1936 yılında İstanbul 'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini aynı şehirde yaptı. Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdikten sonra bir süre İst. Ün. Hukuk Fakültesi'nde okudu. Daha sonra Edebiyat Fakültesi'ne geçerek, bu fakültenin Tarih bölümünden mezun oldu.
Genç yaşta girdiği hayatında gazeteciliğin çeşitli dallarında çalıştı. Teknik sekterlik, yazı işleri müdürlüğü görevlerinde bulundu. Tercüman gazetesinde 1976-1985 yılları arasında köşe yazarlığı yaptı.
Türk Dünyası (1955) , Milli Işık (1967-1971), Gurbette Bayrak (1985-1987), Orkun (1998-.....) dergilerini yayınladı ve yönetti. Milli Yol (1962) ve Boğaziçi dergilerinin (1982-1987) yayımına katkıda bulundu. Boğaziçi Yayınları'nın kurucuları arasında yer aldı ve 1972-1987 yılları arasında genel müdürü oldu.
Bayrak Basım/Yayım/Tanıtım müessesesini kurdu (1986). Bu kuruluşta eğitim ve kültür kitapları yayınladı. Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı (1956) ve dernek lağv edilene kadar genel sekreterliği yaptı, Türkçüler Derneği'nin kuruluşuna katıldı (1962).
Türk Kültür Ocağı'nın kurucularından olup genel sekreterliğini yürüttü (1966) . 1.,2.,3. ve 4. Türkiye Milliyetçiler Büyük Kurultaylarının tertip komitelerinde görev aldı (1967-1987).
Türk Edebiyatı Vakfı kurucularındandır(1978). Yine kurucuları arasında yer aldığı Aydınlar Ocağı'nın genel müdürlüğünü (1970-1975) , genel sekreterliğini ( 1979-1982) , yönetim kurulu üyeliğini, çeşitli dönemlerde İlim ve İstişare Kurulu üyeliğini yaptı.
Bir grup tanınmış milliyetçi ile birlikte Orkun Vakfı'nı kurdu ve ilk başkanlığını üstlendi(2000).
İLESAM 'ın kurucularından olup(1986) ilk Teknik ve Bilim Kurulu üyesi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(1967) ve Yüksek Basın Divanı üyesidir.
Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli illerde çok sayıda konferans vermiş ve komisyon çalışmalarına katılmış, çeşitli ilmi ve mesleki kongrelere raporlar ve tebliğler sunmuştur.
Pek çoğuyla yakın dostluklar kurduğu devrin tanınmış simalarını kaleme aldığı yazıları edebiyat çevrelerinde büyük beğeni kazandı. 2005’de “Işıklı Hayatlar” adlı eseriyle Türkiye Yazarlar Birliği tarafından biyografi dalında yılın yazarı seçildi. 2008’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından basın mesleğinde 50. yılını doldurması dolayısıyla ‘Basın Şeref Ödülü’ aldı. 2009’da ise Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER), Altan Deliorman’ı "Portre" dalında ‘Türk Yurdunun Bilgeleri’ isimli eseri dolayısıyla ‘yılın yazarı’ seçti.
Tarık Bin Ziyat adlı bir romanla birlikte birçok hatıra, araştırma ve biyografi eseri yayımladı. Orta ve Lise tarih kitapları yazdı.
22 Ağustos 2012 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
ESERLERİ:
Türk Yurdunun Bilgeleri, Işıklı Hayatlar, Türklere Karşı Ermeni Komitacıları, Osmanlılardan Önce Türkler, Tanıdığım Atsız, Kırık Kanatlı Jön-Türk, Sessiz Bir Ses…
VEFAT-HABER
Tarihçi yazar Deliorman vefat etti
Şişli Etfal Hastanesi'nden alınan bilgiye göre, geçirdiği beyin kanaması nedeniyle yoğun bakım servisinde tedavi gören gazeteci-yazar ve tarihçi Deliorman, 76 yaşında hayatını kaybetti.
Deliorman için 24 Ağustos Cuma günü öğlen vakti Fatih Cami'nde cenaze töreni düzenlendi.
HAKKINDA YAZILANLAR
Bir yazar ve bir sahhaf Beşir Ayvazoğlu Zaman 13 Eylül 2012
Son iki ay içinde kültür ve sanat dünyası ölümlerle sarsıldı. Önce sinemamızın büyük isimlerinden Metin Erksan, onun ardından tiyatro dünyasının yıldızlarından Müşfik Kenter, kısa bir süre önce de yazar Altan Deliorman ve Sahhaf İsmail Özdoğan...
Sanırım, ilk iki ismin ölüm haberlerini vermeyen ve yorumlar yayımlamayan medya kuruluşu kalmamıştır. Son iki ismin ölüm haberi yazılı ve görüntülü medyada ne kadar yer aldı, bilmiyorum.
Sessiz sadasız büyük işler başaran, medyada görünmeyi sevmedikleri için belli bir çevrenin dışında kimsenin tanımadığı çok önemli insanlar vardır. Eserleri büyük bir emeğin, zengin bir bilgi birikiminin ve hayat tecrübesinin ürünü olduğu halde fazla dikkati çekmez, birileri tarafından keşfedilip medyada görünenler dışında hiçbir değeri fark edemeyen kalabalıkların gözüne sokuluncaya kadar meçhul kalırlar. Rahmetli Altan Deliorman onlardan biriydi. Sessiz Bir Ses (1997), Kırık Kanatlı Jöntürk (1997), Tanıdığım Atsız (2000), Işıklı Hayatlar (2004), Türk Yurdunun Bilgeleri (2009) gibi kitaplarını okumuş olanlar, ne demek istediğimi daha iyi anlarlar.
Belki hatırlayanlar vardır; Altan Bey'in yazıları, bir zamanlar Türk Edebiyatı dergisinde "Eski Albümden Silik Çehreler" genel başlığı altında yayımlanırdı. Büyük bir zevkle okuduğum bu güzel yazılar hem üslûpçu bir yazarın kaleminden çıkmış olması, hem de belge değeri taşıması bakımından önemliydi. Altan Bey, Türk Edebiyatı'na son yıllarda da aynı seriden beş altı portre göndermişti; ama ne yazık ki gittikçe kötüleşen sağlığı daha fazla yazmasına elvermiyordu.
Altan Bey, gazetecilik hayatına Bulgaristan'ın Razgrat şehrinde 1920'lerde başlayan ve 1930'ların ortalarına kadar komünizme karşı ciddi bir mücadele verdikten sonra Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan gazeteci Necmettin Deliorman'ın oğullarından biriydi. Onun da babası gibi ömrünü Bâbıâli'ye vermiş bir gazeteci ve yayıncı olduğunu, çok insan tanıdığını, bunlardan birçoğuyla şahsiyetlerinin ana çizgilerini teşhis ve tesbit edecek kadar yakın dostluklar kurduğunu özellikle kaydetmek isterim. Babasının geniş dost çevresi, Altan Bey'in şahsiyetinin ve dünya görüşünün şekillenmesinde birinci derecede önemlidir. Çoğunu çocuk denecek yaşta tanıdığı meşhur köşe yazarları, romancılar, ilim adamları, sanatkârlar...
Altan Bey, bildiklerini, gördüklerini kendilerine saklayan yazı tembellerinden değildi; sürekli yazmıştı. Sessiz Bir Ses, Kırık Kanatlı Jöntürk ve Türk Yurdunun Bilgeleri isimli kitaplarındaki portreleri okurken onun kelimenin asıl manasında nüfuz-u nazar sahibi bir yazar olduğu ve portrelerini çizdiği şahsiyetlerin ruhlarına derinliğine nüfuz ettiği hemen fark edilir. Bu portrelerin dikkati çeken özelliklerinden biri de, genellikle anlatılan şahsiyetin isimlerinin zikredilmemiş olmasıdır; fakat yazının daha ilk paragraflarında kimden bahsedildiğini anlardınız. Portrelerinin başlıkları da anlatılan şahsiyeti en doğru şekilde tarif ederdi. Mesela Tarık Buğra, Altan Bey'e göre, "Sessiz Bir Ses"ti, Yesari Asım Arsoy "Sesler ve Gönüller Hükümdarı", İbrahim Kafesoğlu "Gümüş Taçlı Adam", Tahsin Banguoğlu "Vaniköy'de Bir Umman", Peyami Safa "Muzdarip Dev", İsmail Hami Danişmend "Danişmendli Prensi", Nizameddin Nazif "Muhteşem Bencil", Fethi Gemuhluoğlu "Erken Giden Atlı", Erol Güngör "Erken Düşen Yıldız", Ziyad Ebüzziya "Zarif Mücahit"...
Bu şahsiyetlerin tamamı milliyetçi/muhafazakâr düşünceyi çeşitli yönleriyle temsil eden isimlerdir. Bu bakımdan, isimlerini zikrettiğim kitaplar, aynı zamanda Türk milliyetçiliğinin tarihi yazılırken mutlaka başvurulması gereken önemli kaynaklardır.
Altan Bey, Nihad Sâmi Banarlı, Ekrem Hakkı Ayverdi ve Sâmiha Ayverdi'yi anlattığı Işıklı Hayatlar adlı kitabında portre yazarlığını aşmış, aynı zamanda usta bir biyografi yazarı olarak karşımıza çıkmıştı. Bunlar dışında da çok sayıda kitabı bulunan Altan Bey için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı tarafından 2010 yılında, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde bir saygı programı düzenlenmişti. Düşündüklerimi o zaman kendisine de söyleme fırsatı bulabildiğim için mutluyum.
Altan Bey, Beyazıt'taki Enderun Kitabevi'ne uğrar mıydı, bilmiyorum. Geçen cuma günü aramızdan ayrılan Sahhaf İsmail Özdoğan tarafından işletilen ve Beyaz Saray İşhanı'nda küçücük bir mekânı işgal eden bu kitabevi, Türk tarihi, kültürü ve edebiyatıyla ilgilenen yerli ve yabancı araştırmacıların vazgeçilmez uğrak yerlerinden biriydi. Mahir İz, Orhan Şaik Gökyay, Ziyad Ebüzziya, Mehmet Şevket Eygi, Ali İhsan Yurt, daha sonraki nesilden de İsmail Erünsal, Mehmet Niyazi, Mustafa Kutlu, Mustafa Miyasoğlu, Abdullah Uçman gibi müdavimleri vardı. Küçücek dükkâna bazen yirmi-otuz kişi doluşur, derin sohbetlere dalarlardı.
1980'lerin başından itibaren benim de sık sık uğradığım Enderun, Beyaz Saray yıkılıp yerine bir otel yapıldıktan sonra Şehzadebaşı'ndaki bir işhanına taşındı. Ama artık devir değişmiş, o canlılık, o heyecan kalmamıştı.
Önemli kitaplar da yayımlayan Enderun Kitabevi'nin kültür tarihimizde ihmal edilemeyecek bir yere sahip olduğunu düşünenlerdenim.
Kaybettiğimiz dört değerli insana Allah'tan rahmet, yakınlarına ve dostlarına başsağlığı diliyorum.
NOT. İsmail Özdoğan için ESKADER tarafından düzenlenen anma toplantısı bugün akşam saat 18.00'de Timaş Kitapkahve'de gerçekleştirilecek.
HAKKINDA YAZILANLAR
Milli Işık (05.1967-04.1971)
Istanbul'da yayımlanan aylık milliyetçi dergi. Mayıs 1967 ile Nisan 1971 arasında 48 sayı çıkarıldı.
26x20 boyutlu kâğıda 38 sayfa olarak basılan derginin kapağında logosu, sayfanın dörtte birini kapsayan beyaz bölümde iki satır halinde yer alıyor, altında “Aylık fikir dergisi” söylemi veriliyordu. Sayı belirteci ve çıktığı ay da burada bulunuyordu.
Sahibi N. Bozkurt, yazı işleri müdürü Altan Deliorman olan Millî Işıkın başlıca yazarları; Nejdet Sançar, M. Zeki Sofuoğlu, Ârif Nihat Asya, Faruk K. Timurtaş, Aclan Sayılgan, Necmettin Hacıeminoğlu, Galip Erdem, M. Necmettin Deliorman, İbrahim Kafesoğlu, Mehmet Eröz, Altan Deliorman, Cahit Okurer, İlhan E. Darendelioğlu, Erol Güngör, Sabahattin Zaim, Tahsin Demiray, Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahri, Namık Zeki Aral, Mustafa Kafalı, Enver Esenkova, Cengiz Orhonlu, Muzaffer Batur, Kemal Ayaldı, Metin Eriş, Mir'at Özçamlı, Turhan Berkok, Feyyaz Anıl, Talip Yücel, Şükrü Güzel, Fazlı Akaya, Kemal Bircan, Ahmet Cebeci, N. Bilâl Şimşir, Ahmet Kabaklı, Mustafa N. Sepetçioğlu, Nevzat Yalçıntaş, Mehmet Kardeş, vb. idiler. Okuyucularına dört yıl hizmet eden derginin yayımı 48. sayıda son buldu.
HAKKINDA YAZILANLAR
Türk Dünyası (02-03.1955)
Türk dünyasına ilişkin inceleme, araştırma yazılarını ve haberleri yayımlamak amacıyla Şubat 1955-Mart 1955 aylarında, Istanbul'da, iki sayı çıkarıldı.
25x17,5 sm. boyutunda, 36 sayfalık bir dergi olan Türk dünyasfmn kapağında, logosu sağ üst köşede, iki satırlık küçük bir alan işgal ediyordu. Logonun altında da, onu tamamlayan “bölünmez bir bütündür" sözü yer alıyordu. Renkli bir zemin üzerinde bulunan, Türk desenlerinin çerçevelediği iki boşluktan üstteki üzerinde bir resim, alttakinde ise o sayıda yazısı bulunan yazarların adları bulunuyordu. Derginin fiyatı 50 kuruş olarak belirlenmişti.
Türk dünyastnı Altan Deliorman çıkarıyordu. O yılların yasalarına göre yaşı imtiyaz almaya uygun olmadığı için, derginin sahipliğini babası Necmettin Deliorman üstlenmişti. Altan Deliorman da yazı işleri müdürü konumunda idi. Yalnızca iki sayısında 40 kadar yazarın yazılarına, şiirlerine ve hikâyelerine yer verilmişti. Mehmet Sadık Aran, Arık Ozan (Mustafa Ârif Arık), Hasan Ferit Cansever, İsmail Hami Dânişmend, Altan Deliorman, Hocaoğlu Selâhattin Ertürk, Basri Gocul, Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahri, Hüseyin Nâmık Orkun, Murat Gencoğlu (Altan Deliorman), Mehmet Gökalp, H. Fethi Gözler, Ayhan İnal, Yusuf Kadıgil, Lütfi Önsoy, İzeddin Şadan, İsmet Tümtürk, Müstecip Ülküsal, Tahsin Ünal, Yılanlıoğlu İsmail Hakkı bunlar arasında idi.
Derginin yayınlanması için konulabilen anapara ancak iki sayının bastırılıp yayınlanmasına yetecek kadardı. Her sayının bir önceki sayının geliri ile çıkarılabileceği umuluyordu. ilk iki sayının satış bedelini almak için baş bayiye gittiğinde, genç Deliorman, dergilerin toplu durumda tezgâh altında durduğunu, dağıtımının bile yapılmamış oldu¬ğunu gördü. Böylece dergiyi sürdürme umudu tümüyle söndü. Türk dünyasının hazırlığı yapılmış olan üçüncü sayısı bile çıkarılamadı.