Ümit Özdağ ( 3.3.1961)
Zafer Partisi Genel Başkanı


Gaziantep Milletvekili



3 Mart 1961 tarihinde Japonya'nın başkenti Tokyo'da doğdu. Babası emekli asker Muzaffer Özdağ'dır. İlk, orta ve lise eğitimini TED Ankara Koleji'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Almanya'nın Münih kentinde Ludwig Maximilians Üniversitesi siyasal bilgiler, felsefe, iktisat fakültelerinde tamamladı. Yüksek lisans çalışmasını Türkiye’de Planlı Kalkınma ve Devlet Planlama Teşkilatı üzerine hazırladı.

1986 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1990 senesinde “Atatürk ve İnönü Döneminde Ordu-Siyaset İlişkileri” konulu tezi ile siyaset bilimi doktoru oldu. 1993 yılında “Menderes Döneminde Ordu-Siyaset İlişkileri ve 27 Mayıs İhtilali” konulu tezi ile siyasal teori doçenti unvanını aldı.

1994 yılında “Avrasya Dosyası” adlı üç aylık uluslararası ilişkiler ve stratejik araştırmalar dergisini çıkardı. 1980’lerin sonundan itibaren terörizm ve etnik sorunlar konusunda çalıştı.

1990’lı yıllar boyunca Doğu, Güneydoğu Anadolu ve göç alan illerde saha araştırmaları yaptı. 1996 senesinde Kuzey Irak’ta incelemelerde bulundu.

1997-1998 senelerinde ABD’de Baltimore/Towson Üniversitesi’nde küreselleşme, Avrasya’da etnik sorunlar konularında araştırmalar yaptı ve ders verdi.

1999 senesinde Avrasya Bir Vakfı’nın desteği ile Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’ni (ASAM) kurdu ve başkanlığını üstlendi. 2002 yılında ASAM’a bağlı olarak çalışan Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nü kurdu.

2001 senesinde profesör oldu. ASAM Başkanlığı görevinin yanında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyeliği görevini 2004 Temmuzuna kadar sürdürdü. 1 Nisan 2004 tarihinde ASAM başkanlığı görevinden de ayrıldı. Harp Okulu, Polis Akademisi, Milli Güvenlik Akademisi, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı kurslarında dersler verdi. Brüksel’de NATO Karargahında Ekonomi Komitesi’nde terör konusunda danışmanlık yaptı.

Washington, Moskova, Tokyo, Yeni Delhi, İskenderiye, Brüksel, Tahran, Bişkek, Almaata, Taşkent, Londra, Münih, Tel Aviv’de değişik üniversiteler ve araştırma merkezlerinde konferanslar verdi.

2002 sonunda Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak kurulan ve dünya dinlerini stratejik bir bakış açısı ile inceleyen Diyanet Araştırmaları Merkezi’nin (DİYAM) kurucu başkanlığını üstlendi. Bu görevinden 2003 yılı içinde ayrıldı. 2002 senesinden bu yana “Türkiye-Azerbaycan Dostluk Derneği” Genel Başkanıdır.

“Avrasya Dosyası” dışında aylık yayın organları olan “Stratejik Analiz”, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri için hazırlanan “Jeopolitik Gündem” ve Türk İktisadi Kalkınma Ajansı için “Avrasya Analiz” dergilerinin ve İngiltere’de Frank Cass yayınlarının yayınlandığı “The Review of International Affairs” dergisi ile “Ankara Paper” adlı kitap dizisinin editörlüğünü yürüttü.

Avrasya Dosyası, Stratejik Analiz, Türk Yurdu ve Yeni Çağ gibi dergi ve gazetelerde yazıları yayınlandı. İngilizce ve Almanca bilmektedir.

26 Ağustos 2021 tarihinde Zafer Partisi'ni kurdu.




HABER

Ümit Özdağ: Bahçeli, partiyi olağanüstü kurultaya götürmeli
24 Şubat 2016

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partiyi olağanüstü kurultaya götürmesinin toparlayıcı bir adım olacağını açıkladı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya Özdağ ve MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ile birlikte 24. dönem MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri de katıldı. Devlet Bahçeli'nin hizmetlerini tarihin ve ülkücülerin unutmasının mümkün olmadığını söyleyen Özdağ, “Devlet Bahçeli ile ilgili tarihsel gerçek, günlük kızgınlık ve gerginliklerin ötesinde ülkücü hareketin Devlet ağabeyi olduğu ve Devlet ağabeyi olarak da her zaman kalacağıdır.” dedi.





HABER

Ümit Özdağ genel başkan adayı
23 Mart 2016

MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, MHP Genel Başkan adaylığını açıkladı.




HABER


Gülenci Darbe ve Bir Kitabın Önsözü
Ümit Özdağ
Yeni Çağ 25 Temmuz 2016

Aşağıdaki satırları Yeniden Türk Milliyetçiliği adlı kitabımın Nisan 2016’da yeniden yapılan baskısına önsöz olarak hazırlamıştım. 15 Temmuz 2016’da Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk sözde SİYASAL İSLAM’cı darbe girişimi gerçekleşti. Basına sızan ilk açıklamalarda, subay elbisesi giymiş darbeciler Mehdi saydıkları Fethullah Gülen’in emri ile yaptıklarını açıklamaya başlamışlar. Bu ilk açıklamalar doğru olsa da olmasa da, darbe Nurculuğun sapkın bir kolu olan Gülencilik tarafından gerçekleştirilmiştir.  Bundan dolayı ilk SİYASAL İSLAMCI darbedir. Şimdi Nisan  2016’da yazılan satırları okuyabiliriz.    



 



Yeniden Türk Milliyetçiliği adlı bu kitabın ilk baskısı 2004'te, ikinci baskısı 2005 yılında çıkmıştı. Üçüncü baskı 2006’da yapılmıştı. Bu üç baskıda özellikle dış gelişmeler ile ilgili kısa ve küçük ekler yapmıştım. Bu kitabın yayımlandığı ilk günden bu yana Türkiye Cumhuriyeti "En Uzun On Yılını" yaşadı. Bu en uzun on yıl, Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın ifadesi ile Osmanlı İmparatorluğu’nun en uzun yüzyılı olan 19. Yüzyıl'a benziyor. 19. Yüzyıl, Türk Devleti için ihanetin ve geri çekilmenin yüzyılı oldu. 2003-2015 de  geri çekilmenin ve ihanetin on yılı oldu. 2015 Ağustosunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik döneminden geçiyoruz" derken, Başbakan Davutoğlu da, "Türkiye Cumhuriyeti'nin beka sorunu yaşamakta olduğunu" ifade ediyordu. Erdoğan 2016 yılı başında Türkiye’nin İstiklal Harbi verdiğini ifade ediyor, öğretmen adaylarına yaptığı konuşmada: "Güneydoğu Anadolu’yu tekrar vatanlaştırın"  talimatını veriyordu.




Türkiye’yi beka  sorunu yaşama noktasına getirip, İstiklal Savaşı vermeye zorlayan, Güneydoğu Anadolu’yu tekrar vatanlaştırma gereğini ortaya çıkaran ise, AKP’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun on yılında uyguladığı politikalardı. Bu politikalar ile Türk Ordusu’na komplo kurulmasına izin verilmişti. Önce Türk Ordusu'nun PKK terörü ile mücadelede ön plana çıkan bölümleri ve subayları hedef alındı. Bir diğer hedef ise, PKK terörüne karşı entelektüel mücadele  veren milliyetçi aydınlar oldu. Bu subaylar ve aydınlar Ergenekon adlı AKP+Gülen cemaatinin ürünü olan sanal bir terör örgütü iddianamesi ile yargılanmaya başladılar.



AKP, Türk Ordusu’na kurulan komployu hukuki zeminler sağlayarak güçlendirdi. Gülen cemaati ise Harp Okulları’ndan başlayarak Türk Milliyetçisi Harbiyelileri ve Türk Milliyetçisi ve Türk Ulusalcısı subay kadroları Ergenekon ve casusluk iddiaları ile tasfiye etmeye başladı. Türk Ordusu içinde Gülen cemaatine mensup subaylar, tasfiye etmek istedikleri subaylara karşı başlattıkları iftira/komplo saldırısı ile bir orduyu çökertecek en ağır darbe olan "silah arkadaşlığı"  kavramını yıktılar. Bir orduda silah arkadaşlığı düşüncesi yıkılır ise ordunun ruhu ölür.  Türk Ordusu’nun olduğu gibi, Türk Devleti’nin harem-i ismeti olan Özel Harp Komutanlığı’nın arşivine, cemaatçi polis ve  hakim-savcı komplosu ile girildi. Türk Devleti’nin sırları ortaya döküldü. 



Türk Hava Kuvvetleri ve Türk Deniz Kuvvetleri’ndeki Gülen cemaati örgütlenmesi, sanki Türkiye bu iki gücü ile savaşa girmiş ve bu savaşta yenilmiş gibi, bu iki gücünde özüne ağır bir darbe vurdu. Kara Kuvvetleri personel sayısı çok olduğu için cemaatin verdiği zarar ilk bakışta belirgin olmasa da  Türk Kara Kuvvetleri’nin muharip/savaşçı kadrolarının ağır zarar gördüğünü ve bu durumun bir savaşta Türkiye’ye pahalıya mal olacağını bilen biliyor. Türk Ordusu hala Gülen Cemaatinin ağır etki alanı altında olmaya devam etmektedir.



Türk polisi de AKP Hükümeti’nin "ne istediniz de vermedim" yaklaşımı sonucunda Gülen cemaatinin polisi olmuştur. Aslında kendi ordusuna, kendi istihbarat teşkilatına, kendi aydınlarına komplo kuran, delil yerleştiren, delil üreten kişilere ne kadar polis denilebilir ki? 19 Mart 2016 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde 54  hakim ve  savcı hakkında "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, kurulan örgüte üye olmak", "siyasi ve askeri casusluk", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek", "suç uydurmak", "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek"  gibi iddialar ile iddianame hazırlandığı haberi verilmekteydi. Bütün bunlar, AKP Hükümetleri’nin Gülen cemaatine mensup,  subay, polis ve hakim-savcılar ile işbirliği yapması sonucunda oluşmuştur. Türk polis teşkilatının çok önemli bir bölümü de Gülen cemaatinin denetimi altına girmiştir.



AKP Hükümetleri, Genelkurmay Başkanı’nın terörist örgüt yöneticisi olarak tutuklanmasını seyretmekle kalmamış, 34 Mehmetciğin şehit edilmesinden sorumlu bir teröristin Genelkurmay Başkanı aleyhine sanıklık yapmasını mümkün hale getirmiştir. Türk Ordusuna komplo  kurulur,  ordu ve  polisin eli kolu bağlanırken, AKP Hükümetleri, Oslo’da gizli bir şekilde PKK ile müzakerelere başlamış ve bu müzakereleri İmralı’da Öcalan ile sürdürmüştür.




PKK,  AKP Hükümeti’nin gizli onayı ile Güneydoğu Anadolu’da kentlere yerleşmiş, silah ve cephane yığınakları gerçekleştirmiştir. 2016 kış ve ilkbaharında Sur, Cizre, Şırnak merkez, Nusaybin, Yüksekova güvenlik güçlerinin PKK’lı teröristleri yerleşim merkezlerinden çıkarmak için düzenledikleri operasyonlar ile geçmiştir.   




AKP’nin çok yanlış Suriye politikası, PKK’ya Suriye’nin kuzeyinde bir devletçik coğrafyası hediye ederken, IŞİD politikası ise bu terör örgütünün Türkiye’ye saldırılarının önünü açtı. Ankara, İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerimiz terör örgütü tarafından bombalanıyor. Türkiye-Suriye sınırı, Afganistan-Pakistan sınırına benzemiş durumda. Suriye’den Türkiye’ye kaçan 2.7 milyon Suriyeli Türkiye’nin geleceğini tehdit eden bir demografik bomba niteliği taşıyor.




AKP’nin Türkiye’ye geçtiğimiz 12 yılda verdiği tahribatın boyutları sınırlarımızı zorluyor. Ege Denizi’nde 16 Türk Adası ve bir kayalık Yunan Ordusu tarafından AKP’nin onayı ile işgal edildi.




Bu satırların amacı bir kitabın girişini yazmak değil. Sadece yeni bir baskıya önsöz yazmak. Okuyucu en son 2006’da  üzerinde küçük değişiklikler yapılmış olan bu kitabı 2016’da okuduğunda yazarın tespitlerinin doğruluğu ve yanlışlığı konusunda bir değerlendirme yapacaktır.






HABER

Özdağ: 'Sistem darbe üretmektedir' tespiti yanlış!
Milliyet 28 Temmuz 2016

MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, Türkiye'nin hala darbe tehlikesini aşamadığını belirtti.

Özdağ, dün Meclis'te düzenlediği basın toplantısında FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Darbe teşebbüsünün ardından Hükümet yetkililerinin darbenin etkilerini aşmak için sunduğu önerileri eleştiren Özdağ, "Darbenin nedeniyle ilgili temel tespit olan 'sistem darbe üretmektedir' tespiti doğru değildir. 15 Temmuz darbe girişiminin nedeni sistem değil TSK'da gerçekleşen 'mehdici' kadrolaşmadır. 15 Temmuz'da Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk siyasal İslamcı darbe girişimi gerçekleşmiştir. 15 Temmuz darbe teşebbüsü, 'mehdi' iddiasını taşıyan bir kişiye bağlı kadroların teşebbüsüdür" diye konuştu.

Tehlike geçmedi

"Türkiye, hâlâ tehlikeyi aşmış değildir" ifadesini kullanan Özdağ, TSK'da ve devlet mekanizmalarında FETÖ mensupları kaldıkça Türkiye için tehdidin devam edeceğini belirtti. Özdağ, "Gülenci subaylar, devam eden bütün gözaltı ve tutuklamalara rağmen önümüzdeki aylarda dış dinamiklerin de etkisiyle gerçekleştirilebilecek politik, ekonomik ve psikolojik istikrarsızlaştırma operasyonları sonrasında yeni bir darbe girişimini deneyebilirler. Cemaatin oluşturduğu tehdidin hızlı ve doğru adımlarla tamamen yok edilmesi Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığı için hayati bir gerekliliktir" dedi. İktidarın toplumsal bölünmüşlüğü ve gerilimi düşürecek adımlar atmaya devam etmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anayasal anlamda tarafsızlaşması ve muhalefetle samimi, sıcak ilişkiler kurması gerektiğini ifade eden Özdağ, insan sorununun aşılması için başta TSK'da olmak üzere emekli olmuş milli kadrolardan yararlanılması, TSK'nın üst kademesinin hızla değiştirilerek, gençleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Özdağ, "Darbe teşebbüsü sırasından moral olarak ezilen komutanların, TSK'yı yaşadığı travmadan başarıyla çıkarması mümkün olmayabilir. Bu komuta kademesi görevden ayrılmadan 15 Temmuz gecesiyle ilgili gerçeklerin ortaya çıkması mümkün değildir" diye konuştu.

Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT içinde de FETÖ'cülerin temizlenmesi gerektiğini savunan Özdağ, "MİT, darbenin cemaatçi darbe olduğunu hatta bir darbe olduğunu dahi tespit edememiştir. MİT'in cemaatin ilk çemberine nüfuz edemediği anlaşılmaktadır. MİT'teki cemaatçi yapılanma da hızla tasfiye edilmelidir." ifadesini kullandı. Ergenekon, Balyoz ve casusluk davalarında TSK'dan ayrılmaya zorlanan kurmay kadrosunun tekrar göreve dönmesinin çıkarılacak yasayla sağlanmasının da gündeme alınması teklifinde bulunan Özdağ, Jandarma Genel Komutanlığı'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasının doğru olmadığını savundu.

FETO, PKK ve IŞİD işbirliği

Özdağ, terör örgütleri IŞİD ve PKK ile de mücadelenin hızlandırılması gerektiğini belirterek, "Önümüzdeki süreçte FETÖ ile PKK ve IŞİD arasında oluşabilecek iş birliğini zayıflatmanın yolu, TSK ve jandarma kadrolarının asıl işlerine hızlı dönmelerinden geçmektedir" değerlendirmesinde bulundu. Soru üzerine Özdağ, FETÖ mensuplarının her siyasi partinin içine sızmak için çaba harcadığına dikkati çekerek, "MHP, cemaatin sızmalarına karşı kendisini en iyi korumuş partidir. Sayın Bahçeli'nin cemaate karşı tavrı diğer siyasi parti genel başkanlarına göre daha kesin ve net olmuştur" dedi.





HABER

Ümit Özdağ disipline sevk ediliyor!
Yeniçağ 20 Ekim 20116

Disipline sevk edileceği açıklanan MHP Gaziantep Milletvekili ve Genel Başkan Adayı Özdağ'dan çok sert cevap geldi.

MHP Gaziantep Milletvekili ve Genel Başkan Adayı Prof. Dr. Ümit Özdağ, disipline sevkiyle ilgili bir açıklama yaptı.Özdağ, "Ben MYK üyesiyim, benim ihraç edilip edilmeyeceğime yalnızca MYK karar verir" dedi.





Zafer Partisi kuruldu
26 Ağustos 2021

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, partisinin genel idare kurulu ve kurucular kurulu üyeleriyle birlikte Anıtkabir'i ziyaret etti.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Anıtkabir'i ziyaret etti. Zafer Partisi'nin kurulmasının ardından genel başkan olarak ilk Anıtkabir ziyaretini gerçekleştiren Özdağ'a partisinin genel idare kurulu ve kurucular kurulu üyeleri eşlik etti.

Ziyarette, parti heyetiyle birlikte, Atatürk'ün mozolesine çelenk konulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Ardından Anıtkabir defterini imzalayan Özdağ, Zafer Partisi'nin Atatürk çizgisinden taviz vermeyeceğini belirtti.

İşte Zafer Partisi kurucuları:

Ümit Özdağ
İsmail Koncuk
Seyit Yüzel
Ali Dinçer Çolak
Mehmet Alagöz
Tuğrul Kıhtır
Esra Özsüer
Kahraman Berk
Ömer Turan
İncilay G. Şekerdağ
Kemal Mert
İsmail Türk
Adem Taşkaya
Nazım Kılıç
Ertuğrul Kalafat
Sultan Neslihan Seven
Göhan Türkmenoğlu
Feridun Yıldız
Uğur Tarhan
Onur Şahin
Sevdagül Tuncer
Ayla Ülük
Burak Mengü
Lütfü Şehsuvaroğlu
Dursun Dağaşan
İlkim Yüksel
Oğuz Ataman
Vedat Çakıroğlu
Erman Diçer
Roza Kurban
Murat Yıldız
Bünyamin Aksungur
Salim Kabasakal
Tuğba Mızrak Demirbağ
Hasan Basri Akşener







www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)