|
İbrahim Müteferrika
( 17.10.1673)
İlk Türk Matbaacısı
Türk matbaacısı olan İbrahim Müteferrika, 1674 yılında Macaristan'ın Kolojvar kentinde doğdu. Protestan bir Macar ailesinin oğlu olan İbrahim Müteferrika ilahiyat öğrenimi gördüğü sırada Türklere esir düştü. İstanbul'a getirildi ve müslüman oldu.
Osmanlı Devletinde (vezirlerin emirlerini ilgililere duyurma görevi) müteferrikalık yaptı. Dil bilmesinden dolayı başka devletlerle olan müzakere heyetlerinde bulundu. Bir süre, Türkiye'ye davet edilmiş bulunan Macar beyi F.Rakoezi'nin hizmetine verildi.
Macaristan'daki öğrenimi sırasında basım işlerini de öğrenmiş bulunduğundan bir matbaa kurmayı amaç edindi. 1719-1720 yılları arasında matbaayı kurdu.
İbrahim Müteferrika'nın bu teşebbüsüne karşı çıkanların aşılmasında, Damat İbrahim Paşa'nın büyük yardımı oldu. Bununla birlikte, matbaanın açılmasına ancak dini olmayan eserler basmak şartıyla fetva verildi. Bu matbaada basılan ilk önemli eser Vankulu Lugati'dir. Bundan başka 16 önemli eser ve bazı haritalar da basıldı.
İbrahim Müteferrika'nın matbaası tarihteki ilk Müslüman Türk matbaasıdır. Fakat Türkiye'de gayrimüslimlerin daha önce açmış bulundukları matbaalar vardır.
HAKKINDA YAZILANLAR
İBRAHİM MÜTEFERRİKA
Mehmet Sait Efendi’yle beraber İstanbul’da ilk Türk matbaasını kurarak irfan hayatımıza hizmet eden değerli bir zat. 1674 tarihinde Macaristan’ın Klojvar şehrinde doğan, kalvenist bir Macar ailesinin oğlu olan İbrahim Müteferrika’nın, müslüman olmadan evvelki adı bilinmemektedir. İyi bir eğitim gördükten sonra rahip olmak üzere Protestan kilisesinde tahsil gördüğü sırada, 1692’de Türk akıncılarına esir düşerek İstanbul’a getirildi.
İbrahim Müteferrika’nın iyi bir ilahiyat tahsili görmüş olması, İslam dinini kolayca tanımasına ve kabul etmesine yardım etti. İslam dinine girişi hayatının önemli bir dönüm noktası oldu. Hayatı boyunca İslam dinine ve ilme hizmet etti.
1715 yılında Avusturya’ya düzenlenen sefer sırasında, haberleşme konusunda devlete hizmet etti. 1717’de Osmanlı Devletine sığınan Doğu Macaristan’daki Macarların reisi olan Rakoczi (Rakoçi)nin yanında uzun zaman vazife yaptı. Bu görevinde Osmanlı devlet adamlarının ve Rokoczi’nin takdir ve itimadını kazındı.
İbrahim Müteferrika 1719-1735 yılları arasında, Yirmisekiz Çelebizade Sait Efendi ile Türk matbaasını kurma çalışmalarına başladı. Matbaanın faydalarını anlatan ayrıntılı bir raporu, Sadrazam Damat İbrahim Paşa’ya sunduklarında, Sadrazam bu teklifi olumlu karşıladı. Fakat İstanbul’da matbaanın kurulması sosyal bir hazırlığı gerektiriyordu. Zira o zamana kadar kitap yazmakla geçimlerini sağlayan hattatlar, bu işten zarar göreceklerdi. Ancak ilim ve irfanı memleketin her tarafına yaymak isteyen İbrahim Müteferrika, zamanın şeyhülislamı Yenişehirli Abdullah Efendi’ye matbaa açmak, kitap basmak hususunda: “Kitap basma sanatını iyi bildiğini söyleyen bir kimse, lügat, mantık, astronomi, fizik ve benzerlerini birer kalıba çıkarıp, burada kağıtların üzerine basarak, bu kitapların benzerlerini elde ederim derse, bu kimsenin böyle kitap basmasına şeriat izin verir mi?” diye sordu.
Şeyhülislam buna:“Kitap basma sanatını iyi bilen bir kimse, bir kitabın harflerini ve kelimeleri birer kalıba çıkarıp, buradan kağıtlara basmakla, bu kitaptan az zamanda kolayca çok sayıda elde ediyor. Böylece çok ucuz kitap yazılmasına sebep oluyor. Faydalı bir iş olduğundan şeriat bu kimsenin bu işi yapmasına izin verir. Kitapta yazılı ilmi bilen birkaç kişi, önce tashih etmelidir. Tashih olduktan sonra basılırsa, güzel bir iş olur.” cevabını verdi.
Böylece ilk olarak İstanbul’da bir Türk matbaası kurmak içinİbrahim Müteferrika 1729’da fetva ve izin aldı. Bu matbaada ilk basılan eser, metal harflerle iki ciltlik Vankulu Lügatı’dır. 1737-1739 tarihleri arasında ise bu çalışması daha geniş bir şekilde gerçekleşti. Bu ilk Türk resmi matbaasında 17 eser basıldı. Ayrıca başlı başına haritalar da basıldı.
İbrahim Müteferrika 1737’de Lehistan ile olan anlaşmayı yenilemek için yapılan müzakerelere katıldı. 1738’de Orşava Kalesinin teslimi için yapılan anlaşmaya başkanlık yaptı. Daha sonra İstanbul’a dönen İbrahim Müteferrika, geçirdiği rahatsızlık üzerine 1745 yılında vefat etti. Kasımpaşa Mezarlığına defnedildi.
İlim ve fen adamı olan İbrahim Müteferrika’nın Latinceden tercümeleri ve fen kitapları vardır. Bunlardan astronomiye ait AfganTarihi, Usulu’l-Hikem fi Nizami’l-Ümem, Füyuzat-i Miknatisiyye ile Risale-i İslamiyye adlı dini kitapları basılmıştır. Dürüst, ahlaklı, faziletli, vefakar ve çok çalışkan bir zat olan İbrahim Müteferrika, Şark ve Garb dillerini bir araya toplayan bir lügat kitabı hazırlamak istedi ise de ömrü vefa etmedi.
HABER
Müteferrika’nın anısına Osmanlı usulü kâğıt üretilecek
SEVİNÇ ÖZARSLAN
Zaman 22 Mayıs 2013
Osmanlı’nın ilk kâğıthanelerinden biri 266 yıl önce Yalova’nın Elmalık köyünde açıldı. Yalova Belediyesi, İbrahim Müteferrika’nın kurduğu Yalakabad Kâğıthanesi’nin anısına, 25 Mayıs Cumartesi günü bir müze açıyor. İlk matbaacımızın adını taşıyan ve hazırlıkları iki yıldır süren müzede, budanan ağaç dalları, eskimiş elbiseler ve kâğıtlar kullanılarak geleneksel yöntemle kâğıt üretilecek.
Osmanlı döneminde, paçavralar, eskimiş ipler ve halatlar su içinde parçalanır, geceleri kireçli suya batırılır, gündüzleri de çimen üstüne serilerek beyazlatılırmış. Bunca emeğin sebebi kâğıt üretmek... İşlemler bu kadarla sınırlı kalmıyor. Paçavralar veya halatlar, 7 gün soğuk suda bırakılıyor ki üzerlerindeki kireç temizlensin. Daha sonra taş havanlarda tahta tokmaklarla dövme işlemi başlıyor. Malzeme iyice yumuşayınca kamıştan yapılmış ince eleklere alınarak kurutuluyor. Kabaca tarif ettiğimiz kâğıt üretme işlemi böylesine meşakkatli bir uğraş o dönemlerde. Tıpatıp aynısı olmasa da benzer bir sistem, 25 Mayıs Cumartesi günü saat 14.00'te Yalova'da açılacak İbrahim Müteferrika Kâğıt Müzesi'ne kuruldu. Ziyaretçiler, iki yıldır hazırlıkları devam eden müzeyi gezdikten sonra isterlerse müze sorumluları Aytekin Vural ve Bahri Deniz denetimindeki atölyede geleneksel yöntemle kâğıt üretebilecekler.
Vural, “Kâğıdın tarihini merak edenler internetten istediğini öğrenebilir ama kâğıt yapamazlar. Tanıtım panolarının duvarlara monte edildiği müzecilik anlayışı artık ziyaretçileri sıkıyor. Yaşayan müzecilik anlayışını hayata geçirmek istedik.” diyor. Böyle bir müzenin Yalova'ya kurulmasının nedenini anlamak için Osmanlı tarihine bakmak gerekiyor. İlk matbaacımız İbrahim Müteferrika (1674-1727), İstanbul'da matbaayı açtıktan sonra matbaasının kâğıt ihtiyacını karşılamak üzere 1745'te Yalova'nın Elmalık köyüne, o zamanki adıyla Hırka Deresi kıyısına Yalakabad Kâğıthanesi'ni kuruyor. O dönemdeki kâğıt üretimi, işte bu müzede canlandırılacak.
Osmanlı tarihinde aslında birçok kâğıthane var. Bursa, Denizli, Amasya ve İstanbul'da kurulmuş fakat bu kâğıthanelerde üretim yapıldığına dair kesin bir belge yok. Avrupalı tüccarlardan çok büyük miktarlarda kâğıt alındığı biliniyor. Özellikle İtalya ve İspanya'dan getiriliyor kâğıtlar. Aytekin Vural, Osmanlı Devlet Arşivleri'nde Yalakabad Kâğıthanesi'nde üretim yapıldığını kanıtlayan birçok belge bulduklarını söylüyor.
İBRAHİM MÜTEFERRİKA KONUŞUYOR!
İbrahim Müteferrika Kâğıt Müzesi, Yalova'nın merkezine çok yakın. Hacı Mehmet ovasındaki Raif Dinçkök Kültür Merkezi'nin içinde. Ünlü mimarlardan Emre Arolat'ın tasarladığı kültür merkezi, dışarıdan bakıldığında paslı bir binayı andırıyor. Çevre tarafından da öyle biliniyor, etrafı çevrilmiş inşaatı devam eden bir bina olduğu zannediliyor. Aslında paslı değil. Hatta tasarım ödülü almış. Arolat, özel bir çelik kullandığı için binanın dış cephesi birkaç sene içinde kendi kendine yeşil renge dönüşecek. Müze işte bu merkezin içinde. Müzenin girişinde sizi öncelikle konuşan bir İbrahim Müteferrika heykeli karşılıyor ve kendini anlatıyor. Vural, müzeye çok ciddi bir kâğıt bağışı aldıklarını anlatıyor. Kütahya'dan Diyarbakır'a ülkemizin dört bir yanından tarihi kâğıt yağıyor müzeye. Bugüne kadar 7 bin kâğıdın kaydını yaptıklarını söyleyen Vural, “Envanter çalışmalarımız devam ediyor, bu anlamda insanlara ulaşılması gerektiğini gördük.” diyor.
Yalova Belediyesi İbrahim Müteferrika'nın bastığı 17 eserden ancak 5'ini müzayedelerden bulabilmiş. Bunlar, Tarih-i Naima, iki cilt Ferheng-i Şuuri, iki cilt de Tarih-i Seyyah. Ziyaretçiler, bu kitapları müzede görebilecek. Diğer 12 kitap Osmanlı Arşivleri'nde mevcut olduğu için dijital çekimleri yapılmış. İsteyen, bu kitapları da dijital ortamda okuyabilecek. Müzede kurulan butonlu bir sistem sayesinde bir ‘tık' ile Vankulu Lügatı ya da Cihannüma karşınıza çıkıveriyor. Belediye Başkanı Yakup Bilgin Koçal’ın hayali olan müzede bunların dışında nadir kitaplar koleksiyonu, 1798'de Avrupa'da ilk kâğıt üreten makinenin maketi, yazı takımları, 1800'lü yıllara ait divitler, tapular, karneler, eski diplomalar ve daha pek çok nesne var.
Üçüncü kâğıt müzesi de geliyor
İbrahim Müteferrika Kâğıt Müzesi, ülkemizde bu alanda bir yıl içinde açılan ikinci müze olacak. İlki Aralık 2012’de İzmir Bornova’da eski bir levanten köşkünde kurulan Ege Üniversitesi Kâğıt ve Kitap Sanatları Müzesi. Üçüncüsü ise Şubat 2014’te Kocaeli’nde açılacak olan Seka Kâğıt Müzesi olacak. 13 bin metrekare alana kurulan bu müze, 2005’te Sümer Holding ile birleştirildiği için kapanan Cumhuriyet tarihinin ilk sanayi kuruluşlarından Seka Kâğıt Fabrikası’nın anısına yapılıyor. Çalışmaları hızla devam eden müzenin Avrupa’nın en büyük kâğıt müzesi olması planlanıyor.
www.biyografi.net (Binlerce Biyografi) |
|
|
|