1914 yılında Odesa'da doğdu. Mişa Rottenberg adıyla Odesa'da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1917 Ekim devriminden sonra ailesi Türkiye'ye göçetti. İstanbul'da Saint Joseph Lisesi’ni, ardından İstanbul Üniversitesi’nde yeni açılan Felsefe bölümünü bitirdi. Türk vatandaşlığına geçerek Erol Güney adını aldı.
1940'lı yıllarda Milli Eğitim eski Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından başlatılan dünya edebiyatının Türkçeye çevrilmesi projesinde görev aldı. İbranice, Rusça, Fransızca, İngilizce ve Türkçe biliyordu.
1946'da Ajans Frans Pres'te gazeteciliğe başladı. 1955 Mart'ında Sovyetler'in Türkiye ile ilişkileri iyileştirmek istediğine dair bir haber yazdı. Bu haber üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla "Türkiye aleyhine çalıştığı gerekçesiyle" önce Yozgat'a sürgüne gönderildi, sonra vatandaşlıktan çıkarıldı ve sınır dışı edildi. Önce Paris'e gidip AFP'de çalışmayı denedi. Sürekli göçmen statüsünde yaşamaktan bıktığını söyleyerek, 1956 yılında İsrail'e yerleşti.
Tel Aviv'de gazetecilik mesleğini sürdürdü. 16 Ekim 2009 tarihinde Tel Aviv'de öldü.
HAKKINDA YAZILANLAR
'En meşhur kedi'nin sahibi Erol Güney'in anıları yayınlandı Zaman 05.01.2005
"Çıkar mısın bahar günü sokağa/ İşte böyle olursun/ Böyle yattığın yerde/ Düşünür düşünür/ Durursun"... Orhan Veli'nin bu meşhur "Erol Güney'in Kedisi" şiirine adını veren gazeteci ve çevirmen Erol Güney'in anıları yayınlandı.
Haluk Oral ve M. Şeref Özsoy'un hazırladığı "Erol Güney'in Ke(n)disi" adlı kitap, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıktı. . "Erol Güney'in Ke(n)disi", sistematik bir biyografi ve günü gününe yazılmış anılar toplamı olmaktan çok, bir aydının içtenlikli anlatımıyla geçmişin öyküsü niteliğinde. Kitapta, Sovyet Devrimi sonrasında İstanbul'a göç eden Yahudiler, Erol Güney'in yetişmesi, yakınları ve politikacılarla ilişkileri yer alıyor. Güney'in anıları, Tercüme Bürosu ve Tercüme dergisi yılları ile bu yıllardaki edebiyat ortamına; Hasan Âli Yücel, Nazım Hikmet, Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Sabahattin Eyuboğlu, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Nurullah Ataç gibi yazar ve şairlerin yaşadıklarına ışık tutuyor. Kitap, aynı zamanda bir kuşağın hayatta kalan son temsilcilerinden biri olan Erol Güney'in doksan yıllık yaşamının sevinç ve hüznün öyküsü.