|
Murat Karayılan
PKK Terör Örgütü Yöneticisi ve KCK Yürütme Kurulu Eski Başkanı
PKK'nın silahlı kanadı HPG'nin Başkanı
1954 yılında Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde doğdu. Yüksekokulu makine bölümünden mezun oldu. PKK terör örgütüne 1979'da katıldı. Kod adı Cemal. Uzun süre Şanlıurfa civarlarında faaliyet gösterdikten sonra 12 Eylül 1980'de Suriye'ye kaçtı. Silahlı güçlerin sorumluluğuna getirildi. İlk başlarda silahlı mücadelenin ön planda olmasını savundu. Avrupa görmüş ‘kravatlı terörist’ olarak isimlendirildi. KCK Yürütme Kurulu Başkanı oldu. Temmuz 2013'te bu görevden alındı. PKK'nın silahlı kanadı HPG'nin başına getirildi.
HAKKINDA YAZILANLAR
PKK'NIN DERİN TROYKASI
Aksiyon 04.12.2007
PKK’da öne çıkan isimler Murat Karayılan ve Cemil Bayık. Halbuki kanlı örgütü sevk ve idare eden bir troyka var. Duran Kalkan, Mustafa Kalkan ve Ali Haydar Kaytan Türkiye’de Kürtlerle Türkler arasında kitlesel bir savaş çıkmasını istiyor
Türkiye, terör örgütü PKK’nın ön plana çıkan iki önemli ismi Murat Karayılan ve Cemil Bayık’ın teslim edilip edilmeyeceğini tartışıyor. Hemen herkes iki teröristin Irak’taki Amerikan güçleri tarafından derdest edilip Türkiye’ye teslim edilmesini bekliyor. Şüphesiz iki teröristin yakalanıp teslim edilmesi çok önemli; ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Bazı istihbarat birimlerine ve örgüt kaynaklarına göre terör örgütü PKK, uzun süredir Karayılan ve Bayık gibi ön planda görünen isimler tarafından yönetilmiyor. Peki geri planda kalarak kanlı örgütün hem stratejisini çizen hem de eylem planlarını yapan bu isimler kimler?
İddialara göre bu kişiler Duran Kalkan, Mustafa Karasu ve Ali Haydar Kaytan. Bunlara ilaveten bir de Sabri Ok ismi zikrediliyor. Kürtlerin önemli bir kesimi ve bazı PKK’lılara göre ilk üç isim derin güçlerle birlikte hareket eden “derin PKK’lıları” temsil ediyor. Ulusalcı bir fikri benimseyen üçlüye göre AK Parti, İslamcı özelliklere sahip bir parti ve niyeti Türkiye’yi geriye götürmek. PKK’dan ayrılarak Kuzey Irak’ta yaşamaya başlayan terörist Osman Öcalan, söz konusu üçlünün (Kalkan, Karasu ve Kaytan) çok tehlikeli olduğunu belirtiyor: “PKK’nın içinde de Kemalistlerden daha çok Kemalistler var. Solcular ve Aleviler de yer alıyor ayrıca. Özellikle solcu Aleviler PKK içinde her zaman güçlü ve etkin oldular. Türkiye’deki bazı güçlerle çalışıyor, onlarla birlikte hareket ediyorlar.”
TROYKANIN BİLİNMEYENLERİ
“PKK’nın derin troykası” olarak tanımlanan teröristlerin en çarpıcı özelliği radikal solu benimsemeleri, Alevi ve ateist olmaları. İlginç olan ise her ismin ayrı bir fraksiyonu temsil etmesi. Radikal solcuların liderliğini Duran Kalkan yapıyor. Ateist Alevilerinkini de Mustafa Karasu ile Ali Haydar Kaytan. Bu isimler İslamiyet’e ve dindar yöneticilere karşılar. PKK’nın savaştan yana bir çizgi izlemesini, örgütün belirlenmiş zamanlarda eylem yapmasını istiyorlar. Demokratik Toplum Partisi (DTP) üzerinde baskı kuran üçlü, Türkiye’de kitlesel bir savaşın çıkmasını da arzu ediyor. Mustafa Karasu, bundan bir ay önce yaptığı açıklamada, Türkiye’de bir Türk-Kürt kavgası çıkarabileceklerini şöyle dile getirmişti: “Bu gidişata artık dur deme zamanıdır. Kürtler topyekûn yok edilmek isteniyor. Kürtlerin inançları yok edilmiş, yeni bir inanç dayatılmıştır. Bunun artık özgür bırakılması lazım. Bunlar sağlanamazsa toplum arası bir savaş başlar. Bu savaşı artık kimse durduramaz. PKK bunu sağlayacak güçtedir. Kimsenin maşası olmayacaktır.”
“Abbas” kod adını kullanan Duran Kalkan, Adana Karaisalı doğumlu. Örgütün başkanlık konseyi üyesi. Haziran 2005’te Murat Karayılan’a yönelik suikast girişiminin arkasındaki isim olarak da biliniyor. Örgütte bilinen bir diğer lakabı ise provokatör. Diyarbakır cezaevinde tutuklu bulunan terörist Şemdin Sakık’ın verdiği ifadelere göre Duran Kalkan “yaşam düzeyi yetersiz” bir kişi. “Ezberlediği kitabî bir dünyaya sahip. Fikrini değiştirmez ve ezberlerini kolay kolay bozmaz.”
Sivas Gürün doğumlu Mustafa Karasu’nun kod adı Hüseyin Ali. PKK’nın kurucu üyelerinden biri. Örgütün dış ilişkilerinden sorumlu. PKK’ya 1978’de katılır. 12 Eylül darbesinden sonra bir süre cezaevinde kalır. Siyasi yönü güçlü olan Mustafa Karasu, PKK’ya açılım getiren biri olarak kabul ediliyor. PKK’dan ayrılan bazı itirafçılara göre Karasu, “savaş isteyen ancak savaş taktiği anlamında yetersiz” bir terörist. Tunceli doğumlu Ali Haydar Kaytan, “Fuat” kod adını kullanıyor. Örgüt içinde “kişiliksiz ve korkulan biri” olarak tanımlanıyor. PKK’nın istihbaratından sorumlu. Bütün telsiz kodları onun tarafından belirleniyor. Bilgilerin gidiş ve gelişini kontrol eden tek isim olduğu söyleniyor. Bu görevi onu, PKK ile birtakım güçler arasındaki irtibatı sağlayan kişi olarak ön plana çıkarıyor. Kaytan’ın aynı zamanda PKK’nın merkez karar yürütme kurulu üyeliği de bulunuyor. İmralı’da tutuklu bulunan teröristbaşı Abdullah Öcalan, verdiği ifadelerde Ali Haydar Kaytan için “Yorum kabiliyeti çok güçlüdür.” diyor. Semdin Sakık’a göre Kaytan’ın teorik yönü güçlü; ancak pratik yönü zayıf: “Örgüt tabanında kişiliksiz olduğu için pek sevilmez. Ancak PKK’nın en etkili ismi konumundadır. Hep geri planda kalarak iş yapmayı sever.”
Troykanın yedeği konumundaki Sabri Ok hakkında bilinen en belirgin bilgi, terör örgütü üyeliği suçundan 20 yıl boyunca Bursa Cezaevi’nde tutuklu kalmış olması. Cezaevinden çıktıktan sonra Kandil’e giden ve üçlüyle birlikte hareket eden Ok, DTP’nin PKK ile ilişkisini ve duruşunu belirleyen kişi olarak kabul ediliyor. Nurettin Demirtaş’ın DTP’nin başına getirilmesinde etkili olduğu söyleniyor. Sabri Ok ile Nurettin Demirtaş, bir süre Bursa Cezaevi’nde birlikte kalmıştı.
Terör örgütünde etkili olan dördüncü bir isim ise Suriyeli Dr. Bahoz Erdal Kod adını kullanan Fehman Hüseyin. Bu üçlünün belirlediği stratejiye göre silahlı kanadı harekete geçiren kişi olarak biliniyor. Bahoz Erdal, şehirlerde eylem yapan TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) ve intihar eylemcileri başta olmak üzere HPG’nin (Kürdistan Savunma Güçleri) sorumlusu olarak biliniyor. Hüseyin’in en bilinen lakabı Kukla. Kendisi için söylenen diğer bir lakap ise Cellat. PKK’nın bütün eylemlerinde Bahoz’un imzası bulunuyor. Zap Kampı’nı üs olarak kullanan Fehman Hüseyin elindeki silahlı güçle en tehlikeli isim olmasına rağmen tuhaftır ki, ne Abdullah Öcalan ne de Şemdin Sakık’ın ifadelerinde adı geçiyor.
HABER
PKK liderlenin mal varlığı donduruldu
21 Nisan 2011
ANKA
Dışişleri Bakanlığı, ABD makamları tarafından atılan bu adımın memnuniyetle karşılandığını bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, ABD Hazine Bakanlığı bünyesindeki Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (Office of Foreign Assets Control – OFAC) tarafından yapılan açıklamada, “Yabancı Narkotik Çeteleri Belirleme Yasası” çerçevesinde, PKK’nın lider kadrosunda yer alan Cemil Bayık, Duran Kalkan, Remzi Kartal, Sabri Ok ve Adem Uzun’un “Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı” (Specially Designated Narcotics Trafficker) olarak ilan edildiği, bu bağlamda söz konusu beş şahsın ABD’de bulunan malvarlıklarının dondurulmasına ve ABD vatandaşlarının bu şahıslarla ekonomik veya ticari nitelikli bir işlem yürütmesinin yasaklanmasına karar verildiği bildirildi.
Söz konusu ofisin, Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zübeyir Aydar’ı da 14 Ekim 2009 tarihinde “Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı” olarak ilan ettiği anımsatılan Dışişleri açıklamasında, “ABD makamları tarafından atılan bu adımı memnuniyetle karşılıyoruz. Söz konusu kararın, haklarında iade talebimiz bulunan anılan şahısların yürüttükleri faaliyetlerin gerçek niteliğinin teyidine yardımcı olacağına inanmaktayız. Bu vesileyle, bir kısmı halen bazı yabancı ülkelerde ikamet edip, serbestçe seyahat edebilen bu şahıslara ilişkin olarak, terörle mücadele bağlamında ilgili ülkelerin uluslararası yükümlülüklerine yönelik beklentilerimizi yineleriz” denildi. (ANKA)
HABER
Karayılan: İslamiyet'in Kürdistan'a girmesiyle bu ihanetçi çizgi artık çığırından çıktı
Aziz İstegün
Zaman 14 Mayıs 2011
Terör örgütü elebaşılarından Murat Karayılan, Almanya'da yayımlanan 'Bir Savaşın Anatomisi' isimli kitabında, PKK'nın dine yaklaşımını anlatırken, ağır hakaretlerde bulundu. 'Kürtlerin ideolojik kimlik ve aynı zamanda inanç dini' diye tanımladığı Zerdüştlük için övgüler dizen Karayılan, İslam'ın Kürtlerde parçalanma nedeni olduğunu ileri sürdü. Kitabında Nakşibendiler için de ağır ifadeler kullanan Karayılan özetle şunları yazdı: "Nakşibendi tarikatının geçmişte Osmanlı ile yaptığı işbirliği, günümüzde TC ile iç içe örgütlenmiş olması gerçeği, onu işbirlikçi tarikat haline getirmiştir. Kürdistan'da milli düşüncenin şekillenmesinin önündeki engellerin başında Nakşibendî tarikatı gelmektedir."
Murat Karayılan'ın kaleme aldığı ve Almanya'da yayımlanan 'Bir Savaşın Anatomisi' isimli kitapta, PKK'nın bugüne kadar uyguladığı taktik ve stratejilerin yanı sıra örgüt yönetiminin din konusundaki yaklaşımı da yer alıyor. 'Kürtlerin ideolojik kimliği ve aynı zamanda inanç dini' olarak tanımladığı 'Zerdüştlük' için övgüler dizen Karayılan, İran'daki Şia gibi İslam'ın Kürtlere özgü bir yorumu geliştirilmediği için İslamiyet'in Kürtlerde bölünme, parçalanma, başkasına bağlanma ve zayıflama nedeni olduğunu savunuyor.
Süleymaniyeli büyük bir alim olan Mevlana Halid'in halifeleri vasıtasıyla Doğu ve Güneydoğu'da yayılan Nakşibendi tarikatına ağır eleştirilerde bulunuyor. Şu ifadeleri kullanıyor: "Nakşibendîlikte Mevlana Halid'in yorum tarzı ve zihniyeti iktidarlaşma eğilimi üzerine kuruludur. Salt İslami, manevi değerlerle yetinme değil, güç olma hedefi vardır. Siyasal iktidarlarla bağını koparmış bir Nakşibendî şeyhi ya da tarikat mensubuna rastlamak pek mümkün değildir... Bu tarikat öncelikle iktidar olmayı, bunun için de güce dayanmayı, dolayısıyla işbirlikçiliğin düşünsel temelini derinleştirmiştir. Kürt egemen sınıflarında ihanetin bu denli derinleşmesinin en temel nedeni, Nakşibendî tarikatının yarattığı bu düşünsel zemin olmaktadır. İşbirlikçi karakter kazanan Nakşibendî tarikatının ağına düşen şeyhlerin, bağımsız bir çizgi izleyemeyecekleri ve ulusal duygularla yüklü olmayacakları beklenen bir husus olacaktır. Şeyhlik kurumu, Kürt toplumunu düşünsel düzeyde boğuntuya getirmiştir."
Murat Karayılan, yaklaşık 500 sayfalık kitabında uygarlığın doğuşu, savunma ve şiddet yaklaşımları ile savaş tekniklerine değiniyor. Savaş biliminin gelişmesine paralel olarak tarihin en büyük imparatorluklarından birini kuran Asurluların zulümde sınır tanımadığını anlatan Karayılan, kuzeydeki Aryen topluluklarında ise daha çok insanlık erdemlerini yüceleştiren Zerdüştlüğün geliştiğini belirtiyor. 'Bir direniş ve var olma felsefesi' olarak tanımladığı Zerdüştlük inancının, Kürtlerde bir toplumsal bilinç geliştirerek daha büyük bir şekilde güçlenme ve toparlanmalarını sağladığını savunuyor. Yüzyıllarca Sasani ve Roma imparatorluklarının at nalları arasında kalan Kürtlerin, bir tür kurtarıcı olarak gördükleri için ekseriyetle İslamiyet'i kabul ettiğini anlatan Karayılan, şu görüşleri ileri sürüyor: "Kürt halkı İslam ideolojisini kendi milli toplumsal yapısıyla bütünleştiren bir yoruma ve milli toplumsal yapısını güçlendirecek bir içtihada ulaşamamıştır. (...) Kürt halkı ve onun dindar çevreleri, İslamiyet'in Kürt toplumuna özgün bir yorumunu geliştiremedikleri için, İslamiyet diğer halklar için bir aydınlanma, ilerleme ve güç kazanma kaynağı olurken, Kürdistan toplumu için bölünme, parçalanma, başkasına bağlanma ve zayıflama nedeni olmuştur. Kürdistan'da İslamiyet'in egemenlikçi yönüyle hücrelere kadar sızması, Kürtleri parçalamaya götürmüş, ideolojik olarak dışarıya bağımlı hale getirmiştir..."
ALEVİLİK BAŞKALDIRAN BİR DURUŞA SAHİPTİR
"İslamiyet ile birlikte Kürtlerde ümmetçilik anlayışı geliştirilerek, adeta mücadelesiz, boyun eğme anlayışı ve kendine ait olmama duygusu yerleştirilmiştir. Örneğin Kürtler Alevilik adına özgün bir yorum geliştirebilselerdi hiç kuşkusuz ki durum farklı olabilir ve İslamiyet daha ulusal bir çerçeveye oturtulabilirdi. Alevilik, hakarete ve zulme başkaldırıda muhalefet odağı olmaya açık bir felsefi duruşa sahiptir. Ancak Aleviliğin tüm Kürtleri kapsayan toplumsal bir duruşa ulaşamaması, yine Kürtlerin çoğunluğunun Sünni olmaları bu imkanın değerlendirilmesini ortadan kaldırmıştır. Yoksa Alevilik, Kürt toplumunda milli bir ideolojik duruşun zemini haline getirilebilirdi. (...) Kürdistan toplumunda her zaman bir ihanet çizgisi varlığını sürdürmüştür. Özellikle İslamiyet'in Kürdistan'a girmesiyle beraber bu ihanetçi çizginin artık çığırından çıkmış olduğu ve kendisine meşru bir zemin yaratmaya çalıştığı bilinmektedir."
Ezidiliğe de değinen Murat Karayılan, bu inancın baskı ve katliamların yoğunluğu sebebiyle sınırlı kalmaya yöneldiğini kaydediyor.
Karayılan, "Kürdistan'da Ezîdîlik bir nevi kendi kültüründe ve özgür duruşunda ısrardır. Özü itibarıyla bir zamanlar Kürtlerin inancı ve felsefesi durumunda olan Zerdüştlük geleneğinin devam ettirilmesi anlamına gelen Ezîdîlik, Kürdistan'da çok daraltılmış ve baskılara maruz kalmıştır..." ifadelerini kullanıyor.
Karayılan'dan ağır hakaret
HABER
PKK, Silvan'ı üstlendi
15 Temmuz 2011
Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması olan KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde çıkan çatışmaya ilişkin yaptığı açıklamada, “Görüldüğü gibi çift taraflı ateşkes olmadan çatışmaların ve kayıpların önüne geçilememektedir. Burada saldıran PKK değil, askerdir” dedi.
KCK Başbakan’a çağrıda bulunarak polisiye ve askeri operasyonların durdurulmasını istedi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı açıklamada, eylemsizlik pozisyonunda olmalarına rağmen son üç aydaki operasyonları sonucu 43 militanlarının hayatını kaybettiğini hatırlatarak, bu ölümler karşısındaki sessizliğe tepki gösterdi. Silvan’daki çatışmaya ilişkin KCK’nin açıklaması şöyle: “Son dönemde operasyonların yaygınlaşması üzerine çatışmalarda da artış yaşanmaktadır. HPG’nin son üç ay içerisindeki kayıpları toplam 43’tür. Bu kayıplar, eylemsizlik kararımız olmasına rağmen Türk ordu güçlerinin geliştirdiği saldırı ve operasyonlar sonucunda olmuştur.
Hareketimiz, birçok kere uyarıda bulunmasına rağmen operasyonlar hızından bir şey yitirmeden genişleyerek devam etmektedir. 14 Temmuz 2011 tarihinde Türk ordu güçlerinin verdiği kayıplar da tamamen yapılan operasyonların bir sonucudur. Zaten HPG bu çatışmadan bir gün önce bölgedeki operasyonların durdurulması çağrısı yapmıştır.
Buna rağmen operasyonu sürdüren ordu güçleriyle PKK'lılar arasında çıkan çatışmada 13 askerin öldüğü, 7’sinin de yaralandığı belirtilmektedir. Son 3 ay içerisinde nasıl ki PKK güçleri hareketimizin eylemsizlik kararına uymasına rağmen Türk ordusunun geliştirdiği saldırı operasyonları sonucunda kayıplar verdiyse, 14 Temmuz 2011 tarihinde operasyona çıkan ordu güçleriyle PKK güçleri arasında çıkan çatışmada da Türk ordu güçleri kayıp vermiştir. Kaldı ki aynı çatışmada 7 PKK'lının da şehit düştüğü iddia edilmektedir. Bu konuda daha doğru bilgileri yakında açıklanacaktır.
Görüldüğü gibi çift taraflı ateşkes olmadan çatışmaların ve kayıpların önüne geçilememektedir. Burada saldıran PKK'lılar değil, askerdir. Gerçek böyle olmasına rağmen, çeşitli çevrelerin ve Türk basınının gerçekleri çarpıtarak, sanki PKK'lılar saldırmış gibi göstermesi doğru değildir ve bu tür çarpıtmalar olumlu hiçbir şeye hizmet etmeyecektir.
HABER
İkinci Oslo süreci için Brüksel zirvesi
Aksiyon 19 Mart 2012 / HAŞİM SÖYLEMEZ
KCK/PKK, devletle yeniden masaya oturmak için Avrupa’da Karayılan’ın da katıldığı bir toplantı yaptı. Şartlar olgunlaştıktan sonra tarafların ikinci kez Oslo’da bir araya gelmesi kararlaştırıldı.
Türkiye, terör konusunda yine kritik bir süreçten geçiyor. Bir yandan derin kanat ile birlikte çalışan ve savaş isteyen örgüt yöneticileri büyük eylemler için talimat verirken, diğer yandan çözüme yönelik farklı arayışlar da durmuyor. Halk savaşı arayışında olanların yanında bir grup görüşmeleri tekrar başlatma zemini arıyor. Devletin de çözümden yana olduğu ve KCK/PKK meselesini bitirmek için elini taşın altına koymak isteği belirtiliyor. Ancak Oslo görüşmesinin örgüt tarafından sızdırılmış olması, devletin ‘yoğurdu üflemesine’ sebep oluyor.
Bunun ilk işaretleri geçen hafta ortaya çıktı. Alınan bilgilere göre, örgüt mensupları ve bir arabulucu ikinci Oslo süreci başlatılması için Norveç’in başkenti Oslo ve Belçika’nın başkenti Brüksel’de toplantı yaptı. KCK/PKK Konseyi Başkanı Murat Karayılan, bu toplantıya katılmak için bir hafta önceden Avrupa’ya gitti. Karayılan ile birlikte daha önce kendisine Irak pasaportu çıkarılan Mustafa Karasu da toplantıya katıldı. Toplantıyı organize eden kişi ise uluslararası önemli bir isim. Norveç’te örgüt yöneticileriyle yapılan toplantıda hakem rolünü üstlenen kişi ise yine Norveç’in Avrupa Birliği Parlamenteri Lars Rise oldu. Norveç’teki toplantıda Murat Karayılan, Mustafa Karasu, Remzi Kartal, Adem Uzun ve Zübeyir Aydar hazır bulundu. Görüşmeler sonrasında çıkacak ortak kararın, ikinci bir Oslo görüşmesinde Türkiye’nin resmî heyetine sunulacağı belirtiliyor. Toplantıda bazı sıkıntıların yaşandığı ifade ediliyor. İddiaya göre Karasu ve Aydar gibi derin kanadı temsil edenler, bazı maddelere itiraz etti. Karayılan’ın yapılacak görüşmelere PKK adına tek yetkili olarak katılması ise karara bağlandı. PKK’nın temel şart olarak sunduğu en önemli madde, ‘demokratik özerklik’ modeli. Öcalan’ın ev hapsine çıkarılması ve KCK gözaltı ve tutuklamalarına son verilmesi de gündemin ana maddelerindendi. Karayılan’ın şahin kanadı devre dışı bırakmak istediği ifade ediliyor.
PKK yöneticilerinin Norveç’te toplandığı sırada Amerikalıların görevlendirdiği kişiler de Brüksel’de bir araya geldi. Toplantıda NATO’da görevli Amerikalı Jack Crans ve yine Alman kökenli Amerikan vatandaşı (NATO’da görevli) Thomas Goellner hazır bulundu. Burada çözüm için hazırlanan bir dizi soru Norveç’e gönderildi. Devlet ile PKK’nın yeniden görüşebilmesi için hazırlanan sorulara örgüt temsilcilerinin cevap vermesi istendi.
HABER
Mahmur Kampı'nda PKK'ya isyan!
Milliyet
20 Ekim 2012
PKK'lılar canlarını havaya ateş açarak kurtardı!
Köyleri boşaltılanların 1994 yılında gittikleri Kuzey Irak'ta barındıkları Mahmur Kampı'nda PKK'ya karşı isyan patladı. Sığınmacılar teröristlerin üzerine yürüdü. PKK'lılar canlarını havaya ateş açarak kurtardı.
Türkiye'nin yıllardır PKK kontrolünde olduğu iddiasıyla BM'den kapatılmasını istediği Kuzey Irak'taki Mahmur Kampı'nda geçen hafta isyan çıktığı öğrenildi. Mülteci aileler, her aileden bir çocuğun örgüte vermeleri için baskı yapan ve BM'nin ödediği mülteci parasından haraç kesen PKK'ya karşı koyunca kampta silahlar patladı. Star'dan Zafer Kütük'ün haberine göre; 12 bin kişinin yaşadığı kampta Birleşmiş Milletler görevlileri, kargaşayı güçlükle engelledi. Aile reislerini önceki hafta kamptaki okul bahçesinde toplayan silahlı PKK'lıların propagandalarının ardından yeni katılımlar için baskıları artırması bardağı taşıran son damla oldu.
Örgüte artık ne adam ne de para vermeyeceklerini söyleyen mültecilerin 8 PKK'lıyı kamptan atmak istemesi üzerine gerginlik yaşandı. PKK'lıların öfkeli kalabalığı sindirmek için havaya ateş açtığı öğrenildi.
PKK'lıların baskısından bıkan mültecilerin kampı yöneten BM yetkililerinin sessiz kalması nedeniyle protesto gösterisi düzenledikleri bildirildi.
HABER
Dünya, terörist Karayılan'ı izledi!
25 Nisan 2013
Terör örgütü PKK'nın Kandil'deki 1 numarası olan Murat Karayılan'ın açıklaması Türk ve dünya basını tarafından yakından takip edildi.
Çekilmenin açıklanacağı basın toplantısı nedeniyle Kandil'e giden gazeteciler Kandil girişinde PKK noktalarında kimlik kontrolünden geçirildi. Zenger mıntıkasında bir binada bekletilen gazetecilere tavuk, pilav, salata ve meşrubat ikram edildi.
Öğle yemeğinden sonra Kandil'in başka bir bölgesinde kurulan çadıra götürülen gazeteciler uzun bir süre bekletildikten sonra Murat Karayılan geldi ve açıklamasını yaptı.
Toplantı Reuters, AFP, BBC, El Cezire gibi Uluslararası bir çok yayın kuruluşunun yanı sıra Türkiye'den çok sayıda basın-yayın mensubu katıldı.
HABER
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı'ndan düşürüldü
Hürriyet 10 Temmuz 2013
Karayılan HPG'nin başına atandı
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı görevinden düşürülen Murat Karayılan PKK'nın silahlı kanadı HPG'nin başında görevlendirildi.
HABER
Karayılan’ın kardeşi belediye başkan adayı
Zaman 26 Aralık 2013
BDP, Gaziantep Şehitkamil İlçesi’nde Murat Karayılan’ın kardeşi Bozan Karayılan'ı aday gösterdi
www.biyografi.net (Binlerce Biyografi) |
|
|
|