1969 yılında İstanbul'da doğdu. Doktora derecesini 2001 yılında Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı, Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı’ndan “Cooperation Strategy Models for the Central Asian Region and Future Scenarios on Turkey” başlıklı tez ile aldı. 1992 yılında profesyonel iş hayatında yer aldı. Halen merkezi Londra'da bulunan Stratejik Araştırmalar ve Analiz Merkezi'nde danışman olarak görev yapmakta.
İstanbul'da üniversite öğretim üyeliğine yarı zamanlı olarak devam etmekte ve eğitim alanında faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları'nda yer almaktadır.
Akademik çalışmaları Uluslararası İlişkiler disiplininde Senaryo Planlama, Strateji Modelleme, Güvenlik gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır.
Uluslararası ilişkiler disiplini kapsamında; yayınlanmış beş kitabı; Hakemli dergilerde yayınlanmış uluslararası ve ulusal makaleleri; Bildiri kitabında yayınlanmış uluslararası / ulusal bildirileri; Biri uluslararası olmak üzere beş kitap içinde, beş ayrı makalesi bulunmaktadır.
21. Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı (YEKÜV) bünyesinde babası merhum Ümit Güngörmüş Sürekli Eğitim Fonu-Kurucu, Tarih Vakfı Mütevelliler Kurulu-Üye, Kadın Adayları Destekleme Derneği (Ka.Der) Kadıköy-Üye, Hedefimiz Gelişim Grubu Yürütme Kurulu-Üye, Kadıköy Belediyesi Ataşehir Hayvan Barınağı-Gönüllü, Bedensel Engelliler Dayanışma Derneği (BEDD)-Gönüllü ve LÖSEV-Gönüllü.
Evli ve 1994 doğumlu Yamaç Kona'nın annesi.
Profesyonel Yaşamından Kesitler (Uluslararası):
1. Center For Strategic Research and Analysis CESRAN - Academic Coordinator/Advisor-London- (Stratejik Araştırma ve Analiz Merkezi-Danışman-Londra 2. CESS Central Eurasia Studies Society-Member-(Orta Asya Çalışmaları Derneği-Üye- (2005-devam etmekte) 3. Eurasia Critic - Author-London-www.eurasiacritic.com (Eurasia Critic Akademik Dergi-Yazar-Londra) (2009-devam etmekte) 4. Center For Strategic Research and Analysis CESRAN - Contributor-London-(Stratejik Araştırma ve Analiz Merkezi-Yayın Kurulu Üyesi-Londra (2010-devam etmekte) 5. Journal of Global Analysis-International Advisory Board Member-London (Global Analysis Akademik Dergi-Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi-Londra (2010-devam etmekte) 6. 2012 yılında Avrupa Türk İslam Birliği'nin (ATİB) davetlisi olarak "Kürt Diasporası" başlıklı Çalıştay'a katılmıştır. (26-27 Mayıs 2012, Köln-Almanya) 7. 2011 yılında Ekopolitik’in (Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği) davetlisi olarak “Gizli Kuşatılmışlık:Kuzey Kıbrıs” başlıklı Çalıştay’a katılmıştır. (28 Haziran 2011, Girne-KKTC) 8. 2011 yılında Ekopolitik’in (Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği) davetlisi olarak “Irak Çalıştayı II-Erbil Durağı” başlıklı Çalıştay’a katılmıştır. (28-29 Mayıs 2011, Erbil- Kuzey Irak) 9. 2007 yılında Hebrew University of Jerusalem ve Bar-Ilan University'nin ortaklaşa daveti üzerine “The Arab-Israeli Conflict in the 21st Century” konulu Uluslararası Atölye Çalışması'na katılmıştır. (June 13-21, 2007, Jerusalem-Israel) 10. 2006 yılında T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nın davetlisi olarak Türkiye'yi temsilen Tbilisi School of Political Studies'de bir konferans vermiştir. (December 08-10, 2006, Bakuriani-Georgia) 11. 2006 yılında Ljublijana University'nin davetlisi olarak Ljublijana University/Faculty of Social Sciences'ta bir konferans vermiştir. (May 13, 2006, Ljublijana-Slovenia) 12. 2006 yılında Slovenya Dışişleri Bakanlığı'nın davetlisi olarak Türkiye'yi temsilen Türkiye-Slovenya Yuvarlak Masa Toplantısı'na katılmıştır. (May 11, 2006) 13. The Leonard Davis Instıtute For International Relations ve İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın davetlisi olarak İsrail Dışişleri Bakanlığı'nda bir konferans vermiştir. (March 6, 2006, Jerusalem-Israel) 14. Hebrew University/The Truman Institute For The Advancement of Peace'da bir konferans vermiştir. (March 30, 2006, Jerusalem-Israel) 15. Bar-Ilan University/The Begin-Sadat Center For Strategic Research'de (BESA) bir konferans vermiştir. (March 5, 2006, Ramat Gan-Israel) 16. Ben Gurion University/The Chaim Herzog Center'da bir konferans vermiştir. (March 29, 2006, Beer Sheva-Israel) 17. 2006 yılında İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın davetlisi olarak “Central Factors of Development Policy" konulu Uluslararası Atölye Çalışması'na katılmıştır. (March 05-30, 2006, Beer-Sheva-Israel) 18. 2005 yılında Kazakistan Abay Devlet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nün davetlisi olarak Üniversite'nin konuğu olmuş ve bir konferans vermiştir.(April 15-21, 2005, Almati-Kazakistan) 19. 1998-1999 akademik yılı, güz ve bahar dönemlerinde Finlandiya Turku Üniversity - Department of Contemporary History'de misafir araştırmacı olarak görev yapmıştır. (1998-1999, Turku-Finland) 20. 1999-2000 akademik yılında Finlandiya Turku University - Department of Contemporary History'nin daveti üzerine Finlandiya Bilimler Akademisi (Finland Academy of Sciences) tarafından finanse edilen “Balkan 2000” adlı araştırma projesi grubunda yer almıştır. (1999-2000, Turku-Finland)
SÖYLEŞİ
Kona: PKK sorunu uluslararası olursa kontrolden çıkar Akşam 8 Mayıs 2013 GÜLSÜNAY SUNAY
Strateji uzmanı Dr. Gamze Güngörmüş Kona'ya göre asıl 'süreç' çekilmeden sonra başlayacak: Sorun uluslararasılaşacak. PKK, legalize olunca büyük uyuşturucu ve rant çarkı ne olacak? Yeni bir Kürt oligarklar sınıfının doğumu yakın mı acaba?
İmralı görüşmeleriyle yeniden başlayan süreç, PKK'nın sınır dışına çekilmeye başlamasıyla yeni bir boyut kazandı. Muhalefet partilerinin itirazlarına rağmen birbiri ardına atılan adımlar, beraberinde yeni soru işaretleri de doğuruyor.
BİZ de 'bundan sonra ne olacak?' sorusunu bu işin bilimiyle uğraşan bir isme, Londra merkezli stratejik araştırma kuruluşu CESRAN'ın Akademik Danışmanı Gamze Güngörmüş Kona'ya yönelttik. Çalışmaları uluslararası ilişkiler disiplininde 'Senaryo Planlama', 'Strateji Modelleme' ve 'Güvenlik'te yoğunlaşan Kona'yla, süreç sonrasını irdeledik. PKK'nın çekilmesiyle ortaya çıkacak tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? BİLİNDİĞİ üzere PKK sadece Türkiye'de var olan bir örgüt değil. İran'ı, Suriye'yi, Irak'ı ve Avrupa'yı da etkiliyor. Hâl böyle olunca, silahlarıyla Kandil'e çekildikten sonra da terör örgütü olarak kalmayacaktır. Bölgede siyasi bir güç olacaktır. Siyasallaşacak bir PKK'nın da Barzani'nin karşısına çıkması olasılığı açık. Eski PKK'lıların güçlenmesi Barzani saltanatını sallayacak gibi görünüyor.
SİLAHLAR NE OLACAK? ÖTE yandan yeni bir güç merkezi arayan muhtemel Suriyeli Kürt muhaliflerin Kandil'i, Şam'a karşı devreye sokmaları olasılık dışı görünmüyor. Amerika tehdidini her an ensesinde hisseden İran'ın da Kandil'den faydalanma teşebbüsü ihtimal dahilinde. Avrupa ayağının ise milyarlarca dolarlık rantı nasıl devam ettireceği ayrı sorun. Tüm bunların yanı sıra
PKK Kuzey Irak'taki kamplara dağıtıldıktan sonra PKK'lıların yanlarında getirecekleri silah ve cephaneler nerelere dağıtılacak ve nerelerde kullanılacak? İŞİN bir de ekonomik boyutu var ki, asıl sorun da burada galiba. PKK, uyuşturucu trafiği, kara para aklama, silah kaçakçılığı üzerinden büyük bir finans rantının kapısı. PKK, legalize olmuş bir siyasal parti olarak uluslararası arenada belirdiğinde bu üç ayaklı müthiş rant çarkı ne olacak? Neması kesilenler ne yapacak? Yeni bir Kürt oligarklar sınıfının doğumu yakın mı acaba?
Kemalist ve milliyetçi grupların barış süreci sonrasındaki tutumları nasıl olacak? 'Yeni ötekiler' olarak ortaya çıkmaları söz konusu olabilir mi? BARIŞ sürecinden ideolojik ve hissi olarak rahatsız olan iki grup oluştu; Kemalistler ve Milliyetçiler. 'Ulus-devletten vazgeçilmesi', 'anadilde eğitim', 'laiklik', 'özerklik' gibi uygulamalara geçileceği endişesi taşıyan Kemalist ve Milliyetçi gruplar süreci, "Kürtlere haklarının teslim edilmesi" değil, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin değiştirilmesi' olarak tanımlamaya başladı.Bu toplumsal mutabakat açısından büyük tehlike. Herhangi bir kesimin bu şekilde hissetmeye başlaması, ilerleyen günlerde bu iki grubun hem sürece hem de sonunda oluşacak düzene yabancılaşmasını getirecektir. Böylelikle, yeniden bir 'öteki' yaratılacaktır. Yeni bir 'öteki' yaratmamak adına; iktidar ve BDP kanadının çok taraflı bir uzlaşı zemini hazırlaması gerekiyor.
DAHA BAŞLANGIÇTAYIZ Süreç sonrası politikalar nasıl olur? BARIŞ süreci işin başlangıcı. Sonrasında belirecek tablo ise "ne zaman, nerede ve nasıl" sorularının göz önünde bulundurulması gereken bir yol haritası niteliğinde. Bunun en önemli bölümünü ise Türk ve Kürt toplumlarının uyumlaştırılması oluşturacak. PKK Türkiye'den çekildikten, Öcalan serbest bırakıldıktan, Kürtlere siyasal ve kültürel hakları tanındıktan sonra dağda çocuğunu kaybeden ana, oğlunu şehit veren anaya 'şehit anası' diyebilecek mi? Kürtlere özerklik tanındığında o bölgeye 'Kürdistan' denebilecek mi? Acılar yarıştırılmaya devam edecek mi? Teröristler köylerine döndüklerinde Türk komşuyu yargısız kabul edebilecek mi? Ya da tersi, olur da bir gün Öcalan siyasal kimliğe bürünürse 'Teröristbaşı'lıktan kurtulabilecek mi? Benzer sorular üzerinde ciddiyetle durulması gereken birer mayınlı bölge.
Burada hükümete düşen nedir? HÜKÜMETİN yapması gereken, olası toplumsal travmaları giderebilmek için bir psikolojik altyapı hazırlamak. Politik psikolojinin gerekli olduğu bir ortamla karşılaşacağız. Çalışmaların şimdiden başlatılması kaçınılmaz. Ne gecikmeye ne de geçiştirmeye gelir.
İYİMSER TABLO... Öcalan'a ev hapsi konuşuluyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Başka bir formül söz konusu mu? BELKİ kamuoyunu sakinleştirmek için kısa bir süre ev hapsinde tutulabilir ancak uzun soluklu olacağına inanmıyorum. Çünkü PKK ve BDP kanadı ilk şart olarak Öcalan'ın serbest bırakılmasını talep ediyor. Kanımca, bu konuda hükümet ve BDP kanadı epey önce orta yol buldu. Öcalan'ın ev hapsine geçişi, tutsaklığının kaldırılması anlamına gelemeyeceğine göre çok kısa bir süre ev hapsi, sonrasında ise yurtdışına çıkış gerçekleşecek gibi görünüyor. PKK ve Öcalan'ın geleceği artık Türkiye'nin tayin ve tam denetiminden çıkmıştır, en iyimser tablo asgari müştereklerde buluşmaktır. Kan dökülmeyecekse ve Kürt tarafından kontrolsüz ek talepler gelmeyecekse neden olmasın!
Öyle olursa sorun uluslararası boyuta taşacak. Peki sürecin yönetimi nasıl sağlanacak? BİR sorun uluslararasılaştığında sizin denetiminizden çıkar. Çok farklı aktörleri ilgilendiren bir hâl alır. Bakın Kıbrıs, Filistin ve Bosna'da da böyle oldu. Sonuçları ortada. Öcalan bir süre yurtdışına, PKK'lılar Kuzey Irak'a gönderildiğinde bu artık Türkiye'nin sorunu olmaktan çıkacak. İran'ı, Irak'ı Suriye'yi, petrolle ilgilenen İngiltere ile Amerika'yı, yeni uyuşturucu ve para trafiği özelinde PKK'nın Avrupa'daki lider kadrosunu ilgilendiren bir boyuta ulaşacaktır.
RANT ÇARKI NE OLACAK? Kona: PKK, uyuşturucu trafiği, kara para aklama, silah kaçakçılığı üzerinden büyük bir finans rantının kapısı. Legalize olup uluslararası arenada belirdiğinde bu müthiş rant çarkı ne olacak?
Hassasiyetlere dikkat edilmeli Muhalefet partilerinin sürece 'şeffaflık' eleştirileri var? BAZI hususların tümüyle kamuoyuyla paylaşılamayacağı gerçeğini de dikkate alarak bu süreçte tam şeffaflık sağlanamaması gayet doğal. Ancak, mevcut durumda kamuoyu ile paylaşılan bilgi o denli az ki bu durum istemeden soru işaretleri yaratıyor. Süreç öyle hızlı gelişti ki mesela kamuoyu hükümetten "neden 2002'de değil şimdi" sorusunun cevabını duymak ister. Ayrıca, "pazarlık yok" deniyor. Benim gibiler "devlet babadır ve yalan söylemez" diye düşünenler "hiç imkan tanınmamış olsa PKK Türkiye'den ayrılır mıydı?" sorusunu da zihninde saklar. Dolayısıyla hükümetin ilerleyen günlerde daha açıklayıcı bir tavır benimsemesi sürece çok yönlü bir katkı sağlayacaktır.
Süreci olumsuz değerlendirdiğinizi görüyorum. Bir de olumlu yanlarına bakacak olursak ne söylersiniz? TOPLUMSAL hassasiyetler göz önünde bulundurulmalı. Toplumda ve siyasette önemli damarlar olduğunu düşündüğüm Kemalistler ve Milliyetçilerin öncelikleri de göz ardı edilmemeli. Yeni anayasa yapım sürecine Türk ve Kürt herhangi bir tarafa daha fazla ayrıcalık ve ayırımcılık tanınmadan, barış süreci sonrasını da dikkate alarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerini bertaraf etmeden yönetilecek bir sürecin başarı şansı yüksek olacaktır.