Danişment Ahmet Gazi Danişmendli Beyliği Kurucusu Gümüştekin Danişmend Ahmed Gazi
1071-1178 yılları arasında Sivas, Malatya, Kayseri, Tokat,Amasya ve civârında hüküm süren bir Türkmen hânedânı.
Dânişmendliler beyliğinin kurucusu Gümüştekin Dânişmend Ahmed Gâzi, âlim ve fazîletli bir zâttı. Bir rivâyete göre Kutalmışoğlu Süleymân Şahın dayısıydı.
1063 yılından îtibâren Sultan Alparslan’ın hizmetine giren Dânişmend; ilmi, cesâreti ve yiğitliğiyle onun dikkatini çekmiş ve en güvenilir emirleri arasında yer almıştır.Malazgirt Savaşına da katılan Dânişmend Ahmed Gâzi, zaferin kazanılmasında önemli rol oynadı. Sultan Alparslan savaşa katılan emirlerinden Anadolu’da fetihlerde bulunmalarını istemiş ve fethedecekleri yerlerin kendilerine ıktâ edileceğini bildirmişti. Zaferi müteâkip fetihlere girişen beyler, Anadolu’nun muhtelif şehirlerini zaptederek buralarda kendi adlarıyla anılan beylikler kurmuşlardı. Danişmend Ahmed Gâzi de zaferden sonra Bizanslılardan Sivas’ı aldı ve Dânişmendli Hânedânını kurdu (1071).
Sivas’ı bir üs olarak kullanan Dânişmend Gâzi; Çavuldur, Tursan, Kara Doğan,Osmancık, İltekin ve Karatekin adlı emirleriyle Amasya, Tokat, Niksar, Kayseri, Zamantı, Develi ve Çorum’u fethederek beyliğine kattı. Dânişmend Ahmed Gâzi daha çok Haçlılar ve Rumlara karşı yaptığı cihâd hareketleriyle meşhur oldu. 1097 yılında İznik’i kuşatan ve zapteden Haçlılara karşı Sultan Birinci Kılıçarslanla birlikte Eskişehir’de büyük bir meydan muhârebesine girdi. Binlerce Haçlı askerinin ölümüyle netîcelenen savaşta Kılıçarslan ve Dânişmend Gâzi düşman kuvvetlerinin çokluğunu düşünerek geri çekildiler. Bundan sonra vur-kaç taktiğini kullanan Türkler, Haçlıların Antalya’ya ulaşıncaya kadar büyük bölümünü yok ettiler. Dânişmend Ahmed Gâzi, 1098 senesinde büyük bir orduyla Sivas’tan Malatya üzerine yürüdü ve şehri kuşattı. Üç yıl devâm eden kuşatma sonunda Dânişmend Gâzi’ye mukâvemet edemeyeceğini anlayan Gabriel, Antakya Prensi Bohemond’dan yardım istedi. Karşılığında da, Malatya’yı ve güzelliğiyle meşhur kızı Morfia’yı vermeyi teklif etti.
Bunu fırsat bilen Bohemond, pekçok Haçlı reislerini ve bir kısım Ermeni prenslerini toplayıp, Malatya’ya hareket etti.Haçlıların topraklarına gelişlerini önce memnûniyetle karşılayan Ermeniler, zulümlerini görünce endişeye düştüler ve durumu DanişmendAhmed Gâzî’ye haber verdiler. Bohemond kuvvetleri Malatya’yı Aksu Vâdisinden ayıran dağlık bölgeye girdiğinde pusuda beklemekte olan Danişmend Gâzî’nin askerlerince kuşatıldı, çok kısa süren çetin bir savaştan sonra, Haçlı ordusu imhâ edilirken Müslümanlara zulümleriyle meşhur olan Bohemond ve ileri gelen adamları esir alındı.
Dânişmendlilerin Haçlılara karşı kazandıkları bu muhteşem zafer, bütün Müslümanları çok sevindirdi. Bohemond gibi bir kontun Müslüman Türkler tarafından esir edilmesi ise Haçlıları derin bir üzüntüye soktu. Ayrıca Dânişmendlilerin şöhretini arttırdı. Gümüştekin Dânişmend, 1100 (H.494) senesinde kazandığı bu zaferden sonra, Sivas’a döndü.
Gümüştekin Ahmed Gâzî bundan sonra Rumlar elinde bulunan Malatya üzerine yürüdü ve kısa bir süre içerisinde şehri fethetti (1101). Ahmed Gâzî, sıkıntı içindeki Malatya halkına kendi ülkesinden buğday ile zirâat için, öküz ve diğer ihtiyâçları getirterek halka dağıttı. Önceleri zulüm altında inleyen Malatya halkı, bu davranışa memnûn ve hayran kaldılar. Pekçoğu İslâmiyeti kabul etti. Dânişmend Gâzî elinde esir bulunan Bohemond’u iki yüz altmış bin dînar karşılığı serbest bıraktı. Ancak bu hareketi Kılıçarslan’la arasını açtı. Maraş civârında yapılan savaşta mağlûb olan Dânişmend Ahmed Gâzî, 1105 yılında vefât etti. Beyliğin başına, 1105’ten 1134 senesine kadar hüküm süren oğlu Emir Gâzi geçti. Dânişmend Gâzi’nin vefâtından istifâde eden Birinci Kılıçarslan, Malatya’yı ele geçirdi. Emir Gâzi Rükneddîn Mes’ûd’un kızıyla evlenip dâmâdı oldu. (Bir rivâyette ise kayınpederi oldu.) Emîr Gâzi zamânında Dânişmend ülkesi Fırat ve Sakarya’ya kadar uzandı. Kısa zamanda Kastamonu’yu alıp, Bizans’ın eline geçen topraklarını kurtardı. Başarılarından dolayı Büyük Selçuklu Devleti sultânı, Sultan Sencer’in ve Abbâsî Halîfesinin takdirlerini kazandı. Abbâsî halîfesi onun melikliğini bir fermânla tasdik edip, ayrıca dört siyah sancak, bir kös ve çeşitli hediyeler gönderdi. Bunları getiren elçiler yanına ulaştıkları sırada, Emîr Gâzi ağır hastaydı.
Emîr Gâzinin vefâtından sonra 1134 yılında yerine oğlu Mehmed, emir oldu ve 1146 senesine kadar saltanat sürdü. Melik Mehmed, fetih hareketlerinden geri kalmadı ve Finike’ye kadar uzandı. Bizanslıları yendi, Sivas’ı başşehir yaptı. Vefât edince Kayseri’de bir medreseye defnedildi ve yerine büyük oğlu Zünnûn geçti. Ancak kardeşi Sivas Emîri Yağıbasan, emirliğini tanımadı ve kendi melikliğini îlân etti. Duruma hâkim olan Yağıbasan, 1146’dan 1164 senesine kadar hüküm sürdü. İstanbul’a sefere çıktı, fakat başarılı olamadı.Yağıbasan zamânı, beyliğin Selçuklularla münâsebetlerinin en bozuk olduğu bir dönemdir.Yağıbasan, dışta Selçuklularla, içte de kardeşleriyle çarpıştı. Ağabeyi Zünnûn Kayseri’yi,Yağıbasan da Malatya’yı ele geçirmişti. Selçuklularla münâsebetlerini bozan ve Saltuklularla da iyi geçinemeyen Yağıbasan, 1164 senesinde Kayseri’de vefât etti. Oldukça karışık bir dönem yaşayan Danişmendliler, yine de kültür faaliyetini devâm ettirdiler. Sivas ve Niksar’da medreseler kurdular. Yaptıkları medreseler, târihe ilk kubbeli medreseler olarak geçti.
Danişmendli Hükümdârı Yağıbasan’dan sonra bunun kardeşi İsmâil, gençliğinin ilk yıllarında bir müddet emirlik yaptı. Bundan sonra Zünnûn tekrar melik oldu. 1175 senesinde Danişmendliler beyliği sona erdi. Toprakları İkinci Kılıçarslan tarafından Selçuklu topraklarına katıldı. Danişmendlilerden bir kol, Malatya’da bir müddet daha hüküm sürdü. Fakat bunlar da, 1178 senesinde Selçuklu Sultânı İkinci Kılıçarslan tarafından Selçuklu ülkesine katıldı. Böylece Danişmendli Beyliği târihe karışmış oldu. Ancak bu beylikten pekçok emir Anadolu Selçuklularına itaat edip, onlar safında hizmete devâm ettiler.Anadolu’da bir asra yakın hüküm süren Danişmendliler, büyük şehirlerde câmiler, medreseler ve pekçok hayır eserleri yaptırmışlardır. Bu eserlerin zamanla tâmirler sebebiyle husûsiyeti değişmiştir.Yaptıkları eserler, plân îtibâriyle 13. yüzyıl Anadolu mîmârisi için dikkat çekicidir.