Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Celal Ökten

İstan­bul İmam Hatip Okulu'nun ilk müdürü

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Celal Ökten
Celal Ökten
eğitimci, din adamı
İmam-Hatip kurucularından


1882 yılında Trabzon'da doğdu. Asıl adı Mahmut Celâlettin (Ökten)'dir. Baba tarafından Gürcüzâdeler olarak bilinen, dinî ilimler ala­nında isim yapmış köklü bir aileye men­suptur. Dört yaşında iken babası Salih Zihni Efendi'nin, kısa bir süre sonra da annesi Güller Hanım'ın vefatı üzerine ba­baannesinin himayesinde büyüdü. Kü­çük yaşta hıfzını tamamladı. Rüşdiyeyi bitirdikten sonra Trabzon İdâdîsi'ne kay­doldu; bir yandan da medreseye devam etti. İdâdîde okuduğu yıllarda dedesi Ömer Feyzi Efendi'nin yerine Trabzon Çarşı Camii'nin imam-hatipliğini yaptı. Mezun olunca İstanbul'a giderek Dârül-muallimîn-i Âliyye'ye girdi (1905). Bu oku­lu bitirdikten sonra Darülfünun Edebi­yat Şubesi'ne kaydoldu. 2. Meşrutiyetin ilânı ile istanbul'da huzurun bozulması üzerine öğrenimini yarıda bırakarak bir arkadaşıyla birlikte Turgutlu'ya gidip edebiyat öğretmenliğine başladıysa da burada fazla kalmaya­rak İstanbul'a döndü ve tahsiline devam etti.

Darülfünunda ho­caları Babanzâde Ahmed Naim, İzmirli İsmail Hakkı ve Mehmed Akif beylerin yakın ilgi ve sevgilerine mazhar oldu. Arap edebiyatını Ali Fehmi (Câbiç) ve Şev­ket efendilerden okudu. Bu arada Fatih dersiamlarından Mustafa Âsim ve Muğ­lalı Ali Rızâ efendilerden kelâm ve usûl-i fıkıh sahasında özel dersler aldı.

Celâlettin Efendi 1911 yılında Darül­fünun Edebiyat Şubesi'den mezun olun­ca İstanbul Sultanîsi Arapça muallimli­ğine tayin edildi. İlmî ye­tişkinliği yanında başarılı öğretim me­todu sayesinde kısa sürede "Celâl Hoca" olarak şöhret buldu.

Mütareke yıllarında kayınpederinin yerine Vasat Atik Ali Paşa Camii'nde on yıl kadar imamlık görevinde de bulun­muş olan Celâl Hoca, 1925'te İstanbul İmam-Hatip Mektebi Arapça muallim­liğine tayin edildi. Bir süre sonra "Tevhîd-i Tedrisat Kanunu"nun aleyhinde ko­nuştuğu iddiasıyla açığa alındıysada ya­pılan tahkikat neticesinde görevine iade edildi. Ardından da İstanbul Sultanisi Arapça muallimliğine geçti. Harf inkılâ­bından sonra Arapça derslerinin kaldırıl­ması üzerine okulun Türkçe hocalığını üzerine aldı. Uzun yıllar İstanbul'un çeşitli okullarında Türkçe, edebiyat, felse­fe ve mantık dersleri okuttu. Vefa Lisesi'nde felsefe hocası iken 1947 yılında emekliye ayrıldı.

1949 yılında Maarif Vekâleti'nce İstanbul'da açılan imam-hatip kursuna müdür ve Öğretmen olarak ta­yin edildi. Bu vesile ile sadece pratik bil­giler vermeyi hedef alan bu tip kursla­rın yeterli olmadığını gördü ve bunların orta dereceli okullar haline getirilmesi gerektiği kanaatine vardı. Bu konuyla ilgili olarak daha sonra başta dönemin Maarif Vekili Tevfik İleri olmak üzere bir­çok yetkiliyle görüşmeler yaptı. Sonuçta imam-hatip okullarının açılması yönün­de karar alındı ve Celâl Hoca, 17 Ekim 1951 tarihinde öğretime başlayan İstan­bul İmam-Hatip Okulu'nun ilk müdürü oldu. Türkiye'nin dinî. ilmî, kültürel ve sosyal hayatında önemli yeri olan imam-hatip okullarının kurulması fikrinin ilk sahibi ve ilk program yapımcılarından biri olması dolayısıyla Celâl Hoca'nın bu okulların tarihinde çok önemli ve unu­tulmaz bir yeri vardır.

1956, 1959 ve 1960 yıllarında üç defa hacca gitti. İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü'nde iki yıl ilm-i tevhid ve kelâm derslerini okuttu.

21 Kasım 1961 tarihinde vefat etti. Edirnekapı (Sakıza­ğacı) Şehitliği'ndeki aile kabristanına def­nedildi. 

Oğlu Sadettin Ökten Mi­mar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde öğretim üyesi oldu.

Arapça, Farsça, Fransızca bilen, özel­likle Arap edebiyatına vukufuyla tanı­nan, İslâmî ilimler yanında Batı kültürü­nü de yakından incelemiş bir din âlimi olan Celâl Hoca, bütün ilmî hayatı bo­yunca tahkik metodunu uygulamıştır. Genel felsefe, kelâm ve İslâm felsefesi alanlarında iyi yetişmiş, bu konularla il­gili olarak Arapça ve Fransızca'dan ter­cümeler yapmıştır. Resmî derslerinin ya­nı sıra Beyazıt'ta evinin yakınındaki Soğanağa Camii'nde cumartesi günleri al­tı yıl süreyle İhyâ'ü 'ulûmi'd-din okut­muştur.

Birçok din âlimi ve muhafazakâr mü­nevverin bir köşeye çekildiği Cumhuriyet Türkiyesİ'nin ilk yıllarında Celâl Hoca, her zaman ve her şartta yapılabilecek işler olduğunu düşünen iyimser kişiler ara­sında yer aldı. Gayretli, aynı zamanda sabırlı ve kanaatkar bir anlayışla eski kültürün yeni nesle aktarılmasında ba­şarılı hizmetler gerçekleştirdi. Günümüz insanının tasavvur edemeyeceği kadar sade bir hayat yaşardı. Bununla birlikte hayatı severdi. Ona göre hayat, meşru sınırlar çerçevesinde, güzel insanlarla güzel mekânlarda geçirilen güzel zamanlardır. Çevresindeki içten muhabbet ve saygı kuşağı ölümüne kadar devam et­tiği için Celâl Hoca yaşlılığın terkedilmiş­liğini hiç tatmadı.

Celâl Hoca'nın, tabiatındaki aşırı titiz­lik ve müşkülpesentlik, okuduğu ve yaz­dığı her kelime üzerinde duruşu, her noktada kaynak eserleri uzun uzadıya tahkik edişi gibi sebeplerle bazı maka­leleri dışında yayımlanmış herhangi bir eseri bulunmamaktadır. Doğu ve Batı kaynaklarından tercüme ederek derle­diği sarf, nahiv, edebiyat, kelâm, İslâm felsefesi, felsefe ve ahlâka dair kitap ve makaleleri 100 kadar defter tutmakta­dır. İslâmî ilimlerde modern metodoloji ve sosyolojinin uygulanmasını arzu eden, klasik kelâmın, çağımız insanının ve İs­lâm dünyasının ihtiyacını karşılayacak yeni ilm-i kelâm haline getirilmesini ge­rekli gören Celâl Hoca'nın bu gaye ile hazırladığı tamamlanmamış bazı çalış­maları da bulunmaktadır. 1000 cildi aş­kın eserden oluşan kitaplığını Süleymaniye Kütüphanesi'ne bağışlamıştır. 


HAKKINDA YAZILANLAR

Vefatından sonra dost ve talebeleri tarafından Celal Hoca: Hayatı ve Şah­siyeti adlı bir anma kitabı neşredilmiş, bu kitapta hocanın tercüme eserlerin­den bazı Örneklere de yer verilmiştir.


HAKKINDA YAZILANLAR

Celaleddin Ökten, imam hatiplerin kapatılmaması için sokaktan amele toplamış

İSTANBUL - İmam hatip liselerinin kurucusu Celaleddin Ökten'in CHP tarafından 10 aylık olarak açılan imam hatip kurslarının ilgisizlikten kapatılmaması için sokaktan ameleleri toplayarak "Kaç para kazanıyorsanız ben vereyim yeter ki gelin sınıfta oturun, müfettiş geldiğinde öğrenci yok diye kursu kapatmasın" dediği belirtildi. Celalettin Ökten’in kızı Ayşe Hümeyra Ökten, imam hatip liselerinin nasıl kurulduğunu söyleşi kitabında anlattı. Timaş tarafından yayınlanan "Dindar Bir Doktor Hanım" isimli kitapta hatıralarını anlatan Ayşe Hümeyra Ökten, söyleşinin üçüncü bölümünde babası Celaleddin Ökten’e dair hatıralarını anlatıyor. Ayşe Hümeyra Ökten, bu bölümde imam hatip liselerinin nasıl kurulduğunu şöyle anlatıyor: Celaleddin Ökten İstanbul’da önce Darulmuallim’i ve daha sonra Darulfünun’un Felsefe ve Edebiyat bölümünde okumuştur. Darulmuallim’i bitirdiği senelerde İstanbul Sultanisi Arapça hocalığı için sınav yapılmış. İmtihana birçok vekil oğulları, iltimaslı katılmasına rağmen Celaleddin Ökten sınavı birincilikle kazanmış ve Arapça hocası olmuştur. Fakat 1 Eylül 1929’da okullarda Arapça dersleri lağvedilince, liselerde diğer branşları olan Edebiyat ve Felsefe derslerine girmeye devam etmiştir. Celaleddin Ökten, İslam Felsefesini, Fıkıh’ı ve Kelam’ı çok iyi bilirmiş. Hatta bir keresinde İzmirli İsmail Hakkı Efendi, Kelam dersi veriyormuş fakat ders kitabı yokmuş. Talebelere kitap çıkacak demiş. Yılın ortası olmuş hala kitap yok. Talebeler “hocam kitap çıkmadı ne yapacağız?” dediklerinde “Celal’e gidin o aklındakileri anlatsın yeter” demiş. İMAM HATİPLERİN AÇILMASI Babasının İmam Hatip okullarını açmak ve devam etmesini sağlama hususunda gösterdiği çabalardan bahseden Ayşe Hümeyra Ökten, o günleri şöyle anlatıyor: “Benim üniversite talebeliğim zamanıydı (1946). II. Dünya Harbi yeni bitmiş, savaşı kazanan Amerika, İngiltere “Siz tek parti sisteminde misiniz? Olmaz yeni parti kurun dediler. Bunun üzerine yeni parti kuruldu ama reylerin yeni partiye gideceğini anlayan CHP, ‘Millete biraz dindar gözükelim, belki bize rey verirler’ diye düşündü. 1946 seçimleri oldu. Gizli oy- açık sayım olması gerekirken tam tersi açık oy- gizli sayım yapıldı. Hayat bu minval üzere devam ederken Ankara’dan Celaleddin Ökten’e, ‘İmam yetiştiren on aylık bir kurs açalım” diye emir geldi. Babam o zaman felsefe hocası, Fransızca da biliyor ya, onlara göre modern hocaydı. Babam ‘bu on aylık kursta ancak ezan okuması öğretilir, müezzin, imam yetişmez’ dedi ama açılması için de çok uğraştı. İlk açıldığında itibar eden yok, çok az kişi gelmiş, kurs nerdeyse kapanacak. Babam sokaktan ameleleri toplamış: ‘Kaç para kazanıyorsanız ben vereyim yeter ki gelin sınıfta oturun, müfettiş geldiğinde öğrenci yok diye kursu kapatmasın’ demiş. Öğrenci sayısını yirmi kişinin altına düşürmemesi gerekiyormuş. Bir de ‘İmam Hatip Mektepleri Nasıl Olmalıdır’ diye bir layiha hazırlattılar. Babam bir sene hazırlık üç orta, üç lise toplam yedi senelik okul nizamını hazırlayarak Ankara’ya gönderdi. Ne var ki niyetler halisane olmadığı için bu proje üç sene bekletildi. 1950 senesinde hükümet değişti. Ankara’da sümen altındaki o layiha ortaya çıktı ve Tevfik İleri zamanında İstanbul’da İmam Hatip Mektebi açılsın, müdürü de layihayı veren Celaleddin Ökten olsun diye İstanbul Eğitim Müdürü’ne yazı gelmiş. O zaman babam elli sene öğretmenlik yapıp emekli olmuş, ciddi bir hocaydı. Eğitim Müdürü babamı davet etti ve ‘ Hocam Ankara’dan böyle bir emir geldi ama biz bunu yapamayız, çünkü tahsisat yok, mektep yok, teçhizat yok, hiçbir şey yok” dedi. Babam azim sahibiydi; emekliyim, yaşım yetmiş ve bu kadar yokluk içinde ben bunu nasıl yaparım demedi. Bilakis ‘Ben bunu ashab-ı hayra yaptırırsam kabul eder misiniz?” dedi ve kolları sıvadı. Önce insanları böyle bir mektebin açılmasına ikna etti ve daha sonra mektep için uygun bir mekan aramaya koyuldu. İşte o zamanlara Selahattin Kaya ve Orhan Okan Beylerden her gün birini yanına alıp semt semt İstanbul’u dolaşıp uygun bir mektep binası aradılar. Ve en nihayetinde Vefa’da eski bir konak bulup, okul şekline getirmek için canla başla çalıştılar”. 


HABER

Celal Hoca’ya vefa
25 Aralık 2012

İmam-hatip okullarının kurucusu olmasıyla şöhret bulan ve yüksek İslam enstitülerinin kurulmasında da büyük emeği olan son devrin din âlimlerinden Mahmud Celaleddin Ökten, (1882-1961) daha çok bilinen adıyla ‘Celal Hoca’, Hat Yayınevi’nin gayretiyle yâd ediliyor.

Geçtiğimiz yıl, Hüseyin Yorulmaz’ın kaleme aldığı “Bir Neslin Öncüsü Celal Hoca” adlı biyografik kitabı yayımlayan Hat Yayınevi, Celal Hoca’nın eğitim faaliyetlerini ve misyonunu gençliğe tanıtmak amacıyla, çeşitli şehirlerde etkinlikler düzenliyor. “Bir Neslin Öncüsü Celal Hoca” adlı kitabı, o şehirdeki hayırsever işadamları ve şirketlerin katkısıyla ücretsiz olarak genç okurlarla buluşturan yayınevi, kitabın yazarı Hüseyin Yorulmaz’ın katıldığı konferanslar da gerçekleştiriyor. İlk etkinliği Gaziantep’te düzenlediklerini söyleyen yayınevi yöneticisi Tahir Fatih Andı, çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Okullara kitap hediye etmek isteyen işadamlarıyla birlikte hareket ediyoruz. Kitabı, belirlediğimiz okullara işadamlarımızın adına özel bir baskıyla hediye olarak dağıtıyoruz. Öğrenciler kitabı okuduktan sonra yazarımız Hüseyin Yorulmaz, yazar-okuyucu buluşmaları kapsamında bir konferans veriyor. İlk etkinliği Gaziantep Şehitkâmil Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Mehmet Hayri Akınal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde gerçekleştirdik. Burada Meta Panel Yapı Elemanları Şirketi’nin katkılarıyla kitap öğrencilere hediye edildi ve gençler, Celal Hoca gibi bir simayı tanımış oldu. Aynı çalışmayı Anadolu’nun pek çok şehrinde yapmayı düşünüyoruz.”