Samsun'da doğdu. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Bölümü'nü 1980 yılında bitirdi. 1978 yılında Politika gazetesinde Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık muhabiri olarak gazeteciliğe başladı. Çalışma Bakanlığı'nda İş Müfettişi olarak göreve başladı.
1984 yılında iş müfettişi ve avukat arkadaşlarıyla bir hukuk bürosu kurdu. Üç iş arkadaşıyla 7 ciltlik Açıklamalı Sosyal Güvenlik Mevzuatı'nı (1986) yazdı.
1988 yılında Hürriyet gazetesinde çalışma yaşamı uzman muhabiri olarak göreve başladı. Gazeteciliğe Güneş (1990), İnterstar televizyonu haber merkezi(1992), Kanal 6 televizyonu haber merkezinde (1993) devam etti. ATV'de Aktör Süleyman Turan'ın sunuculuğunu yaptığı Kayıp Aranıyor ile aktör Aykut Oray'ın sunuculuğunu yaptığı Katil Kim adlı programlarda yapımcı ve editörlük görevini(1994)yürüttü. Ardından Nokta Dergisi haber müdürlüğü (1995), Yeni Yüzyıl haber müdürlüğü (1998), İntermedya dergi grubu genel koordinatörlüğü (1999), Cem Radyo genel müdürlüğü (2002), Show Tv Haber Merkezi Ankara temsilciliği ve haber müdürlüğü(2003-2008) ve ATV haber genel yayın yönetmenliği (2008-2009) yaptı. ATV Avrupa'da Avrupa'da Gündem programının yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptı. A Haber'de İnce Siyaset programının moderatörlüğünü yaptı. TGRT Haber'de Cem Küçük'le birlikte yorumculuk yaptı.
Meslek yaşamında çeşitli ödülleri var. Öyküleri Adam Öykü dergisinde yayınlandı.
Ayandon Fırtınası adlı film öyküsü Antrakt dergisi ile Fida filmin açtığı Film Hikayesi yarışmasında ödül aldı.
ESERLERİ:
1998 yılında Kutsal Tiber'e Yolculuk adlı ilk hikaye kitabını çıkardı. İkinci hikaye kitabı da 2007 yılında Yalnız Ruhlara Elma Şekeri adıyla yayınlandı.
ESER-AYRINTI:
Kutsal Tiber'e Yolculuk Fuat Uğur ÇİVİ YAZILARI
Karanlık, bomboş, rüyasız bir uyku. Saatler geçti böylece. Ta ki Tiber Nehri'nin, kenarındaki salkım söğütleri yalayarak büyük bir gürültüyle aktığını görene dek. Sakalları göbeğine dek uzamış Ortodoks papazı, sudan avuç avuç alıp, yeni evli bir çifte içiriyordu. Dehşet içinde kaldı. Bembeyaz gelinliği içindeki genç kızın ayakları yoktu.
Sizlerin gördüğü Tahir sanaldı. Gerçeği ise kentin varoşlarına giden kalabalık otobüslerde seyahat ediyordu. Cinsel açlıklarını nasıl gidereceğini bilemeyen, çaresiz ve yoksul proleterlerin kucaklarında buluyordu mutluluğu.
YORUM
SANAL ÜMMET VE YABANCI SAVAŞÇILAR FUAT UĞUR Türkiye 12 Şubat 2015
Son günlerde Dışişleri Bakanlığı’ndan sık sık binlerce potansiyel IŞİD militanının ülkemiz üzerinden geçirilmediğine ve deport edildiğine dair açıklamalar yayınlanıyor.
Sebebi, Batı’dan yeni gelmeye başlayan istihbarat paylaşımları.
Keşke en başından beri bu paylaşım yapılabilseydi. Ama Batı’nın siyaset ve medya çakalları uzun süre “radikal savaşçılar Türkiye üzerinden gidiyorlar” propagandasıyla Türkiye’nin IŞİD ile iş birliği yaptığı algısını yaymanın konforunu yaşadılar hayâsızca.
Henüz aklı başına gelen Batı, artık “Yabancı Savaşçılar” diye tanımladığı vatandaşlarının nasıl olup da bu denli radikalleştiğini sorguluyor.
Bu militanların büyük kısmının ortak özelliği Müslüman ailelerden geliyor olmaları. Ancak çoğunun hayatlarında Batı’nın sırf seküler olduğu için zamanında sorgulamadığı kirli bir geçmiş var. Kimi uyuşturucu satmış, kimi otomobil hırsızı. Genellikle serserilik yapan genç erkekler ve partnerleriyle çıplak pozlar verip, sanal alemde yayınlamaktan çekinmeyen genç kızlar. Hayat Bumedyen de onlardan biri.
HEPSİ DE AKTİF SOSYAL MEDYA KULLANICISI
Bu kirliliğin ve değersizleşmenin, gençleri boşlukta bıraktığı ve onları er ya da geç bir radikal maceraya sürükleyebileceği muhtemel ki hiç düşünülmemişti. İslamiyet’in kurumları üzerinde oynar ve İslam düşmanlığı yaparken işler çok iyi gidiyordu çünkü. Ama Batı’nın sosyolojisi asimilasyon hırsıyla iflas etti.
Yabancı Savaşçılar yirmili yaşlarda ve sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorlar. Suriye’deki IŞİD militanları yürüttükleri savaşın gidişatını bile buradan kontrol edip yönlendirebiliyorlar. Gidenlerin kimliklerine YouTube’a AK-47 ile selfie çekip koymalarına, rap, propaganda videoları yüklemelerine ve hatta savaş alanından canlı yayın yapmalarına bakıldığında genellikle sosyal medyanın önemi daha da açık biçimde anlaşılıyor.
Şimdi Batı sosyal medya kullanımından rahatsız olduğunu ufak ufak dillendirmeye başladı. Son günlerde radikallerin internetteki “takipçi sayılarını” düşürmek gibi pratik önlemler üzerinde konuşuluyor.
RADİKALLEŞME ETNİK KÖKENLİ Mİ?
Yabancı Savaşçıların tamamını Müslüman ailelerden gelen gençler oluşturmuyor üstelik.
Fransız BMF TV kanalında geçen yıl “40 Fransız ve Belçikalı savaşçının oluşturduğu bir IŞİD grubunun Suriye’deki maceraları” nı aktaran Le quotidien de jihadistes en Syrie (Suriye’deki cihatçıların günlük hayatları) isimli bir belgeselde Fransız vatandaşı Nicolas Bons ve kardeşi Jean-Daniel Bons da vardı. Bons kardeşler Katolik bir ailede yetişmişlerdi ve ebeveynleri etnik olarak Fransızdı. Onlar İslam’ı seçen Hıristiyan Fransızlardı ve Suriye’ye gitmişlerdi. Orada IŞİD saflarında savaşırken öldüler.
Mesela eski Alman Rap’çi Denis Cuspert de (Deso Dogg adıyla tanınıyor) genç Avrupalı Yabancı Savaşçılar için heyecan kaynağı oldu. İslam’ı seçişinden sonra müzikal kariyerini terk eden 4 albümlü bu “gangsta rapçi”, Amerika karşıtı duruşuyla zaten popülerdi. Daha da önemlisi, Millet-i İbrahim gibi Almanya’da aktif olan Selefi gruplarla olan güçlü bağlantıları onu Suriye iç savaşına yönlendirdi. Cuspert “Ebu Talha el-Almani” takma ismiyle müziğinden gelen şöhretini, Suriye savaşında kullanmak için bir sanal silaha dönüştürdü.
BATI, KENDİ ÜRETTİĞİ İKLİMİ YAŞIYOR
Yabancı savaşçılar arasında popüler olan Facebook sayfalarına bakıldığında, Musa Cerantonio gibi IŞİD’e desteğini açık biçimde gösteren Selefi vaizleri görmek de mümkün. Hristiyan bir anne-babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Cerantonio 29 yaşında İrlanda ve İtalyan kökenli bir Avustralyalı. 17 yaşında İslam’a geçmeden evvel başarılı bir genç vaiz. Bu özelliği, onu yabancı savaşçı toplamada daha da etkili kılmakta.
Sonuçta görülmesi gereken şu: Toplumlar içten içe değişiyor. Dolayısıyla bildiğimiz anlamda modernite, gelişmişlik, medeniyet, milliyetçilik, muhafazakârlık, paracılık, pulculuk, devrimcilik kendi kendine tasfiye oluyor. Çünkü başka bir rüzgâr esiyor, başka bir yağmur yağıyor, başka bitkiler ortaya çıkıyor.
Batı, kendi ürettiği iklimi yaşıyor artık.
NOT: Bu yazıdaki bilgiler SETA’da yayınlanan AVRUPALI YABANCI SAVAŞÇILAR-Kimlik, Sosyal Medya ve Radikalleşme başlığıyla yayınlanan araştırmadan alındı. Araştırmayı Sakarya Üniversitesi’nden Doç.Dr. Tuncay Kardaş ile Ömer Behram Özdemir yaptılar.