Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Ekrem Hakkı Ayverdi

İstanbul Fetih Cemiyeti Eski Başkanı

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Ekrem Hakkı Ayverdi
Ekrem Hakkı Ayverdi        (1899)-(1984)
mimar
Kubbealtı Akademisi ve İstanbul Fetih Cemiyeti kurucu üyesi

İstanbul Fetih Cemiyeti ve Yahya Kemal Enstitüsü Eski Başkanı



22 Aralık 1899 tarihinde İstanbul Şehzadebaşı'nda Kalender Mahallesi'nde doğdu. Babası Piyade Kaymakamı İsmail Hakkı Bey, annesi Fatma Meliha Hanım'dır. Dedesinin soy kütüğü, Ramazanoğulları'na kadar uzanır. Annesi Fatma Meliha Hanım'ın ataları, Kanûnî Sultan Süleyman'ın Budin seferinde şehit olan ve oraya defnedilen Gül Baba'ya dayanır. 

İstanbul'u tanımış; aile muhitinden şifahi kültürü ve tarih şuurunu almış, Osmanlı Türkü'nün soyluluğunu yaşamış ve İmparatorluk coğrafyasının dağılışını izler.

1907-1911 tarihlerinde Dârü't-tedrîs ve Hadîka-i Meşveret mekteplerinde okudu. 1915'te Vefa Sultânîsi'nden (Lisesi), 1920'de de Mühendis Mektebi'nden (Teknik Üniversite) mezun oldu. İstanbul Belediyesi Fen İşleri'nde birbuçuk yıl kadar memur olarak çalıştı. 1950 yılına kadar çeşitli inşaat işleri yaptı. İstanbul ve Trakya'da, birçok tarihî binanın restorasyonunun yaptı. 

Mühendisler Birliği ve Türkiye Turing Otomobil Kurumu şeref üyelerindendi. Kubbealtı Akademisi ve İstanbul Fetih Cemiyeti'nin kurucu üyeliğini yaptı. İstanbul Fetih Cemiyeti ile bu cemiyete bağlı Yahya Kemal Enstitüsü ve İstanbul Enstitüsü'nün otuz yıl başkanlığını yaptı. Ayrıca, Türk Tıp Tarih Kurumu ve Türk Ocağı üyesiydi.

1979 yılında kendisine İstanbul Üniversitesi Senatosu tarafından "Fahri Edebiyat Doktoru" payesi; Aydınlar Ocağı tarafından da "Üstün Hizmet Armağanı" verildi. 

Bir diğer "Üstün Hizmet Beratı" da, 18 Eylül 1981 tarihinde İstanbul Teknik üniversitesi Bilim ve Teknoloji Tarihi Enstitüsü tarafından verildi. Bu münasebetle yapılan merasimde Prof. Kazım Çeçen, Ekrem Hakkı Ayverdi için, "Bu zatın ilim sahasında yaptıklarını ve meydana getirdiği eserleri ancak bir enstitü yapabilirdi" ifadesiyle, bir hakkı teslim etti. 

24 Nisan 1984 tarihinde, İstanbul Fatih'teki evinde vefat etti. Merkez Efendi Kabristanı'na defnedildi. 


HAKKINDA YAZILANLAR

Doktoru Prof.Dr. Süleyman Yalçın, Ekrem Hakkı Ayverdi hakkındaki duygu ve düşüncelerini şu satırlarla ifade etmiştir: " Ekrem Hakkı Ayverdi, hergün görülen, milyonları teşkil eden kalabalıklar dışında müstesna bir şahsiyeti temsil ediyor. Onu karakterize eden ve tanıyanlarca hemen ittifakla kabul edilen belli başlı husûsiyetleri şöyle özetlenebilir:

· Osmanlı'nın yıkılış ve tükeniş devrinde gerçek Osmanlı Türk'ünü temsil etme selabeti,
· Başka bir ifade ile, Batı hayranlığında bayılıp, şahsını ve şahsiyetini kaybeden Meşrûtiyet ve Cumhuriyet aydınlarına mukabil hakîkî Müslüman-Türk münevveri,
· 'İstanbul Efendisi' denilen manayı, görgüsü, terbiyesi, zevki ve yaşayışı ile günümüze kadar getiren insan,
· İnandığı fikir ve dava için şahsî menfaatini geriye itip, ileri yaşında bile Müslüman Türk'ün tarihe bıraktığı mirası kaybolmaktan kurtaran, kayda, kuyuda ve kitaba geçiren büyük irade; hudutsuz gayretin nadir temsilcisi, Osmanlı-Türk mîmarîsini en iyi bilen ve en gayretli ölçülerle tefekkürünü yapan ve koruyan insan… 

(Bu yazı, "Ekrem Hakkı Ayverdi Bibliyografyası, İsmet Binark, Kubbealtı Neşriyatı, ıstanbul 1999" kitabından kısaltılarak alınmıştır.)


HABER

“Topkapı Sarayı’nın restorasyonuna cebimden para eklerdim”
SEVİNÇ ÖZARSLAN
Zaman 11 Kasım 2014

Ekrem Hakkı Ayverdi, ölümünün 30. yılında bir sergiyle anılıyor. Mimarlık, koleksiyonerlik ve restoratörlük olmak üzere Ayverdi’nin üç yönünü ele alan sergide, onun restorasyon projelerinden, koleksiyonundaki eşsiz hat sanatı örneklerine kadar pek çok eser yer alıyor. 

Beyoğlu Tepebaşı’ndaki Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde (İAE) geçen hafta açılan sergi, kültürümüzü merak eden herkesi ilgilendiriyor ama Fatihlileri daha yakından ilgilendiriyor. Dikkatli semt sakinleri, Fatih’in ana caddesinde ya da Koyunbaba Parkı’nda Ayverdi soyadına mutlaka rast gelmiştir. Peki Fevzipaşa Caddesi’ndeki müze ev hiç dikkatinizi çekti mi? Kapısındaki tabelada “Bu evde mütefekkir-yazar Samiha Ayverdi ve ailesi yaşadı.” yazan o evin mimari ve içindeki sanat eserlerinin, kıymetli eşyaların sahibi, abisi yazar Ekrem Hakkı Ayverdi idi. Her gün önünden geçtiğiniz evdeki nadide eserleri orada görmek mümkün değil ama 28 Mart 2015’e kadar İAE’de ziyaret edilebilirsiniz.

Ekrem Hakkı Ayverdi’nin, ülkemizin kültür adamlarından biri olduğunu söyleyebiliriz fakat o kadar çok kaleme sahip ki! Osmanlı mimarisinin üstadı, sekiz ciltlik mimarlık tarihi kitabı dillere destan, restoratör ve tabii ki koleksiyoner. Sergide bu üç yönü de ele alınıyor. Topkapı Sarayı başta olmak üzere, İstanbul, Edirne ve Bursa’da 1940’lı-50’li yıllarda yaptığı restorasyonlar sayesinde pek çok eser ayakta kalmış. Serginin bizce en dikkat çeken belgeleri de bu döneme ait. Topkapı Sarayı’nın restorasyon öncesindeki perişan halini gösteren fotoğraflar ile yine sarayın restorasyonu için 1942’de devlet tarafından kendisine ödenen 52 bin Türk Lirası’nı belgeleyen matbu (üstte küçük kare) dikkat çekiyor. Osmanlı’nın son zamanlarda sarayı ne kadar ihmal ettiğini bu belgelerden anlamak mümkün. Hırka-ı Saadet Dairesi, Arz Odası ve Hazine dışındaki tüm bölümler hazin vaziyette. “Ekrem Hakkı Ayverdi, Mimarlık Tarihçisi, Restoratör, Koleksiyoner” adlı serginin küratörü, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Bilim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Ayverdi ailesi ile çocukluğundan beri tanışan Prof. Dr. Baha Tanman, kendisinden duyduğu bilgiyi şöyle aktarıyor: “Restoratör olarak işinizi yaparsınız, o kolay. Ama ben kendisinden dinledim, ‘Ödenek yetmeyince cebimden para eklediğim olurdu.’ derdi. İşe sırf tüccar mantığıyla bakmamış, sevgiyle bağlanmış.”

Sergideki koleksiyonun ağırlık merkezini hat, tezhip, cilt gibi Osmanlı kitap sanatları oluşturuyor. Bunların yanı sıra Selçuklu ve Osmanlı çinileri ile Batı tarzında resim yapan Şeker Ahmet Paşa, Hoca Ali Rıza gibi ressamların eserleri yer alıyor. Tanman’ın anlattığına göre 1940’lı yıllarda bizim o zamanki elitlerimiz Avrupa imalatı biblo biriktirirken Ekrem Hakkı Bey ve birkaç kişi bu eserleri toplamaya gayret etmişler. Tek kaygıları var; eserler yaban ellere düşmesin.

Sergideki koleksiyon, müze evden süzülen sadece bir damla. Ayverdi’nin öğrencilik zamanında yaptığı cami çizimleri, Karahisari’nin hatları, Mimar Sinan’ın biyografisini ve eserlerinin dökümünü yazdırdığı ünlü eseri Tezküretü’l-Enbiye’nin bir nüshası, III. Sultan Selim’in Tur-i Sina Manastırı’nın vergiden muaf ve Osmanlı’nın himayesinde olduğunu gösteren tek vesika ve daha pek çok eser ilginizi bekliyor. Temennimiz, Ayverdi’nin Kubbealtı Vakfı’na bağışladığı koleksiyonunun tamamını ileride Pera gibi ‘toplumsal hafızaya girmiş’ müzelerden birinde izlemek…