|
Murat Varol
akademisyen, yazar
1985 yılında Bingöl'de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Bingöl'de tamamladı. Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu. Bingöl Milli Eğitim Müdürlüğü ve TRT Genel Müdürlüğüne bağlı olarak iki yıl çalıştı. 2011 yılından itibaren de Bingöl Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Zaza Dili, Zaza Kültürü, Klasik Zaza Edebiyatı, Zazaca'nın güncel sorunları başlıca çalışma alanları arasında yer almaktadır.
Akademik çalışmaları için bakınız: https://bngol.academia.edu/MuratVarol
Facebook/Twitter: @muratvarol12
GÖRÜŞ
Zazaca
Murat Varol
Star/Açık Görüş 7 Eylül 2013
Lazca’nın çığlığını duyurmak için bir yazar; “konuşacak kelimem kalmadı” demişti. Bu cümle, UNESCO verilerine göre dilin yok olma parametreleri bakımından en uç basamakta yer alan Lazca için söylenebilecek son cümleydi.
Siirt’in Pervari ilçesindeki bir köyde konuşulan Hertevince’nin adını çoğu insan duymamıştır bile. Öyle ki UNESCO, bu dili konuşan kişi sayısını bile belirleyemedi. Tıpkı dünyanın birçok yerinde kaybolan diğer diller gibi; o da kayboldu.
Eşikteki son adımı da atan ve kaybolan Ubıhça’nın çığlığı da çoktan kesildi. Tevfik Esenç, 1992’de kendisi ile beraber bir dili ve kültürü de mezara götürdü adeta. Hiçbir kelime ve söz artık Ubıhça’yı geri getirmeyecek. Şimdi bu hazin sona ortak olmaya hazırlanan başka diller de var ne yazık ki. Bunların başında da Zazaca geliyor.
UNESCO’nun 2009 yılından beridir yayımladığı dil raporlarına göre Zazaca, yok olma tehdidi altında olan dillerden biri olarak yer alıyor.
Bilmeyenler için belirtmekte fayda var. Zazaca, Hint-Avrupa Dil Ailesi’nin İranoloji koluna mensup bir dil. Ayrıca Türkiye’de Türkçe ve Kürtçe’den sonra en çok konuşulan üçüncü dil konumunda. Kesin bir rakam olmamakla birlikte Türkiye sınırları içerisinde üç-üç buçuk milyon, dünya genelinde ise yaklaşık beş-altı milyon kişinin anadili.
Milyonlarca insanın anadili olan bir dil, yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalıyorsa; bu durumun oluşmasına yol açan bütün sistemler ve kurumlar sorgulanmalıdır.
Osmanlı mirası üzerine kurulan ve kurulduktan sonra mirasını reddeden bir devlet anlayışına dönüşen yeni cumhuriyet, ilk yıllardan itibaren diğer diller ve kültürlerle arasına kalın bir set çekmeye başladı. Hatta sistemin uykularını kaçıran bu diller ve kültürler, uzun bir dönem de yasaklı hale getirildi.
Yaklaşık yüz yıllık bir ulus-devlet egemenliğinin sonucunda ne yazık ki birçok dil yok olurken, bazı diller ise her geçen gün o hazin sonu bekliyor.
Mevlana ve Yunus Emre gibi değerlerle bütün dünyaya sevgiyi ve hoşgörüyü anlatan Türkiye, kendi mahiyeti altındaki halklara ve dillere aynı sevgi ve hoşgörü ile yaklaşamadı. Egemen kültürün dili ve benliği üzerine inşa edilen ulus-devlet sisteminde diğer dillere ve kültürlere yaşama hakkı verilmedi.
Oysa Türkçe’nin en güzel şiirlerini, hikâyelerini, romanlarını sadece Türkler yazmadı. Kürtler, Zazalar ve diğer milletlerden, kültürlerden insanlar da Türkçe’nin en güzel şaheserlerini meydana getirdi. Bir taraf susun, konuşmayın diye baskı kurarken; diğer taraf onun için en güzel eserleri meydana getiriyordu.
Bugün artık bunların geride kaldığını söylüyoruz, en azından geçmişe nazaran birçok şeyin değiştiğini biliyoruz. İnsanlar artık dillerinden ve kültürlerinden dolayı yargılanmıyor ve etnik kimliği ile anadilini saklamak zorunda hissetmiyor; ancak böyle bir aşamaya gelinceye kadar insanlar dillerini ve kültürlerini çoktan unuttu.
Ciddi bir şekilde baskı altında olan Kürtçe, Zazaca ile aynı kaderi yaşamadı; çünkü özellikle 12 Eylül darbesinden sonra yurtdışında başlayan dil ve kültür hareketleri ile basılı eser sayısı sürekli arttırıldı. Açılan televizyon kanalları, radyolar ve diğer yayın organları ile dil devamlı canlı tutuldu. Zazaca için aynı süreçten bahsetmek mümkün olmadı.
Bugünkü verilere göre iki kuşak sonrasında Zazaca yok olacak. Zira dilin en büyük taşıyıcısı konumunda olan çocuklar, anadillerini öğren(e)miyorlar. Zazaca’nın kuşaklar arasındaki aktarım bağı şu anda kopmuş durumdadır.
Dillerin yok olması ve kaybolması da ne yazık ki insanları çok endişelendirmiyor. Yok olma tehlikesi altındaki bir kuş türüne gösterilen hassasiyet ve özen; kaybolmakta olan bir dil için gösterilmiyor.
Bugün dünya genelinde yaklaşık 2 bin 500 dil tehlike altında. Bu dünyadaki dillerin üçte biri demek; yani her üç dilden biri tehlike altında. Bu çok korkutucu bir rakam; ama bu rakamlar insanları aynı derecede korkutmuyor ne yazık ki.
Zazaca için herkesin aklında ise hep aynı soru yer alıyor. Peki, ne yapmalı?
Dünya genelinde tehlike altında olan dillerin kurtarılması için hazırlanan programlar ve projeler mevcut iken; ne yazık ki Türkiye’de böyle programlar veya projeler yürütülmüyor. İlk etapta Türkiye’de yok olma tehdidi altında olan diller için belli programlar hazırlanmalı ve dilin kurtarılması için atılması gereken adımlar atılmalı.
Devletin bütün resmi kurumlarında, hangi bölgede hangi dil baskın ise o dilde de kamu hizmeti verilmeli ve bu yaygınlaştırılmalıdır. Türkçe dışındaki dillerde kamu hizmetinin önü açılmalı.
TRT bünyesinde Zazaca’ya müstakil bir kanal ayrılmalı ve 24 saat yayın yapmalı. Böylelikle toplum, dili ile kendisi arasına konulan mesafeyi bir nebze de olsa aşacaktır.
Şu anda okullarda seçmeli ders olarak okutulan Zazaca ve Kürtçe dersleri yaygınlaştırılmalı ve diğer sınıflarda da okutulmalı. Bunun ile yetinmek de yeterli olmayacak. Anadilde eğitim için gerekli alt yapı hazırlanmalı ve sistemli bir şekilde, kademeli olarak anadilde eğitime geçilmeli.
Türkiye’deki diğer diller için yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu dillerin varlığı anayasal güvence altına alınarak tanınmalı. Hukukî adımların atılmaması, sadece serbest olduğunun ilan edilmesi yeterli olmayacak.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu’ya gönderilen kamu amirlerinin ve görevlilerinin, bölgede konuşulan dili bilmesine dikkat edilmeli ve bilmiyorlarsa da kurslarla veya başka yollarla bu sağlanmalı. Zira halk bölgede hizmet eden kamu görevlilerinden, kendi anadilinde birkaç kelime dahi duyduğu zaman veya kendi anadili ile meramını anlattığında, devlete olan inancı ve bağlılığı daha da artmakta.
Bunlar Zazaca’nın ve Türkiye’de tehlike altında olan diğer dillerin kurtarılması için yapılması gerekenlerin başında geliyor.
Üzülerek belirtmek gerekir ki devletin hakim aklı Zazaca konusunda bugün zihin karışıklığı yaşıyor. Dileriz ki hem bu zihin karışıklığı aşılır hem de Zazaca’nın yok olmaktan kurtarılması ve yaşaması için adım atılır.
www.biyografi.net (Binlerce Biyografi) |
|
|
|