Uğur Cebeci
Doğan Haber Ajansı Genel Eski Müdürü


gazeteci



1950 yılında Samsun’da doğdu. Galatasaray Kimya Mühendisliği Yüksek Okulu’nda öğrenim görürken tiyatro eleştirileri yazdı. Gençlikte Hamle dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Aynı yıllarda sunuculuk yaptı ve fotoroman senaryoları yazdı.

Hürriyet gazetesinin 1970 yılında açtığı sınava girerek 3 bin kişi arasından alınan üç muhabirden biri oldu. 35 yıllık gazetecilik yaşamında polis muhabirliği, istihbarat şefliği ve haber müdürlüğü görevlerinde bulundu. Türkiye’nin ilk tarihi eser kaçakçılığından ilk uyuşturucu operasyonlarına, ilk AIDS vakasından büyük terör olaylarına kadar birçok olayın başarılı muhabiri oldu. İki yıl Günaydın gazetesinde haber müdürlüğü yaptı. Doğan Haber Ajansı Genel Müdürü oldu.

Havacılık hobisini 12 yıl önce Hürriyet’te Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün önerisi ile hazırladığı “Kokpit” sayfasına taşıdı. 11 yıl süre ile Kokpit programını Kanal D‘de hazırladı. Böylece Türkiye’nin ilk havacılık sayfasını ve televizyon programını yapmaya başladı.

“Kokpit” programı, 2008 yılının Temmuz ayından itibaren 15 günde bir Pazar günleri CNN TÜRK’te yayınlanıyor. Boeing Uğur Cebeci’yi “1. sınıf uzman” ilan etti. Türkiye’deki ilk Uluslararası Havacılık Fuarı Airex’in gerçekleşmesini sağladı.

Havalimanlarında kurulan Kokpit Cafe ve Brasseri’lere üniversitede öğrenci okutulması karşılığı yarattığı adı verdi. Dünyada şu anda uçan bütün yeni nesil uçakların test uçuşlarına katıldı. Bir çok uçağın ilk yolcusu oldu. Concorde’tan Airbus ve Boeing uçaklarına kadar bir çok uçakla en yüksek irtifalara çıktı.





HAKKINDA YAZILANLAR

Mesul pilot
HADİ ULUENGİN
Hürportreler
Hürriyet 2002 İlavesi

O, çok ciddi bir türbülans sırasında jumbo jete kumanda ediyormuşçasına, herkesin saçını başını yolduğu anlarda soğukkanlılığı elden bırakmaz. Flap düğmesine basar gibi telefonu tuşlar ve işi halleder. BİLİYORUM, itiraf etmeyi asla ve asla kendisine yediremeyecektir ama adım gibi eminim ki, eğer Uğur Cebeci'nin şu Hürriyet gazetesinde çekindiği tek bir insan varsa, iftiharla söyleyeyim, o da benim! Neden mi?

Neden olacak efendim, uçak kabinindeki ‘‘mesul pilotluğu’’ bana öyle kolay kolay sökmez... Ne kalkışta, ne seyirde, ne de inişte lövyeyi ona bırakırım.

Tamam, havacılık konularını günlük gazetede süper güzel vülgarize ederek bir ilke imza atan Cebeci'nin bu branştaki engin bilgisi kendisinin semayı delice sevmesinden; benimse tam tersine, daima korku boku Selanik uçtuğum için bindiğim herzeleri en ince ayrıntısına kadar öğrenmek manyaklığından kaynaklanıyor olabilir. Neyi değiştirir? Nihayetinde ben de ‘‘uzman’’ım(!)

Yok Airbus'ı 380 tipiymiş, yok Boeing'in iniş takımıymış, yok Swissair iflas nedeniymiş, tetikte bekliyorum. ‘‘Kokpit’’ sayfasında en ufak bir açığını yakalayayım, alimallah F-16 jetiyle üzerine pike yapıveririm.

Titre Uğur ve derhal şu ‘‘check’’ listesini yeniden gözden geçir!

*

Şaka bir yana, gazetenin en temel direklerinden birisi olan ve zaten şimdi de terfi mevkiini Doğan Haber Ajansı'nın genel müdürlüğüne vardıran Uğur Cebeci, çekirdekten yetiştiği mesleki hayatta da tam anlamıyla bir ‘‘mesul pilot’’tur.

Mesul pilot, sanki gerçekten de çok ciddi bir türbülans sırasında ‘‘Jumbo Jet’’e kumanda ediyormuşçasına, herkesin saçını başını yolduğu anlarda bile iyimserliği; herkesin telaştan tavana zıpladığı anlarda bile soğukkanlılığı elden bırakmaz. Flap düğmesine basarmışçasına önündeki sayısız telefonlardan birisini tuşlar ve iş hemen hale yola girer. Olay türbülansı sukunete kavuşur.

Üstelik, Uğur Cebeci'nin en sevdiğim yönlerinden birisini de, yukarıdaki ‘‘cool’’ tarzını ultra profesyonel Amerikalara özgü biçimde uygulamasıdır.

Koltuğa yaslanır, masaya ayak uzatır ve hiç hiyerarşi gözetmeden karşısındakiyle konuşur ki, onun bu halinde hem kendisine, hem de muhatabına karşı komplekssizlik vardır.

Amerikan dedim de aklıma geldi, zaten benim Cebeci'yle olan ortak yanım yalnız uçak hastalığından muzdariplikle sınırlı değil... Bir de New Yok var!

İkimiz de ‘‘kainatın başkenti’’ne deli divaneyiz.

Fakat, kendisi bu konuda da yine benden kat be kat daha şanslı...

Mahdum beyimiz Bulut şimdi kocaman delikanlı kategorisine girdi ve Yeni Dünya'da mimari eğitimi görüyor ya, bizimkisi mutlaka bir bahane uydurur ve eşi Güliz'i kaptığı gibi, pır, soluğu dünyanın en muhteşem şehrinde alır.

*

Ancak bu arada, 11 Eylül'de FBI ajanları tarafından karga tulumba edilmesi gibi, başından vukuat geçebilir. Haber müdürünün bizzat kendisi ‘‘haber’’ olur.

N'apim, mesul ben değilim... Zira defalarca, ‘‘sakın bensiz aşağı Manhattan'da fink atmaya kalkma, New York fakirden sorulur’’ diye uyardım, tınmadı.

Tenezzül buyurmadı ve kainatın başkentine bir kez bile beraber gitmedik.

Neyse, gelecek sefere sevgili mesul pilot...

Ve unutma, Neawark havaalanına doğru irtifa kaybetmeye başladığımızda Kokpit'teki komutu ben alacağım...



www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)