Mehmet Tanrısever
sinema yönetmeni, yapımcı


işadamı



Konya’nın Bozkır ilçesi Bağardı köyünde doğdu. İlkokuldan sonra çalışma hayatına atıldı. Genç yaşta girişimci özellikleriyle öne çıktı. Bugün Türkiye’nin önde gelen firmalarından Mert Çelik’in sahibi. İşadamı kimliği yanında, sinema ile de yapımcı ve yönetmen olarak ilgileniyor. Yönetmen kimliği ile gerçekleştirdiği filmlerden biri Sürgün… Bu filmle milletlerarası 45. Salemo Film Festivali’nde ve 11. Taşkent Film Festivali’nde ödüller aldı. Ayrıca bir çok yerli filmin de yapımcılığını üstlendi. Hayatını ve görüşlerini, ‘Varolmanın Yolunda Zengin Olmak’ adıyla kitaplaştırdı.



English Biography

Mehmet Tanrısever was born in 1953 in Konya. Even though he is orjinally an industrialist by profession, he became producer in 1989 by esyablishing Feza Film, due to his love for cinema. When the first film he produced broke box-office records, he was driven to drecting. His debut as director, The Exile, which he completed in 1992, was selected the 'Second Best Film' in the 45th International Salerno Film Festival and received the . Later it was also selected the 'Secon Best Film' and won the 'Silver Phoenix' awawrd in the 11th Tashkent International Film Festival held in capital of Uzbekhistan. He was also selected the 'Best Director Making Debut', in same event.



HAKKINDA YAZILANLAR

Bir yönetmen sanayici olursa
Birol Uzunay
Aksiyon 4 Ağustos 2001 Sayı 348

Bir döneme damgasını vuran Minyeli Abdullah ve Sürgün gibi filmlerin yönetmeni Mehmet Tanrısever, nam–ı diğer "Hacı Fellini" bugün bambaşka bir portreyle karşımızda. Fikir dünyası değişmiş, durmaksızın üreten, çocuk ruhuyla çevresine pozitif enerji yayan Mehmet Tanrısever meğer bir motivasyon ustasıymış... Bir döneme damgasını vuran Minyeli Abdullah ve Sürgün gibi filmlerin yönetmeni Mehmet Tanrısever, nam–ı diğer "Hacı Fellini" bugün bambaşka bir portreyle karşımızda. Fikir dünyası değişmiş, durmaksızın üreten, çocuk ruhuyla çevresine pozitif enerji yayan Mehmet Tanrısever meğer bir motivasyon ustasıymış...

Tanrısever film setlerinde öğrendiği motivasyon tekniklerini bugün, sahibi olduğu Mert Çelik işçilerine uyguluyor. Mert Çelik işçileri, Mehmet Tanrısever yönetmenliğinde güne dans ederek başlıyorlar, öğle arasında tiyaro sahnesinde rol yapıyorlar ve akşam havuza girdikten sonra evlerine gidiyorlar. Bunun dışında da ülke gündemindeki konuları uzmanlarının ağzından dinleme şansı buluyorlar.

Önce dans, sonra iş

Yönetmenliğini yaptığı Minyeli Abdullah filmi ile izleyici rekorları kıran, Sürgün ile yurtdışında en çok ödül alan Türk yönetmeni unvanını kazanan Mehmet Tanrısever, Mert Çelik'te uyguladığı insan kaynakları yöntemleriyle yine çığır açacak.

Yüzlerce ülkeye ürün ihraç eden Mert Çelik'te mesai 7:50'de başlıyor. Fabrikanın dev konferans salonuna toplanan işçiler 10 dakika Türkçe Kur'an –ı Kerim dinledikten sonra, Mehmet Tanrısever'in konuşmasına pür dikkat kesiliyorlar. Tanrısever'in hayatın anlamı ya da Türkiye gündemiyle ilgili konuşmasından sonra yüzlerce işçi kendilerini pistte buluyor.

Ve vur patlasın çal oynasın!

5 yıldızlı otellerin diskolarından aşağı kalmayan Mert Çelik Diskosu her gün, piste yayılan sisler, renkli ışıklar ve müzik eşliğinde yüzlerce işçinin kendinden geçişine şahit oluyor.Batı danslarının ve yerli oyunların tüm figürlerini büyük bir ustalıkla sergileyen işçiler, makinaların başına geçiyorlar ve öğle paydosuna kadar bitip tükenmeyen bir enerjiyle çalışıyorlar. İşçiler öğle yemeğinden sonra tiyatro sahnesinde kendi arkadaşlarının sergilediği parodileri izlemeye başlıyorlar ve bir sonraki oyunda rol almak için teklif sunuyorlar.

Entel işçiler geliyor

Mert Çelik işçileri, Mehmet Tanrısever yönetmenliğinde sadece dans edip tiyatro sergilemiyorlar; okuma yazma kurslarına gidiyorlar, yüzüyorlar, tenis oynayıp sinema seyrediyorlar. Türkiye gündemini entelektüellerden dinliyorlar. Besim Tibuk, Cengiz Aytmatov, Ayşe Önal, Bulut Aras, değişik ülke konsolosları ve yabancı yatırımcılar Mert Çelik çalışanlarına eğitim semineri veriyorlar. Mert Çelik, işçilerin her pozitif eylemine ödül veriyor. Kapıda misafiri güler yüzle karşılayan bir danışma görevlisi bin mark ödül alırken, tiyatroda iyi rol yapan ağır makas işçisi de, ödül alacağını biliyor. Mehmet Tanrısever, ödülün yanında ceza da verilmesi gerektiğini söylüyor. Tanrısever, işçilerin kaliteyi aksatacak yönlerini görünce, kalite ilkelerini ezberletip saydırıyor. Eğlenceli cezalar verilerek sinerji korunuyor. Türkiye'nin nitelikli insanlara ihtiyacı olduğunu söyleyen Mehmet Tanrısever, uyguladığı modelin fabrikadan çok Türkiye'ye yararlı olacağını söylüyor.

Japonların da kalkınma döneminde bu tür uygulamalarla motivasyonu ve eğitimi tamamladığını söyleyen Tanrısever, "Günde ortalama 16 saat çalışıyorum. Sadece kendim için değil bu çalışma. İhracat yaptığım ülkelerdeki firmalar benim fabrikamı görünce hayret ediyorlar; çünkü onların ülkesinde bile yeşili, teknolojiyi ve sosyal yapıyı bu denli bütünleştirebilen bir fabrika yok! Fabrikam işçilerin morali ve güler yüzü sayesinde her ay en az yüzde 20 daha fazla verim elde ediyor" diyor.

Gülmek, sadece gülmek

Mehmet Tanrısever durmaksızın çalışmasına rağmen yorulmuyor ve sürekli eğleniyor; çevresine de sürekli gülmeyi tavsiye ediyor. Fabrika işçilerinin güler yüz ile çeliğe daha iyi şekil vereceklerini söyleyen Tanrısever, "Gülmek ve içinizdeki sıkıntıyı atmak en büyük yaşam iksiriniz olmalı. Ben içimdekini söyleyerek ruhumu, hareket ederek de vücudumu dinlendiriyorum" diyor.

Kendisindeki değişikliğin sebebini ise 1994 krizinde yaşadığı olaylara bağlıyor Mehmet Tanrısever: "Bir aylık bir dönemde biraz zorlanmıştım ve benim hiç de alışkın olmadığım bir durumdu bu. Dünya görüşümde ve ruh halimde önemli değişikliklere neden olduğu için bu sıkıntılarımı seviyorum. Bugün hayatı çok önemsemiyorum. Dans, ibadet, çalışmak, kısacası içimden geleni yapmak beni mutlu kılıyor. Eskiden ayak ayak üstüne atamazdım. Her şeyi konuşamazdım; çünkü rahat değildim ve bu bana mutsuzluk olarak geri dönüyordu."

Rahatlığın önce ruhta başlaması gerektiğini söyleyen Tanrısever, yabancılardan aldığı film ödüllerinden sonra onları daha iyi analiz ettiğini söyleyerek, "Önceki Mehmet'le bugünkü Mehmet çok farklı. Kimseye sınır yok, kimsenin önüne duvar koymak yok bugünkü Mehmet'in felsefesinde" diyor.

Fabrikada da yönetmen

Fabrikada ödül, ceza ve eğlenceyi birleştiren Tanrısever "hayallerimin çok üzerinde" dediği fabrikadan sonra yönetmenliğe de kaldığı yerden devam kararı aldı. Cengiz Aytmatov'la birlikte bir film projesi üzerinde çalışan Mehmet Tanrısever yönetmenliğin kendisi için bir tutku olduğunu, vazgeçmesinin mümkün olmadığını belirterek "Bana soruyorlar, fabrika patronluğuyla sanatı nasıl bir arada yürütebiliyorsun? Patron olarak kendimi özgür hissediyorum. Özgürlüğün getirdiği rahatlığı yönetmenliğe yansıtıyorum. Yönetmenlik sadece film setinde olmuyor. Ben fabrikada da bir yönetmenim. Dikilecek bir fidandan yapılan ihracata kadar herşey benim yönetimimde. İşçileri ve işi mutlu olacak şekilde idare etmek en büyük yönetmenliktir" diyor.

Mehmet Tanrısever bugünkü sinerjisiyle çok daha iyi, çok daha değişik filmler çekeceğini söylüyor: "Farklıyım. Farklılığım, dünyaya olan bakışımdaki rahatlık. Bu durum sinemaya da yansıyacak."

Böyle iş dostlar başına

Sabah mesaisi öncesinde Kur'an okunuyor ve fabrikanın diskosunda dans ediliyor. Öğle yemeğinden sonra tiyatro ve talk show
seyrediliyor.Fabrikaya gelen entelektüellerden Türkiye gündemi dinleniyor.

Okuma-yazma bilmeyenler kursa gidiyor.Tenis kortunda ter atılıyor, havuzda serinleniliyor, şelale kenarında dinleniliyor.
Fabrikadaki sinemada en iyi filmler izleniyor.




HABER

Tanrısever'le sinema sohbeti
6 Mart 2014

Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin düzenlediği “Bâbıâli Sohbetleri”nin bu haftaki konusu sinema. Mehmet Tanrısever, sohbet toplantısında “Sinema ve Medeniyet” hakkında konuşacak. Yönetmen Nazif Tunç’un sunacağı program, 6 Mart perşembe günü Timaş Kitapkahve’de saat 18.00’de başlayacak. Mehmet Tanrısever, sinemaya nasıl ilgi duyduğunu ve bugüne kadar emek verdiği filmleri anlatacak, sonra da ‘sinema’ ve ‘medeniyet’ arasındaki münasebet üzerinde duracak. Sinemada yaşadıklarına temas edecek olan Tanrısever, daha sonra dinleyicilerin konuyla ilgili sorularına cevap verecek.




HAKKINDA YAZILANLAR

Tanrısever'in yeni filmi: Keman Ağıtları
Süleyman Doğan
İttifak 2 Temmuz 2019

Yapımcı ve yönetmen Mehmet Tanrısever yeni bir filmle karşımıza çıkacak. Heyecanı ve kendine mahsus tavır ve davranışlarını filmlere uyarlayan Mehmet Tanrısever her zaman farklığını ortaya koymuş bir şahsiyettir. Mehmet Tanrısever yine ilginç bir filmle gündeme geldi. Yapımcılığını Mert Çelik’in üstlendiği senaryosunu ve yönetmenliğini Mehmet Tanrısever’in, görüntü yönetmenliğini Bosnalı Mirsad Heroviç’in yaptığı “Keman Ağıtları” 'sinema filminin çekimleri başladı. Filmin çekim setinde iki gün geçirdim. Mehmet Bey ile çekimler esnasında sohbet ettik. Sanatı kendine dert edinen Mehmet Bey, “dert olmadan sanat olmaz” diyor.

Geniş film kadrosu

Başrollerini Tarık Tanrısever ve Asena Keskinci'nin paylaştığı “Keman Ağıtları” filminin kadrosunda; Soydan Soydaş, Ayçin Tuyun, Aslı Erdemir, Barış Hayta, Arzu Budak, Yaşar Alptekin ve Haldun Boysan yer alıyor. Yönetmen Mehmet Tanrısever’in önderliğindeki yeni film çekimlerinin bir bölümünün yapıldığı İstanbul Darülaceze’ye iki gün önce gittim. Yedi saat boyunca filmin çekimlerini izledim. Mehmet Bey çok hassas biri. Filmin her anını inceden inceye sanatkar titizliği ile çekiyor. Hal böle olunca, bir dakikalık bir sahne için bazen iki saat bazen de üç saat çekim sürüyor. Arada bir oyuncu ve çekim ekibine motive edici konuşmalar yapıyor Mehmet Tanrısever.

Filmin konusu!

Filmin konusuna gelince; Mehmet (Tarık Tanrısever) ünlü bir müzisyen olduğu hayatının baharında geçirdiği büyük bir kaza sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum kalır. Bu yeni hayat biçimi Mehmet’i olgunlaştırırken hayatına girecek olan zihinsel engelli Seher (Asena Keskinci) ile birbirlerinin can yoldaşı olurlar ama kader onları beklenmedik bir maceraya sürükleyecektir. Film dram yüklü, ancak hayat dolu ve yaşamın içinden sahnelerle zenginleştirilerek çekiliyor.

Mehmet Bey film aşığı biri. Kazandığı parayı çekinmeden filme yatıran bir iş adamı. İşadamı olup da, sinema yapımcısı ve yönetmen olmak ülkemizde çok rastlanan bir durum değildir. Mehmet Tanrısever’e has bir iş olsa gerekir.

Konya Bozkır’dan!

Mehmet Bey’i biraz yakından tanıyalım: Konya’nın Bozkır ilçesi Bağyurdu köyünde doğdu. İlkokuldan sonra çalışma hayatına atıldı. Genç yaşta girişimci özellikleriyle öne çıktı. Mert Çelik’i isimli firma kurarak uzun yıllar dünya da ve Türkiye’de sayılı fabrikalar arasında üretim yaptı ve yaptığını dünyanın bir çok yerine ihraç etti. Ancak onun ideali sanayiden para kazanıp sinemaya yatırmaktı. İşadamı kimliği yanında, sinema filmi yapımcısı ve yönetmen olarak öne çıktı. Yönetmen kimliği ile gerçekleştirdiği filmlerden belki de ilki Sürgün filmiydi. Bu filmle milletlerarası 45. Salemo Film Festivali’nde ve 11. Taşkent Film Festivali’nde ödüller aldı. Hayatını ve görüşlerini, ‘Varolmanın Yolunda Zengin Olmak’ adıyla kitaplaştırdı. Bu kitapta bendenizle birlikte Mehmet Uyar ve Mahmut Çetin editörlük yaptı.

Sinema bir tutku!

Mehmet Tanrısever için sinema bir tutku ve bir aşk. Hatta Mehmet Bey daha ileri giderek, “Sinema bir ibadet aracıdır” diyor ve ilave ediyor: “Bu sinemayla, dizilerle her şeyle mümkün olabilir. Ehil insanlar ilgili yerlere gelemiyor. Ruh dünyası geniş insanları bulmak gerek. Anladım ki sinema inancı anlatıyor. Neye inanırsan, neyi dert edersen, sinemaya onu aktarıyorsun. Gün geçtikçe sinemaya, tiyatroya, müziğe daha çok önem verdim. İmkanlar ölçüsünde film yapmaya çalışıyorum. Daha çok kitap okuyorum, sanata yönelebiliyorum. Sinemayı çok önemli bir iletişim aracı olarak görüyorum. Sinema hayatı anlatıyor. Okulda bir yılda zor verilen eğitimi 2 saatte sinema karşısında verebiliyorsun ve daha çok etkileyebiliyor.”

Küresel proje!

Filmleri bir tebliğ aracı olarak çektiğinin altını çizen Mehmet Tanrısever: “Sinemanın ve kültürün varlık sebebi, özümüzü nesillere doğru yansıtmaktır. Peynir ekmek yiyelim ama güven ve sevgi olsun. Şimdi her nimetten faydalanıyoruz ama sanat açlığı var. Kendileri namaz kılıyor, tesbih çekiyor ancak çocuklarını bırakıyorlar sosyal medyanın kucağına. Absürt filmlerin milyonlarca izlenmesinin bir sebebi de budur. Türk Sineması sulu komedi filmleri ve entrika dizileriyle dolu. Sahtelikler, cinsellik. Bu canımı çok acıtıyor. Artık toplum öyle bir noktaya gelmiş ki her yerde bir depresyon hakim. Dünya sineması da duygudan yoksun. Aşk filmleri geri planda. Hep bir yapay zeka vurgusu, uzaylılar, tek tip insan, tek din, tek millet yaratmaya çalışıyorlar. Bunlar büyük bir proje. Buna direnmeye çalışan gruplar da var ama bunlar baskın çıkıyor. İnançlar yok edilip yapay bir inanç sistemi oluşturuyor. Küresel gücün bir projesi. Kıyametin büyük alametlerinden olarak görüyorum” diyor.

Tanrısever’in hayali!

Yapımcı, yönetmen Mehmet Tanrısever kendisini en çok etkileyen filmlerin başında Çağrı olduğunu belirtiyor ancak bir çekince de koyuyor: “Çağrı Filmini onlarca kez izledim. İlk çıktığında eşimle büyük bir heyecanla izledik. Ama savaş çok verildi. Sosyal yönleri daha ön planda olmalıydı. Esaretin Bedeli gibi, Yeşil Yol gibi, Forrest Gump gibi işlenmeli. Evrensel mesajlar verilmeli. Biz Türkler Allah’ın sevgili kullarıyız. Türk, Kürt hepimiz bu toprakları kimseye bırakmayız. Bazı bozulmalar oluyor, onlar da dibe vuracak. İnsanlar yeniden kendine, özüne ve gerçek dinine dönecek. Öyle inanıyorum, ümitvarım da. Tüm filmlerim buna hizmet ediyor. 2014 krizinde devletimizin yanında olduk, olacağız. 2016 yılındaki hain kalkışmanın üstesinden geldik. Bunlar hep imtihan. İbrahim Aleyhisselam ateşe atıldı, kaçmadı. İmtihanı geçti. Biz de sabredeceğiz. Hayalim çok iyi ve güzel filmler yaparak Türk milletine ve İslam Ümmetine ve hatta tüm insanlara faydalı olmaktır.”

Mehmet Tanrısever filmi dert edinip neslimizi doğru ve hayırlı yola sevk etmek için uğraşıyor. Onu ne kadar tebrik ve takdir etsek azdır. Keman Ağıtları filmini bir an önce bitirip vizyona girmesini heyecanla bekliyor ve Tanrısever’i selamlıyorum.






www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)