Aşık Veysel Şatıroğlu(1894)-(1973) halk ozanı, aşık şair, besteci
1894 yılında doğdu. Yedi yaşındayken su çiçeği hastalığına yakalandı. Hastalıkla mücadele etti, ama sol gözünün feri söndü. Bir kaza sonrası sağ gözünü de kaybetti ve bu onu kısmen kör yaptı. Babasının teşvikiyle saz sahibi oldu ve çalmaya başladı. Babasının arkadaşı tarafından eğitildi.
Birinci Dünya Savaşı dolayısıyla gelişen olaylar ve kör olması, onun sanatı üzerinde derin etki yarattı. Savaştan sonra Esma adlı biriyle evlendi ve bu evliliklerinden bir erkek, bir de kız çocukları oldu. Annesi 1921'de öldü ve hemen sonra da oğlu öldü.
Eşi Esma, onu 6 aylık kızıyla bırakarak kaçtı. Annesi öldükten 6 ay sonra da babasını kaybetti. Kızı da fazla uzun yaşamadı. Kısa bir zaman içinde yaşanan tüm bu kayıpları, "Benim Sadık Yarim Kara Topraktır", "Uzun İnce Bir Yoldayım" ve "Dostlar Beni Hatırlasın" gibi en iyi eserlerinin ortaya çıkmasını sağladı.
1933'e kadar başka ustaların şiirlerini çaldı ve söyledi. Bununla birlikte, Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikiyle Cumhuriyet ve Mustafa Kemal üzerine şiirler yazmaya başladı. Aynı zamanda evrensel konular üzerine şiirler yazdı.
1973 yılında vefat etti.
ENGLISH BIOGRAPHY
Aşık Veysel was born in 1894. He caught smallpox at the age of seven, often a deadly disease. He survived the illness, but lost eyesight of the left eye. After an accident, he lost sight of the right eye as well, which left him virtually blind. This is when, with his father's encouragement, he took possession of a saz and started playing it. He was instructed by a friend of his father, who taught him works of the great "aşık"s such as Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Dertli, and Rühsati.
The events around and following the first world war and his blindness, have had a deep impact on Aşık Veysel's art, and generally may be summed up under the rubrics of loss and death. He was left virtually alone in the village with women (all men went to the war). After the war, he got married to Esma, and they had a son and a daughter from this marriage. His mother died in 1921 and soon after his son died. His wife Esma left him and their 6 month old daughter and ran away with a houseworker in his brother's house. He lost his father 18 months after his mother died. His daughter did not live long either. All these losses packed into a short period of time are felt intensely in some of his best work such as "Benim Sadik Yarim Kara Topraktir", "Uzun Ince Bir Yoldayim", and "Dostlar Beni Hatirlasin".
Until 1933 Veysel played and sang the poems of past masters. However, with the encouragement of Ahmet Kutsi Tecer, he started writing poems himself, first on the Republic and Mustafa Kemal. He also started to write poems on universal themes, and touring the country, where his fame ultimately resides. Veysel rejected an opportunity of eyesight when advances in medical science made an operation possible late in his life. He died in 1973; He was 78 years old.
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER:
GÖNÜL BİR GÜZELİ SEVMİŞ
Gönül bir güzeli sevmiş ayrılmaz Dolanır peşinde çoban misâli Hiç kimse bu derdin dermânın bilmez Azmış yaraları perişan hali
Lokman çâre bulmaz yoktur Eflâtun Yârdan ayrılması ölümden çetin Elde endaz ettim bu aşkın atın Terkettim sılayı vatanı ili
Ferhat Şirin için kestiği taşlar Benim senin için döktüğüm yaşlar Seni yaksın beni yakan ateşler Yaktı bu sinemi savruldu külü
Arılar bal için bekler petekler Alır her çiçekten verir emekler Mecnun Leylâ için pınarı bekler Ben de bir yâr için olmuşum deli
Evvelden var idi bu sevda bende İlikte damarda cesette canda Ölünce hû çeksin kemiğim sinde Dünyâda durunca Veysel'in dili
GÜZELLİĞİN ON PAR'ETMEZ
Güzelliğin on par'etmez Şu bendeki aşk olmasa Eğlenecek yer bulaman Gönlümdeki köşk olmasa
Tâbirin sığmaz kaleme Derdin dermândır yâreme İsmin yayılmaz âleme Âşıklarda meşk olmasa
Kim okurdu kim yazardı Bu düğümü kim çözerdi Koyun kurt ile gezerdi Fikir başka başk'olmasa
Güzel yüzün görülmezdi Bu şak bende dirilmezdi Güle kıymet verilmezdi Âşık ve maşuk olmasa
Senden aldım bu feryâdı Bu imiş dünyanın tadı Anılmazdı Veysel adı O sana âşık olmasa
HABER
Âşık Veysel sergisi Caddebostan'da ntv 29 Mart 2013
Zeki Dinlenmiş'in Âşık Veysel portrelerinden oluşan sergisi Caddebostan Kültür Merkezi'nde açıldı.
1951 doğumlu sanatçı Zeki Dinlenmiş, Âşık Veysel portrelerinden oluşan sergisini büyük ozanın ölümünün 40. yıldönümünde ilk defa İstanbul'da sergiliyor.
Sergi Caddebostan Kültür Merkezi'nin dördüncü katında yer alan tiyatro fuayesinde Çarşamba günü açıldı.
Ağırlıklı olarak yağlıboya olmak üzere farklı teknikler kullanılarak değişik yorumlarla yapılmış 14 tablo ve kil üzerine akrilik patine bir büstten oluşan sergi, 8 Nisan tarihine kadar gezilebilecek.
Sanatçı Zeki Dinlenmiş, sergisini şu sözlerle tanımlıyor: “Belgesel nitelikteki bu çalışmaları, ülkemizin en büyük halk ozanlarından biri olan Âşık Veysel'imizi daha iyi hatırlamak, gelecek nesillere tanıtmak, ona ve hocam Bedri Rahmi Eyüboğlu’na olan vefa borcumu yerine getirmek amacıyla hazırladım. Yaklaşık altı yıldır üzerinde çalıştığım bu sergi vesilesiyle; Veysel'in aydınlığı üzerimize doğsun...”
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Neşet Günal Atölyeleri mezunu Zeki Dinlenmiş aynı zamanda Karikatürist Cem Dinlenmiş'in de babası.
HABER
Aşık Veysel'in hayatından esinlenen film vizyona giriyor 24 Aralık 2016
Aşık Veysel'in hayatından ilhamla çekilen ve Bilal Babaoğlu'nun yönetmenliğini yaptığı 'Aşık' filmi 30 Aralık'ta seyirciyle buluşacak.
Bilal Babaoğlu'nun yönetmenliğini yaptığı, Aşık Veysel Şatıroğlu'nun hayatından esinlenerek çekilen 'Aşık' isimli filmin özel gösterimi yapıldı.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleşen özel gösterimde Bilal Babaoğlu, "Çok mutluyuz. Film yapmak da uzun ince bir yol ve biz o yolun sonundayız. Bir Aşık Veysel biyografisi değil, aşığı ve aşıklığı anlatan bir film oldu. Aşık Veysel'in ilk türküsünü yakana kadarki dönemini ele aldık. Zaten türküsünü yaktığında da final yaptık" dedi.
Aşık Veysel'in mayalanma dönemini ele aldıklarını aktaran Babaoğlu, filmde Veysel'in karşılıksız aşk evliliği yaşadığı dönemi konu edinerek, bu topraklarda aşk ve aşığın yaşadığı çetin yolculuğu anlattıklarını ifade etti. Babaoğlu, Aşık Veysel'in "Anadolu hoşgörülüğünün temsilcisi" olması nedeniyle bu günlerde ihtiyaç duyulan ortak bir değer olduğunu belirtti.
Filmin başrol oyuncularından Emirhan Kartal, "Heyecanlıyız. Aşık Veysel bir dünya ozanı. Bu yıl 44'üncü ölüm yılı olacak. Onu gençlere tanıtmak inşallah bize nasip olur. Gençler, bu filmi izleyerek nasıl Aşık Veysel olunuyor, yanmadan ozan olunabiliyor mu görürler" diye konuştu.
Kartal, filmin bir ozanın türkü yakma hikayesi olmasıyla birlikte, görme engelli oluşuyla da bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu kaydetti.
Başrol oyuncularından Meltem Miraloğlu, "Aşık Veysel'in hayatından esinlenilen bir aşk filmi oldu. Ben de filmde Aşık Veysel'in aşık olduğu Esma karakterini canlandırıyorum. Aşık Veysel'i tanıtmaya gerek yok, onu sürekli genç nesillere hatırlatmamız gerekiyor. Bu vefa borcumuz. Bu yüzden ben de filmde seve seve rol almayı kabul ettim. At biniciliği dersi aldım. Sivas şivesiyle türkü söyledim" ifadelerini kullandı.
Esma karakterinin Aşık Veysel'i terk edip gittiği düşüncesini yanlış bulduğunu, Esma'nın o dönemde buğday karşılığında engelli akrabasıyla evlendirilen biri olduğunu söyleyen Miraloğlu, Esma'nın yıllarca sabrettiğini ancak 2 çocuğunu kaybettikten sonra hayallerinin peşinde yola düştüğünü anlattı.
Filmde rol alan Aşık Veysel'in torunu Yeliz Şatıroğlu, filmde kendi babaannesinin gençliğini oynadığını ve bunun da gurur verici bir şey olduğunu belirterek, çekimlerin zor olsa da keyif verdiğini ve sinemaseverler tarafından da filmin sevilmesini umduğunu dile getirdi.
Uğur Aslan, Hülya Şen, Ahmet Bilgin ve Faruk Karaçay gibi isimlerin de rol aldığı Aşık filmi, 30 Aralık'ta seyirciyle buluşacak.
Film aynı zamanda, işitme ve görme engelli sinemaseverler için sesli tasvir ve işaret diliyle de aktarılacak.