Ali Haydar Bozkurt yönetici, işadamı Toyota CEO'su
1967 yılında doğdu. Çukurova Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Profesyonel olarak tiyatro çalışmaları yaptı. Toyota Türkiye CEO ve Yönetim Kurulu Başkanı. Bu görevle birlikte ALJ Holding CEO ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini de yürütmekte.
Kendi Dilinden Yaşamı
1967 yılında doğdum. Hayatımın ilk 29 yılını, Nisan’da sokakları portakal çiçeği kokan Adana’da yaşadım.
Bu süre zarfında, eğitim hayatımın yanı sıra, profesyonel olarak tiyatro çalışmaları yaptım. Ayrıca uzun yıllar lisanslı basketbol oynadım. Fotoğrafçılık, müzik, vb hobilere de bir hayli zaman ayırdım.
Bugün Adana’dan ayrılalı 16 yıl olmuş. Düzenli olarak belirli aralıklarla mutlaka Adana’yı ziyaret etmeye devam ediyorum.
Ancak, özellikle de her yıl Nisan’da, yani biz Adana sevdalılarının deyimiyle Portakal Çiçeği Mevsimi’nde, dünyanın neresinde olursam olayım mutlaka Adana’ya gelmeye devam ediyorum. Sadece 1 yıl yapamamıştım bunu. O yıl da, sağolsunlar, öğretmenim, sevdiğim dostlarım topladıkları portakal çiçeklerini kavanozlara koyup kargo ile bana göndermişlerdi. Bir hafta o kavanozları saklamıştım buzdolabımda. Her gün sabah akşam kavanozları açıp kokluyor, gözlerimi kapatıp Nisan’da Adana sokaklarında dolaştığımı hayal ediyordum.
Bunu daha önce yaşamamış bir insana anlatmak biraz zordur belki. Ama, bir kez yaşayanın ömür boyu aklında kalacak bir güzelliktir.
Her Nisan’da mutlaka Adana’ya gidiyor, özellikle de portakal çiçeklerinin en yoğun koktuğu akşam üzeri saatlerinde kot pantolonumu, tişörtümü ve olmazsa olmaz beyaz Converse’lerimi giyip şehrin caddelerine çıkıyorum… Saatlerce yapmaktan yorulmadığım, bıkmadığım bir şey bu yürüyüşler… Geçtiğim her yerde farklı bir anı.. Fonda dalga dalga o müthiş portakal çiçeği kokuları… Herkesi ve her şeyi sevdirebilecek kadar ruhumu yıkayan o büyülü koku…
Biz çocukken Adana’da şehir merkezine çok yakın portakal bahçeleri de vardı. Ve, akşam üzeri oldu mu, rüzgar o bahçelerden topladığı portakal çiçeği kokularını şehrin sokaklarına taşırdı… Geçtiği her yerde dalga dalga çarpardı yüzümüze… Şimdi şehir merkezindeki portakal bahçeleri yok belki ama, tüm sokaklardaki portakal (turunç) ağaçları ve şehir merkezindeki parklardaki ağaçlar sayesinde, yürüdüğünüz tüm caddelerde aynı kokuyu bulabilirsiniz.
Adana’da sosyal, sanatsal ve spor ağırlıklı bir eğitim hayatım oldu. Ayas Koleji mezunuyum. Hatta okulun ilk erkek mezunlarındanım. Sınıfta sadece 2 erkek okumuştuk. Tek sorunumuz, sınıflararası basketbol maçlarında erkek takımı kuramadığımız için kız-erkek karışık takımlar kurmak zorunda oluşumuzdu. Şanslıydık… Ömür boyu anlatacağımız anılarımız, ömür boyu kopmayacağımız dostluklarımız olmuştu…
Üniversite yıllarında da Adana’dan kopmamış ve Çukurova Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden mezun olmuştum.
Tüm öğrenim hayatım boyunca hiç ders çalışmadım. Ders dışı zamanlarım tiyatro, basketbol, müzik, fotoğraf gibi uğraşlarla o kadar doluydu ki, ders çalışacak vaktim olmuyor, bu nedenle de dersleri derste dinleyerek öğrenmeye çalışıyordum. Buna rağmen başarılı bir öğrenci oldum sanırım.
1996 yılında, 29 yaşındaydım o tarihte, biraz geç kalmış olmakla beraber, profesyonel çalışma hayatına başlamak için İstanbul’a geldim.
Bu süre zarfında farklı şirketlerde farklı görevlerde bulundum. Halen, Toyota Türkiye CEO ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevimle birlikte, ALJ Holding CEO ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürütmekteyim.
HABER
Toyota CEO'su Bozkurt: Keşke Devrim arabaları devam etseydi 2 Aralık 2014
Toyota Türkiye CEO'su Bozkurt, "Keşke zamanında Devrim arabaları devam etseydi biz bugün dünyadaki Güney Kore gibi, Hindistan gibi bu işe soyunmuş, kendi markalarını oluşturmuş ülkelerin belki çok önünde olacaktık aslında" ifadelerini kullandı
"DEVRİM ARABALARI DEVAM ETSEYDİ"
Ali Haydar Bozkurt, Türkiye'nin istemesi halinde yerli bir otomobili en ince detayına kadar kendi imkanlarıyla üretebileceğini kaydederek, yerli otomobil üretiminin ekonomik bir fikir olup olmadığının tartışıldığını, bunun dev bir yatırım olduğunu yineledi.
Chevrolet gibi dev bir markanın bile birkaç ay önce yetersiz satış rakamları nedeniyle Avrupa pazarından çekildiğini hatırlatan Bozkurt, yerli otomobil üretimi fikrine ilişkin, "Evet yapabiliriz. Ama bu ürettiğimizi dünya ülkelerine satacak pazarları oluşturma konusu... İmkansız değil ama gerçekçi de olmamız lazım. Bu iş öyle büyük bir yatırım ki 'pardon'u olmaz. Milyarlarca dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz" diye konuştu.
Sıfırdan bir otomobil markası oluşturma fikrinin oldukça zor bir iş olduğunu vurgulayan Bozkurt, Türk mühendisleri tarafından 1961'de üretilen Devrim marka arabalarının üretime devam etmesi halinde Türkiye'nin şimdi sektörün öncü ülkelerinden olabileceğini dile getirdi.
Bozkurt, "Keşke zamanında Devrim arabaları devam etseydi biz bugün dünyadaki Güney Kore gibi, Hindistan gibi bu işe soyunmuş, kendi markalarını oluşturmuş ülkelerin belki çok önünde olacaktık aslında" ifadelerini kullandı.