Mustafa  Aksoy
akademisyen



15 Ocak 1959 tarihinde Kadirli'de doğdu. Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü mezunu. Yüksek lisans ve doktorasını İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yaptı.

Uzmanlık alanı Uygulamalı Sosyoloji ve Kültür Sosyolojisi. Bugüne kadar kendi imkânlarıyla, Tuva’dan Kosova’ya Türk kültür coğrafyasında, 14 ülkede saha araştırmaları yaptı.

Halen Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Tarih Eğitimi Anabilim Dalı’nda akademik görevini sürdürüyor.

Kültür sosyolojisi, Türk kültürü ve sanatı, Türk damgaları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, İslam öncesi Türk inancı, Alevilik-Bektaşilik, sosyal bilimlerde yöntem gibi konu ve araştırma alanlarında çalışmaları var.

ESERLERİ:

1.Kültür Sosyolojisi Açısından Doğu Anadolu, İstanbul 1996.
2.Kültür Sosyolojisi Açısından Nevruz Kavramı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul, 1996.
3.Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan Terör Nedeniyle Göç Eden Ailelerin Sorunları, (Zakir Avşar’la ortak), Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yayını, Ankara 1998.
4.Sosyal Bilimler ve Sosyoloji, Alfa Yayınları, İstanbul 2000.
5.Doğu Anadolu Kültürü Üzerine Bir İnceleme, Yeni İnsan Yayınevi, İstanbul, 2007.
6.Bilimin Mabedinde Yöntem Meselesi, Yeni İnsan Yayınevi, İstanbul, 2023
7.Mehmet Eröz Armağanı (Doç. Dr. Osman Yorulmaz ile birlikte) Ötüken Neşriyat




Akademik Bilgiler:

Uzmanlık alanı: Uygulamalı Sosyoloji-Kültür Sosyolojisi

Lisans: Fırat Üniversitesi Fen-Ede. Fak. Sosyoloji Bölümü.

Bitirme tezi: Yusufizzettin Köyünde Sosyo-Kültürel Değişme: 12.06.1986 Elazığ.

Yüksek lisans: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tez adı: Safahat’taki Bazı Kavramların Sosyolojik Tahlili: 28.08.1989, İstanbul.

Doktora: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tez adı: Kültür Sosyolojisi Açısından Elazığ ve Ağrı Köylerinde Aileye, Evliliğe ve Sosyal Hayata İlişkin Gelenekler:
14.06.1995, İstanbul.

Konum ve Çalışılan Birim:

Öğretim üyesi, Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Tarih Eğitimi Anabilim Dalı, Göztepe/İstanbul




Çalıştığı ve İlgilendiği Konular:

Uygulamalı sosyoloji, kültür sosyolojisi, kültür tarihi, damgalar-semboller, bilim
felsefesi ve yöntem, sosyal antropoloji, İslam öncesi Türk inancı ve Alevilik-Bektaşilik.

Ayrıca YÖK’e bağlı özel statülü Kırgızistan-Türkiye Manas Üniveristesi’nin "logo"sunu yaptı.




Tarihler İtibariyle Çalışılan İş Yerleri:

1. 1988–1994 felsefe grubu öğretmeni olarak, Elazığ /Karakoçan Lisesi, İstanbul Pertevniyal Lisesi ve Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi.
2. 20.06.1994 Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi. Halen aynı yerde göreve devam ediyor.
3. 1996–1997 Uluslararası Kazakistan Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi, Etnofiloloji
Enstitüsü, Türkistan/ Kazakistan
4. 1999–2001 Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Bölümü, Bişkek/ Kırgızistan




Saha çalışması yaptığı ülkeler:

Tamamen kendi imkânlarıyla, Türkiye -özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da-, İran, Azerbaycan, Ukrayna, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Altay, Hakasya ve Tuva’da, UKİD (Uluslararası Kalkınma Yardımları ve İşbirliği Derneği) katkılarıyla da Moldavya, Romanya ve Kosova’da saha araştırmaları yaptı. Halen saha çalışmalarına devam etmektedir.




Yayınlanmış Makaleleri:

1."Bir Kültür Kodu Olarak Yemlik", Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi,
Ağustos, 1987.
2."Sosyal Hayatımızdaki Başlık-Kalın ve Mehir Kavramlarının Sosyolojik
Tahlili", Türk Yurdu Dergisi, Mayıs, 1990.
3."Akif’e Göre Aile, Eğitim ve Aydınlar", Milli Eğitim Dergisi, 95.
sayı,1990.
4."Safahat’daki Bazı Kavramların Sosyolojik Tahlili", Sosyoloji Konferansları, 23. Kitap, 1991.
5."Bir Kültür Sosyologu: Mehmet Eröz", Forum Dergisi, Haziran, 1993.
6."Türk Kültüründe Alevilik", Sosyoloji Konferansları, 24. Kitap, 1994.
7."Türk Sosyolojisinde -ve Sosyal Bilimlerinde- Metodoloji Anlayışına İlişkin Bir Kritik", Türkiye Günlüğü Dergisi, 35. sayı, 1995.
8."Sosyal Tarih Açısından Ev, Bark ve Evlilik Kavramları", Türk Dünyası
Araştırmaları Dergisi, Nisan, 1996.
9.“Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da Halk Takvimine Göre Yılbaşı”, Erciyes Dergisi, Şubat, 1996.
10. "Türkiye’de Kirveliğin Kültür Sosyoloji Açısından Tahlili", V.Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi -Gelenek, Görenek, İnançlar-
Seksiyonu Bildirileri, Ankara 1997.
11."Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da Aile ve Aile Tipolojileri Hakkında Bir
Eleştiri", III. Aile Şurası Tebliğleri, Ankara 1998,
12."Türkistan’ın Teke Köyünde Evlilik ve Sünnet Geleneği", Türk Dünyası
Tarih Dergisi, 114. sayı, 1998.
13."Sosyoloji ve Tarih İlişkisi", Türk Dünyası Tarih Dergisi, 134. sayı, 1998.
14."Türkler’de At ve Kımız Kültürü", Türk Dünyası Tarih Dergisi, 142. sayı, 1998.
15."Kazakistan’dan Adana’ya Tör Kavramı", Türk Dünyası Tarih Dergisi, 150. sayı, 1999.
16.“Türk Cumhuriyetlerinde ve Türkiye’de Halı-Kilim, ve Mezar Taşlarındaki Damgalar”, Türk Yurdu Dergisi, 171. sayı, 2001.
17.“Kırgız Gelenekleri ve Abramzon” (Zekeriya Karadavut’la ortak), Türk Yurdu Dergisi, 171. sayı, 2001.
18.“Türk Adı, Türk Damgaları ve Halı Kilim Tarihi”, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, 188. sayı, 2002.
19.“Bilimin Doğası Kart Değişimi Oyunu” (Esra Macaroğlu ile ortak), Bilim ve Teknik Dergisi, 420. Sayı, Kasım 2002.
20. "Türk Cumhuriyetlerinde ve Türkiye’de Halı, Kilim ve Mezar Taşlarındaki Ortak Semboller", Üçüncü Bin Yılın Eşiğinde Türk Uygarlığı, Bişkek-Kırgızistan, 2003.
21."Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde Terörün Neden ve Sonuçları" (Zakir Avşar’la ortak), 21.Yüzyılda Türk Dünyası Jeopolitiği, 3. Cilt, Ankara, 2003.
22.“Kültürel Kimliğin Oluşumunda Tarih Bilinci ve Tarih Öğretimi” (Kezban Kıcır ile ortak), (XII.Eğitim Bilimleri Kongresi, IV. Cilt, Ankara, 2004.
23.“Mut’ta Bir Türkmen Alevi-Tahtacı Köyünde Gelenek-Görenekler”, Alevilik (Haz: İ. Engin-H. Engin), Kitap Yayınevi, İstanbul, 2004.
24.“Elazığ ve Diyarbakır’da Oğuz Boylarından İki Beğdilli-Badıllı Köyü ve ‘Kürt-Ekrad, Türk’ Kavramları Hakkında Karşılaştırmalı Sosyoloji Çalışması”, I.Uluslararası ‘Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır Sempozyumu’ (20-23 Mayıs, 2004) Bildirileri, Diyarbakır, 2004.
25.“Türkler’de Sosyal Yapı”, Türk Tarihi ve Kültürü (Ed. C. Öztürk), Pegem A Yayıncılık, Ankara 2004.
26.“Sosyal Tarih Açısından Altay Kurganlarından Anadolu’ya Damgalar”, (XIV. Türk Tarih Kongresine (9-13 Eylül 2002), III. Cilt, TTK Yayınları, Ankara, 2005.
27.“Türkiye’deki Halı-Kilimlerdeki Kazak Damgaları ve Bu Damgaların Kültür Sosyolojisi Açısından Yorumu”, Kazakistan ve Türkiye’nin Ortak Kültürel Değerleri Uluslararası Sempozyumu (21-23 Mayıs 2007), Almatı-Kazakistan, 2007.
28.“Kayseri, Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa’da Yaşayan Türkmen Aşiretlerinin Osmanlı Belgelerinde Tanımlanmalarının Kültür Sosyolojisi Açısından Analizi ve Damgaları”, II. Kayseri ve Yöresi Kültür, Sanat ve Edebiyat Bilgi Şöleni (10-12 Nisan 2006), Kayseri, 2007.
29.“Türkiye’deki Bilim Anlayışı Hakkında Genel Bir Eleştiri”, Ulusal teknik Eğitim, Mühendislik ve Eğitim Bilimleri Genç Araştırmacılar Sempozyumu (20-22 Haziran 2007), Kocaeli, 2007.
30.“Halı-kilim Tarihi ve Tunceli”, II. Uluslararası Türk Kültür Evreninde Alevilik ve Bektaşilik Bilgi Şöleni (17-19 Ekim 2007), I. Cilt, Ankara, 2007.
31.“Karcadağ’da Bazı Aşiretler ve Karacadağ Halı-Kilimlerde Kullanılan Damgaların Türk Kültüründeki Yeri”,GAP Bölgesinde Alevi Bektaşi Yerleşmeleri ve Şanlıurfa Kültür Mozayığında Kısas (25-27 Mayıs 2007 Şanlıurfa) Sempozyum Bildirileri, İstanbul, 2007.
32.“İran’daki Fars, Kürt ve Türklere Ait Halı-Kilimlerinin Kültür Sosyolojisi Açısından Yorumu”, Türk Kültür Sanatından Kesitler I (Haz. M. Avşar), Konya, 2007.
33.“Kürt Kavramının Sosyolojik Analizi”, Avşarelleri Dergisi, 1. sayı, 2007.
34.“Yusuf Halaçoğlu, Avşarlar ve Bilimsel Cahiller”, Avşarelleri Dergisi, 2. sayı, 2007.
35.“Halı-Kilim Sanatı ve Tarihi”, Avşarelleri Dergisi, 3. sayı, 2008.
36.“Koçbaşı Damgasının Sosyo-Kültürel Önemi”, Avşarelleri Dergisi, 5. sayı, 2008.
37.“Semboller-Damgalar Neyi Anlatır”, 2023 Dergisi, 82. sayı, 2008.




ESER-AYRINTI

Bilimin Mabedinde Yöntem Meselesi
Mustafa Aksoy

Türkiye'de sosyal bilimler; devlet, özel şirketler, hatta üniversiteler marifetiyle fen bilimlerine nispetle yıllardır üvey evlat muamelesi görmüştür. Dahası sosyal bilimlerle ilgilenenlerin özellikle popüler olanları, ya doğrudan siyasete girmiş, ya da siyasilerle yakın ilişkiler kurmuşlardır. Bu ilişkiler sosyal bilim çalışmalarına güveni azaltmıştır.

Diğer taraftan siyasetin gündemiyle ilgili olmayan çalışmalara yeteri kadar ilgi duyulmamıştır. Dolayısıyla bir kısım doktora çalışmaları hariç tutulursa, genel olarak sosyal bilimlerle ilgilenenler, sosyal gerçekliği ortaya koymak yerine, siyasetçi anlayışıyla veya siyasetçilerin görüşlerini onaylamak amacıyla çalışmalar yapmışlardır.

Elinizdeki kitapta, Niyazi Berkes, Ziya Fahri Fındıkoğlu, Erol Güngör, Baykan Sezer ve Doğan Ergun'un görüşleri doğrultusunda Emre Kongar'dan Ahmet Yüksel Özemre ve Fetullah Gülen'e, milliyetçilikten İslamcılığa, solculuktan Atatürkçülüğe kadar, ilerleme felsefesinin bütün pozitivist çocuklarının yöntem anlayışları tartışılmıştır.

Türkiye'de bilim insanlarının çoğunluğunun zihniyeti "toplum mühendisliği" yönündedir. Siyasilerin ise oldum olası bu görüşte olduğunu okur zaten çok iyi bilmektedir. -Siyasiler bir yana- bilim insanlarının asıl amacı sosyal hayatı değiştirmek değil, onu anlamak ve açıklamaktır. Hatta yirminci yüzyılın başından itibaren, "yasaların" yerini hızla görelilik, belirsizlik, ihtimaliyet gibi kavramlar alırken, bilimsel doğruların ucu açık, her zaman sorgulanmaya muhtaç bilgiler olduğu sağır sultanın malumudur. Çoğu kez çağın gerçeklerinin uzağında, eleştirel bakış açısından mahrum bilim dünyamız, taklitçiliğin ötesinde öze dayalı hiç bir yöntem üretememektedir. Bu mesele siyasi ve bilimsel alanlarda öylesine yaygın gözlenmektedir ki, kamuoyu tarafından ne kadar tartışılsa, yeridir.

Bilmenin ıstırabını hissedenlerin arayışı bitmez. Bilme arayışı her ne kadar sıkıntılı olsa da, ilmi ahlak ehilleri bu tartışmayı sürdüreceklerdir.
(Tanıtım Bülteninden)

Yeni İnsan Yayınları / Araştırma - İnceleme Dizisi
Türkçe (Orijinal Dili: Türkçe)
144 s. -- 2. Hamur-- Ciltsiz -- 14 x 21 cm
İstanbul, 2013
ISBN : 9786055895464





HAKKINDA YAZILANLAR

Bilimde yöntem meselesi
Mehmed Niyazi
Zaman 10 Şubat 2014

Avrupa insanının gözleri toprağa çakılıdır; geçim sıkıntısı çeken Sokrates, baldıran zehrini içeceği sırada komşusuna bir horoz borcu olduğunu söyler.

Doğu’daki insanın gözleri gökyüzündedir; çünkü yeryüzündeki çölün yeknesaklığından bıktığı için kendi dünyasını orada bulur. Batılının dünyası ile gökyüzünü bir araya getiren Orta Asya’daki düşünürlerdir; Farabi, İbn-i Sina, Birûni, Gazali… Çünkü onlar realite ile vahyi varlık âlemine bina ederler. Aynı zamanda sahip oldukları yöntem İslam bilimcileri tarafından geliştirilmiştir. Tabii iki yüz yıldan beri Batı’da ilimler büyük merhaleler kat etti; nasıl onlar bizden yararlanmışsa, biz de onlardan yararlanacağız.

Bugün bilim insanlarımızın büyük bir kısmı; “Dünyada ne varsa Batı’nın ürünüdür, bizde hiçbir şey yoktur.” demektedirler. Bazıları da; “Biz Allah’ın dinini seçtik, yatıp uyumuşuz.” derler. Batı’daki Rönesans’ın her şeyi hallettiğini, insanlığı bir noktaya taşıdığını söylerler. Mesela sayısız bilim insanımız, hadis kitaplarını okumuş, onlardan istifade etmişlerdir. Ne yazık ki hiçbiri hadis kitaplarını bilimdeki yöntem meselesi yönünden değerlendirmemişlerdir. Halbuki ilim eserinin içeriği kadar, yöntem konusu da o derece önemlidir, bir başka söyleyişle ilmin muhtevası metodunda gizlidir.

Genç öğretim üyelerinden Mustafa Aksoy, ilimde yöntem meselesi hakkında derli toplu bir kitap ortaya koymuş. Onun da belirttiği üzere bugünkü Avrupa’nın ve oradan esinlenmiş sosyal bilimcilerin yöntemleri, hadiste kullanılanların çok gerisinde kalmışlardır. İşte seçim dönemine giriyoruz; araştırma şirketleri insanların kişilik yapılarına, konu hakkında bilgilerine bakmaksızın yorumlar yapmakta, çeşitli sonuçlara ulaşmaktadır. Varılan sonuçların da çoğu birbirini tutmamaktadır. Halbuki hadis derlemesinde izlenen yol, sosyal bilimlerdeki yöntem ve teknikler açısından son derece önemlidir. Ne çare ki bizim hiçbir ilim insanımız, hadis yöntemlerinde izlenen yolu bilim dünyamızın gündemine taşımamıştır.

Mesela büyük hadis alimi Buhari’nin yazdığı esere bakılırsa, derlediği 600 bin hadis arasından sadece 7275’ini kitabına almıştır. Bu bize hadis derlemelerinde son derece titiz davrandığını göstermektedir. Buhari’nin yöntemini anlamak için şu ifadeleri bizlere önemli bilgiler sunar: “Sahabe yahut Tabii’nden bir tek hadis rivayet etsem, çoğunun doğum ve ölüm tarihlerine, yerleştikleri yerlere dair bilgim vardır.” Bilginin kaynağı olan insanların doğumları, ölümleri ile yerleştikleri yerler hakkındaki malumatlara günümüzde sosyal bilimlerce pek dikkat edilmez. Oysa bu malumatlar saha çalışmalarında bilginin derlenmesi ve yorumlanması açısından önemlidir. Bakınız Mustafa Aksoy bu konuda ne diyor: “… Buhari, Sahabe ve Tabii’nden rivayet edilen hadisleri Kur’an-ı Kerim ile Hz. Peygamber’in sünnetiyle mukayese ederek sosyal bilimlerle, günümüzde çok az da olsa kullanılan yorum bilgisi (hermeneutik) ile sosyal bilimlerde karşılaştırmalı anlayışla araştırmaların, yani elde edilen bilginin, diğer bölgelerde elde edilen bilgilerle ya da araştırma sonuçlarıyla mukayese etmenin temellerini atmıştır.

Buhari, 1080 alimden hadis toplamıştır. Bilgisine müracaat ettiği insanların da konusunda ehil olup olmadıklarına ve imanlarına, hatta amellerine dikkat etmek gereğini duymuştur. Oysa günümüzde saha araştırmaları yapılırken, bilgi alınan insanın o konu ile ilgili olup olmadığına genel olarak bakılmaz.

Buhari, ömrünün sonuna kadar birçok alimle karşılaşmıştır. Yazdığına göre doksan binden fazlasını dinlediğini, beş tanesinin de devrinin en büyük hadis alimi olduklarını belirtir. Bunların pek azından hadis kaydetmesi çok önemlidir. Bu durum, Buhari’nin kullandığı bilgi toplama tekniğinin ne kadar sağlıklı olduğunu ortaya koymaktadır. Buhari’ye göre bir hadisin derlenmesi kadar, kimden dinlendiği de çok önemlidir.

Çağımızda bilginin kaynağı konusundaki hassasiyete kimse riayet etmemektedir. Fakat Buhari, sosyal bilimlere, bilgi kaynağı konusunda çok önemli bir bakış açısı getirmiştir. Günümüzde genellikle saha çalışmalarından veya yazılı eserlerden bilgi alınırken, verenin ya da eseri yazanın kişiliğinden, hatta aldığı eğitim ve öğretimden haberdar olmadan, onlardan alınan bilgilerin kaynak gösterildiği ve yorumlar yapıldığı herkesin malumudur. Buhari’ye göre sahih hadis olabilmesi için gereken şartlar şunlardır: Adaletli raviden rivayet edilmesi gerekir, ravilerin Hz. Peygamber’e kadar zincirlerinde kopukluk olmaması, işittiklerini hiçbir değişikliğe uğratmadan, hiçbir ilave yapmadan başkalarına nakleden kişilerden derlenmiş olmalı, gizli bir kusuru bulunmamalıdır.

Değişik kaynaklarda Buhari ile ilgili şöyle bir rivayet vardır: Uzak bir beldede bir kişinin hadis ravisi olduğunu haber alır. O beldeye gidip adamı sorar ve bulunduğu yeri tarif ederler, ona doğru yürürken, adam nehrin öte yanındaki hayvanı kendi tarafına geçirmek için boş yem torbasını hayvana doğru uzatmaktadır. Bu duruma şahit olan Buhari, hiçbir şey sormadan geri döner. Onun oraya gittiğini bilenler, “Ne oldu? O kişiyi buldun mu?” diye sorarlar. O da cevaben, “Evet, buldum. Hayvanı aldatan, insanı da aldatır. Bir şey sormadan geri geldim.” der.

Mustafa Aksoy’un yapmış olduğu araştırma, hem teorik olarak faydalı hem de saha çalışmalarına ışık tutacak nitelikte. Bakış açımızı tarihin derinliklerine doğru kaydırınca, oradan nelerin gün yüzüne çıktığını görüyoruz. Tebrikler Mustafa Aksoy, darısı diğer genç ilim adamlarımızın başına.






www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)