisi alıyor. Alparunga han'ı, Alper TUNGA diye okumuşlar. Asya'da 39 tane Türkçe var. Türk tarihini bilmek için bulunduğu yerde ve kendi orijinal dilinde çalışmak lâzım. Bizimkiler, Türk tarihini İngiltere'de Fransa'da Almanya'da arıyor. İngilizler İngilizceyi Ankara'da mı öğreniyorlar?
Amerika'nın söylediği şu; "kısa sürede Türkiye'de Amerikan kültüründen geçmemiş kimse kalmayacaktır.". Prensip bu!
Yani Türk kültürünü yok edeceksin!
Orta Asya'yı yok etmek için söylediğim gibi, Afrika'dan başlatıyor adam, utanmadan! Milyarlar harcıyor... Bizimkiler de, hocalarımız, Afrika'dan başlattığını kabul ediyorlar. Biz bahsettiğimiz zaman Türklerden:
"Biz onu kabul etmiyoruz. Bizim için makbûl değil." "Neden kabul etmiyorsunz?" "Neden makbûl değil?" dediğimde,
"Bakın benimle alay ediyorsunuz, madem bu yanlış; okuyun bunu ve bana söyleyin"...
Ses seda yok!
İlk televizyona çıktığım da, Anayurt'u reddeden Tarihçi Sina AKŞİN konuşacaktı. "Anayurt diye bir şey yok, o destani iddialardır." diyor. Çünkü, Türk tarihini gitmiş, Smithsonian üniversitesinde California'da öğrenmiş. Türkçe'yi berbat etti. "Yurt" kelimesini aldı. Çadır için "yurt" diyor. Bizde, Anadolu'da, Asya Türklerinde yurt, "toprak" "vatan" anlamına gelir. İngilizler "çadır" anlamında kullanır. Bizim şaşkın da yurt'u "çadır" anlamında tutturuyor. Bizimkiler de "yurt" diye kabul ediyor onu. Çıldırıyorum...
* Ön-Türk kültürü nedir? Tanımlayabilir misiniz?
Dünya kültürünün kökenini teşkil eden kültürdür. Yazı, yazının içeriği olan düşünce ve kültür, din ve tekerlek Türkler tarafından hediye edilmiştir. İlk siyasal kuruluşlar; kurultaylar'larda tarihte ilk kere. Seçim ile AT-ATA'nın seçilmesi fikri uygulanmış. Türkler, demokrasiye de ilk adımlarını atmışlar. İlk kağıdı bulanlar Türklerdir. Kâzım Mirşan ortaya çıkardı. Miran kenti vardır, onun yakınında Ruslar "atom bombası" tecrübesi yaptılar ki bunlar kaybolsun diye...
* Türkçe 41 dil'den meydana gelir. 39'u Asya'da bulunur. 39 tane Türkçe, muazzam bir hazinedir. Ve ben yazarım zaten, çocuklar lise de eğer politikayla, ticaretle uğraşacaklarsa İngilizce öğrensinler. Fakat bunun yaşındaki çocuklar, kültür dili olarak isterlerse Almancayı, Fransızcayı öğrenebilirler. Fakat asıl öğrenecekleri en aşağı bir tane esas dilimizdir. Şeyden başlarım ben, Yakutlardan.. Yakutlar en az karışmıştır. Çünkü kuzeye çıkmıştır, karışmamıştır. Yani buzdolabındaki Türkçedir o. Sonra Kırgızlar. Kırgızlar çok mühim Çünkü, Pamir yaylasında uygarlık doğmuştur. Pamir yaylasında ilk Kırgızlardır. En eski Türkçe'dir. Ve ben bunu Paris'te öğrendim biliyor musunuz, Türkiye'de değil!
* Tarihte ilk üniversiteyi açan Türklerdir, diyorsunuz...
Evet, İB-İS BOLIQ'larda, BOLIQ: Site demektir. İB: Düşünce İS: Düzenli demek.
"düzenli düşünce siteleri"nde, yani tarihteki ilk "üniversiteler"de öğretmişler.
* Felsefenin temeli Türklerdir, İlk kurultayları kuran, seçimi yapan, demokrasiyi yaşatan, yazının doğuşu, kağıdı bulan Türklerdir, diyorsunuz. Buna göre Türk kimdir, Türk'ün kelime anlamı nedir?
Türk bütün bunlardır.
* "Tanrıdan geliş, Tanrıya dönüş"...
Çünkü Ön-Türk kişisi önce bunu düşünmüştür. Mevsimler, jeo fizikle meşgul olmuşlar. Sormuşlar ÖGÜL UQUS Homo sapiens, bilen adam. Bakıyor birden hava değişiyor kar yağıyor, değişiyor çiçekler açıyor, derken ortalık kupkuru oluyor... Mevsimler, yıldırım, felaket bir şey onlar için.. gökten ateş iniyor yeryüzüne.. Sonra o ateşi yakıyor, onun ateşi de gökyüzüne çıkıyor. Bunları adam izah edemiyor. Nasıl oluyor da bu gökyüzüne çıkıyor, diye.. Ve onun için ateş kültürü var. Neden? Vücudu yakıyorlar, ateş alsın da onu Tanrı'ya götürsün diye. Başka çareleri yok. Ya kuş olacaktır...
Zaten Budizmin kökeni de Türklere aittir.
*Tek Tanrı kavramı'na sahip olarak, Tarihte din'e ayak basmışlar.
"Tanrıya erişme ruhuna sahip halkın Tanrıya aşması..." Türklerin dinsiz olduğu iddialarına bu tek cümle kısa ve veciz bir cevaptır.
Türkler tarihe, "insan üstü bir kudretin" Allah'ın varlığını kabul ederek ayak basmışlardır. Batı, ısrarla Türkleri Şamandırlar derler. Şamanizm bir din değil, sihir âyinleri serisi ve sihirle icra edilen her derde deva bir tür hekimliktir.
*Türklerin sanatla, müzikle olan ilgisi ne durumdadır?
Heykel ve resim sanatı başlıyor.. Adamlar yazı yazıyorlar. M.Ö. 14 bin'de
Daha önce resim yapıyor. Kayalara resimler yapıyor. Fakat resimler çok mühim. Resimler, natürist resim değil. Düşünce ifade ediyor sadece.
Avrupa'da resimleri görüyorsunuz, geyik resmi yapmış adamcağız; sakalı, bıyığı... gayet güzel işlenmiş. Bizimkilere bakıyorsunuz şema halinde. Fikri ifade ediyor sadece.
Bakın diyorlar, Avrupalılar ne kadar ileride ne güzel resim yapmışlar. Onlar kopyalamış doğrudan doğruya. Bu kendi kafasından, onu yapmış. Çünkü geyiğin her tarafını kullanmış. Derisi, boynuzunu, gözünü, bağırsağını... kullanmadığı hiçbir şey yok.
Düşünceler öyle başlıyor. Konuştuğunu resime döküyor, sonra yazıya...
*"Göktürk imparatorluğu''nu Batı uydurdu" diyor, Kâzım MİRŞAN hocamız. Bu konuda ne diyorsunuz?
Gök kelimesi yok! Yanlış okuyorlar. iki tane "k" harfi vardır. İki tane "k" harfini görünce "kök" diye okuyorlar. "ök" diyorlar "gök" diyorlar... Gök değil, iki "k" "ökök"diye okunur; ve böyle bir kelime yok Türkçede, "ökük" var. "ök", yönetim anlamına gelir. "ük", şuurunda olmak demektir, algılamak...
"ökük" tanrısal demektir. Ökük türük, Tanrısal insan, rabbani Türk demektir.
Onu kalkmışlar, ökük'ü "gök" yapmışlar.
Bir televizyon programında konuşurken Asya Türklerinden gelen belge geçerle,"biz bilmiyoruz, böyle bir imparatorluk diye bir şey yok bizim tarihimizde, bilmiyoruz" diyorlar. Bizimkiler hâlâ var diyorlar!
Göktürk tarihi Batılılar tarafından uydurulmuş. Jean Paul Roux’nun "Türklerin Tarihi" adlı kitabında Göktürk İmparatorluğunun 525’de Bumin Han tarafından kurulduğu iddia edilir. Orta Asya Türkçelerini bilmediği için de hocalarımız bu kitabin içeriğini Fransızca ’dan çevirip hap gibi Türk Tarihi diye bize sunmuşlar. Oysa kitabin yazarı J.P.Roux "Bumin" sözcüğünün anlamından haberi yok. Doğrusu "Bumin" "halklarım" anlamındadır. Bumin Han diye biri yoktur, "Bumin Kaan İstemi" cümlesi vardır. "Halka istemi han" anlamına gelir.
Bumin Kaan İstemi Milattan Önce 879’da Türükbil egemenliğini, Türük Egemenliğini, Türük Konfederasyonunu kurmuştur. Batılılar M.Ö. 879’da mevcut olabilecek bir Türk devletini kabul edemeyeceği için Bumin Kaan İstemi adını yok saymayı tercih etmiştir.
Öte yandan Göktürk İmparatorluğunun kuruluş ve var oluş bilgileri diye hiçbir belge ve yazıt yoktur. Verilen bilgilerde Türükbil Tarihinin bilgileridir.