Kazım Yardımcı ( 1936)
mutasavvıf, yazar



1936 yılında Adıyaman'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adıyaman'da, lise öğrenimini Malatya'da gördü. İmam Hatip Liselerinde ya da ilahiyat fakültelerinde okumadığı halde Arap Dili ve Osmanlıca’yı bizzat kendi özel çabalarıyla öğrendi.

Soy kökü anne tarafından "Haşimi" ailesine dayanmaktadır.

Emekli memur olarak, Adıyaman'da ailesiyle birlikte ikâmet etti.

Hemen hemen tüm hayatını tasavvufi araştırmalar üzerine adadı. Çalışmalarını yıllardır bu sahada sürdürdü.

Eserlerinde duru bir Türkçe kullandı. Kitapları İngilizceye çevrildi.

ESERLERİ:

Varlık (1973)
İslam’da Mezhepler ve Yükseliş (1988)
Muhammed İsa Adem (1993)
İnsanda Yükselme (1992)
İslâm’da Şeriat ve Tarikat (1996)
Günahsızlar
Refahın Yolu İslam Ekonomisi
Bütün yönleriyle Tasavvuf ve Rufai Külliyatı




Yazar Kazım Yardımcı Amacını Şöyle Anlatır

Dinin özü olan tarihi Tasavvuf gerçeğini, tamamen Hak'kın rızası için, bu çağın ilmiyle bağdaştırarak insan sevgisi adına insanlığa yaymaktır. Çünkü gerçekte insanın adı Hazret-i İnsan'dır.

Yazarın kitaplarının ve görüşlerinin yer aldığı www.varliktanveriler.com adlı bir web sitesi mevcuttur.




KAZIM YARDIMCI'NIN BİR ŞİİRİ

HAKİKAT

İsbat ettinse, varın var olduğun,
Çözüldü esrar, bitti yorgunluğun.
İsbat-ı vücut, yoku yok etmektir.
İşte bu hikmeti: LÂ vü İlla nın.

LÂ ile söyle yokun yok olduğun,
Hem İLLA ile VAR'ın var olduğun,,
Gerçek budur. Alem-i Eşya ise,
Zahiridir, bir tek mutlak varlığın.

Coşar deniz, ilân eder birliğin,
Tekliğine köpük şahit denizin,
Teklikte çokluk var, çoklukta teklik.
Zuhurudur çokluk, tek bir vücudun

Denizde var olan yüz bin köpüğün
Açıktır, evveli deniz olduğun.
Köpükler yok olur gene denizde,
Bu da isbatıdır, âhir olduğun.

Bir bütündür, olmaz kenarı varın
Zira yok yok ki;ola haddi varın,
İşte Ulûhiyet budur, SONSUZLUK...
Eşya, hep kendi zuhurudur Hakkın.

Hiçbir şey yoktan olmamıştır kesin,
Halk olan nurundandır Zat-ı Hakkın.
Sınırsızı tam görmek mümkün olmaz.
Açık gizli O, O'dur zahir batın.

"Hüvel evvelü vel âhir" buyruğun,
Bildiri zahir batın kendolduğun
İlk HU'dur, son HU, dış HU'dur, ve içde HU
Şerhi bu; var yokun, LÂ vü İLLÂ'nın




GÖRÜŞ

DİNİN ÖZÜ TASAVVUF

Bilindiği gibi her bilgin dini kendine göre yorumlamıştır. Mesele, bu yorumların dinin özüne en uygun olanını seçebilmektir.Tasavvufi Din yorumu İslâma en uygun olanıdır. Çünkü Tasavvuf: Dinin özünün öğretisidir.Kabukla- dışla, şartla- şeriatla yani teferruatla uğraşmaz. Tasavvuf;Allah, Doğa ve İnsanı ve bunların gerçeğini öğretmeye çalışır.

Doğadaki güzellikler, düzen ve hikmet Allah’ın doğaya yansımasıdır.Doğa, Tanrının eseridir. İnsan ise en büyük eseridir. Çünkü insan ten ve ruhtan (Akıldan) oluşmuştur. Dış ve iç Âlemin bileşimi (sentezi) olduğundan tüm âlemlerden üstündür. Tasavvufçu, işte bu doğadaki bilgiyi, düzeni, hikmeti ve güzelliği yaşamaya, insandaki fiziki ve ruhi güzelliği görmeye ve insanın hakikatini öğrenmeye çalışır. Kendini bilen Tanrıyı bilir. Kısaca, Tasavvuf Marifet, Hikmet (Bilgi) ve Aşktan, Sevgiden ibarettir.

Tasavvuf: Allah’ı, insanın ve doğanın özü bilir. Bu ise; sonsuz İlim ve Hikmet (Bilgi) ve sonsuz Sevgi ve Aşktır. Vücud-u Mutlak’ı bilmek, Hüsn-ü Mutlak’a aşık olmaktır. Tasavvuf, bunun dışındaki dini Şeriat ve Fıkıh bilgileri ile uğraşmaz. İbadet edecek kadar ilmihal bilgisinden ötesi Tasavvufçuyu alakadar etmez. Şeriat, Tarikat onun için amaç değil ayrıntılardır.Tali araçlardır. Asıl olan değil, Füru’dur. (teferruattır,simgelerdir, şekildir) Yere göğe sığmayan, Allah’ı insanda ve kendi kalbinde arar Tasavvufçu.

Yine tasavvufcu; Tefekkür (Düşünce) ile marifet-hikmet ve hakikatı öğrenmeye, insandaki ve doğadaki güzellikler ile de İlahi Cemali -Hüsn-ü Mutlakı sevmeye, yani mecazi sevgiden, hakiki sevgiye kavuşmak ister. Bunun sonucu ise: Güzel ahlâk ve dürüstlüktür. Toplumun çıkarını kendi çıkarından üstün tutmak ve riyadan tamamen soyutlanıp gerçekçi olmaktır. Kavgayı, tartışmayı, fitneyi, fesadı terk edip, başkaları ile değil kendi nefsi, heva ve hevesi ile cihad yapmaktır. Merhametli ve cömert olup, dünya yaşamında az ile mutlu olmaktır. Şiddete karşı olmaktır.

Gerçek Tasavvufçu şekil ve kisve Müslümanlığına karşıdır. Medrese, tekke ve mescide önem vermez. Hakikati kendinde bulur, Allah’ı kalbinde arar. Onun medresesi, tekkesi ve mescidi kendi kalbidir. Önemi her zaman kalbe verir. Çünkü gerçek tekke ve mescid kalptir. Kalp içinse en önemli olan Allah’ın Zikri ve sevgisidir. (Kalbin Zikri ve Kalbin Sevgisidir) Zahiri bir zikir ve cismani bir sevgi değildir. Tefekkür(düşünce), Tezekkür (Rabbi hatırda tutmak ve asla unutmamak, en önemlisi de Tanrı’yı ve O’nun büyük ve gizemli olan eseri İnsan-ı Kâmil’i, Ademi ve çocuklarını ve doğayı sevmektir. Ham iken pişkin insan olmak ve Kemale ulaşmaktır. Bütün Tasavvufçular bunu böyle izah etmiştir.

İlahi mesaj Kur’an-ı Kerim, ilahi Mesajcımız Hz. Muhammed’in Sünnet ve Hadisleri, Hz. Ali ve Hz. Ebubekir’in ve onları izleyen tüm Tasavvufçuların öğretisi üzere bu fakir, Tasavvuf konusunda Varlık, İslâm’da Mezhepler ve Yükseliş, Muhammed-İsa-Adem isimli ve diğer yazmış olduğumuz kitaplarda Tasavvufu çok ayrıntılı bir şekilde işlemiştir. Yunus Emre ve Seyyid Ahmed er Rufai Hazretleri ise bir deniz olan Tasavvufu şu şekilde özetlemişlerdir. Yunus:

Şeriat, Tarikat yoldur varana,
Marifet, Hakikat ondan içeru

Seyyid Ahmed er Rufai ise:

Tasavvufçunun kalbi sevgi ve aşkla nurludur,
Gönlü ise Marifet nuru ile geniştir (Göğsü dar değildir) demişlerdir.

Biz bu iki görüşe inanıyoruz ve bulmaya çalışıyoruz.

ÖNSÖZ (2) (Varlık Kitabının Önsözü)

Ey çok okumuş ve çok yorulmuş İnsan kardeşim !
İdealist, materyalist, septik, klasik felsefenin ve bir çeşit felsefe olan kelâmcıların görüş ve düşünceleri ve bunların tartışması seni bir hayli yordu. Yüzlerce kitap arasında gizlenmiş Tasavvuf gerçeklerini bulmak da çok zor bir iştir. (daha henüz Tasavvuf kitaplaşmış da değildir)

Şimdi, bu Varlık adlı kitapta mutlak varlığın Tanrı’dan başkası olmadığını, gerçek diyalektiğin de Tanrısal diyalektik olduğunu anlayacak ve göreceksin. Şimdiye kadar okumuş olduklarının dışında, bu kitapta bir de Tasavvufu felsefeyi (Ruhani Mistik Düşünceyi) okumuş olacak ve sanırım Tanrının yardımıyla inşallah rahatlayacaksın.

Materyalist ve Anti materyalist filozofların doğrudan eserlerini okumayanların, ancak onların yanlısı eleştiricilerin kitaplarını okuyanların ise; birer basit materyalist ya da idealist olabileceklerini de bu kitabı okuduktan sonra, yine sanırım kabul edeceksin.

Ayrıca Mutlak Varlığın birçok gizleri olduğu kanısına varacak, Tanrı’nın, yani Mutlak Varlığın ve Onun belirtilerinden başka bir şey olmayan, her an değişen, tazeleşen nesnel âlemin, insanın ve onların özünün farkına varacak, farkına vardıktan sonra da bu gerçekleri elde etmek için bir çaba göstermek gereğini de kabul edeceksin.Kuram ve uygulama (Teori ve pratik).

Sonra özet de olsa; birçok dinsel ve İslâmi bilgileri geleneksel öğretiden ayrı bir biçimde ve kısa yoldan öğrenme fırsatı eline geçmiş olacak.

Ve de Tanrı ve Onun en olgun belirtisi insanın enerjisi ve işlevi olan EMEĞİN kutsallığını, doğrudan bizim kutsal kitabımız olan Kur’an’da bulacaksın.

Kâzım Yardımcı



www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)