Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Fuat Bol

gazeteci, yazar

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Fuat Bol
Fuat Bol
gazeteci, yazar 

1 Ocak 1955 tarihinde Rize'nin İkizdere ilçesinde doğdu. Babasının adı Kasım, annesinin adı Fatma'dır. İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü ve Tekirdağ Meslek Yüksek Okulu'nu bitirdi. TZDK İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde Personel ve Sosyal İşler Şefi olarak çalıştı. Özel sektörü seçerek, Türkiye gazetesi ve TGRT televizyonunda üst düzey yöneticilik, köşe yazarlığı ve program sunuculuğu görevlerinde bulundu. Türkiye gazetesi genel yayın müdürlüğü görevini üstlendi. Gazeteciler Cemiyeti üyesi oldu. Basın şeref kartı sahibi olup, iki kitabı yayınlandı. Orta düzeyde Fransızca, İngilizce ve Arapça biliyor. Bir dönem İstanbul milletvekili seçildi. Evli ve iki çocuk babasıdır. 


HABER

Fuat Bol veda etti
odatv.com 31 Ocak 2017

Türkiye gazetesinin eski genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı Fuat Bol bir veda yazısıyla gazetesinden ayrıldı.

Fuat Bol, “Allah'a ısmarladık!” başlıklı dünkü yazısında, “Ayrık otlarının sarmaladığı, zehirli çiçeklerin doluştuğu; Üstad Necip Fazıl’ın tabiriyle; ‘lağımların dışarıdan aktığı’ meşhur Bab-ı ali’de, bardağın boş kısmı görülüp haberleştirilirken, dolu tarafını görüp haberleştiren ve refiklerinin kasvet verdiği yerde ‘Huzur Veren Gazete’ olarak arz-ı endam eden Türkiye gazetesinin muhterem okuyucularına ve otuz seneyi aşkın bir süredir birlikte çalıştığım mesai arkadaşlarımdan helallik isteyerek (varsa, ben de hakkımı helal ederek) kendilerine veda ediyorum” açıklamasında bulundu.

“KİM BU GAZETEYE ‘SONRADAN GELİP’ DE ÇUKURUN DİBİNE KADAR DÜŞENLER”

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök de bugünkü yazısında Fuat Bol’un vedasını ele aldı. “Belli ki ayrılığında, gazeteye ‘yeni gelenlerle’ arasındaki ciddi bir anlaşmazlık rol oynamış” diyen Özkök, şunları yazdı:

“Bu da geçer ya hu’ deyip, ayrılık nedenini Necip Fazıl’ın şu sözleri ile anlatıyor:

‘Önüne gelenle değil, bizimle ölüme gelenle birlikte olduk’ ve tarihe not düştük: ‘O irtifa, o yükseklik çıkılmaz bir nokta mıydı; bilmem! Lakin, bu inhitat, bu çöküş inilmez, dipsiz bir kuyu gibidir!’