Mustafa Yıldızdoğan ( 1966)
şarkıcı, besteci


şair



1966 yılında Konya'nın Kadınhanı ilçesinde doğdu. Çiftçi bir ailenin yedi çocuğundan biridir. 16 yaşında bağlama ile tanıştı.

İlk albümü "Doğuyoruz Ufuklardan" adlı albüm oldu. 1992 yılında "Üşüyorum", 1993 yılında "Türkiyem" ve 1995 yılında "Han Duvarları" albümlerini Selçuklu Müzik'ten çıkardı.

1996 yılında Akbaş Müzik ile anlaştı. 1997 yılında "Yandı Yürekler Yandı", 1998 yılında "Bu Vatan Kimin", 1999 yılında "Mektup", 2000 yılında "İnsanlar" ve 2001 yılında "Sevmeyen Bilmez" adlı albümleri Akbaş Müzik'ten çıktı.

Akbaş Müzik ile ayrılarak kendi şirketini MYD Müzik kurdu.

"Artık Kafaya Takmam" ilk çalışması oldu. 2003 yılında "Biz Bu Hallere Düşecek Adam Mıydık?", 2004 yılında "Karşılıksız Sevmedik Mi?", 2005 yılında "Satan Satana", 2007 yılında "Ankara'ya Yağmur Yağacak", 2008 yılında "Şahit", 2009 yılında "Senin İçin ve ", 2012 yılında "O Gün" adlı albümlerini çıkardı.

Özellikle "Türkiyem" adlı eserleri Türkiye genelinde çok popüler oldu.

Evli ve üç çocuk babasıdır.

ALBÜMLERİ:

Doğuyoruz Ufuklardan (1991)
Üşüyorum (1992)
Türkiyem (1993)
Han Duvarları (1995)
Yandı Yürekler Yandı (1997)
Bu Vatan Kimin? (1998)
Mektup (1999)
İnsanlar (2000)
Sevmeyen Bilmez (2001)
Artık Kafaya Takmam (2002)
Biz Bu Hallere Düşecek Adam Mıydık? (2003)
Karşılıksız Sevmedik Mi? (2004)
Satan Satana (2005)
Ankara'ya Yağmur Yağacak (2007)
Şahit (2008)
Senin İçin (2009)
O Gün (2012)
Gurbet Türküleri (2013)
Nadas (2014)
Hasat (2017)







Kendi Dilinden Hayatı

1966 Konya Kadınhanı Örnekköy doğumluyum. Çiftçi bir ailenin 7 çocuğunun ortancısıyım. Tahsilim lise terk. Askerliğimi 1986-1988'de Eğirdir ve Adıyaman'da tamamladım. 1990'da evlendim. Ahmet, Gülsüm ve İrem adlarında üç can parçam var.

Sanata 1982 yılında hayalini kurduğum bağlama ile başladım. Hiç kimseden ders almadan, kendi kendime ama bıkmadan usanmadan çok çalışarak, gece uykularını yüreğime ve sevdama hapsederek bu günün temelini attım. Gerçi bir gün sanatçı olacağım diyerek değil. O günkü haşin, hırçın, deli dolu duygularımı Karacaoğlan gibi Yunus gibi şifresi yalnız bana ait olmak üzere ruhumdaki kara bulutları dağıtmak içindi. Meğer Yüce Mevlam rızkımızı sanatla verecekmiş de haberimiz yokmuş. Çok küçük yaşlarda ağabeylerimin ve arkadaşlarının Vatan ve Millet için ne kafa yorduklarını, bazı zaman göz yaşı döktüklerini unutamam. Beni önce Allah'a iyi bir kul, ana-babaya iyi bir evlat, yüce Milletime de iyi bir fert olarak yetiştiren anamdan, babamdan ve ağabeylerimden Allah razı olsun.

1989 yılında Kadınhanı Ülkü Ocağı'nın konseri ile başlayan ve bu günlere gelen zor ama güzel bir serüven. 1990 yılında Pendik Ülkü Ocağı'nın konserinde sahne alan Alperen ile tanışmamız ve kaset teklifi.....

Doğuyoruz Ufuklardan, Üşüyorum ve Türkiyem
Unkapanı müzik piyasasında bir yere gelmenin zorluğunu hatta imkansızlığını biliyordum. Ama neden olmasın. Alperen umutluydu benden. Yakalayacaktık. Bir türkü lazımdı. İşte o türkü: Şiirin yazarı, ömür boyu vatan hainleriyle, kalemi ile savaşan, yılmayan, yıkılmayan ve şu an hastalıkla savaşan saygıdeğer büyüğümüz Dilaver Cebeci. Bestesi kendime ait olan Türkiyem türküsü.

Bize kapanan demir kapıları, yüreğimizden kopan fırtına ile yıkıyorduk. 7'den 70'e herkes sağcısı solcusu istemeseler bile mecbur kalıyorlardı, millî günlerde, millî maçlarda, hemen hemen her siyasi parti seçim zamanlarında devlet protokolünde Türkiyem'i çalıyorlardı. Başarmıştık.

Yön vermeliydik sanata. Sevdalı gençlerimiz şifresini çözmeliydi aşkın, bizim türkülerimizle.
Han Duvarları albümünden sonra Selçuklu Müzik'ten yani Alperen'den ayrılmak zorunda kaldım. Bu yere gelmemde çok büyük emeği olan sevgili ağabeyim Alperen'e sonsuz teşekkürler...

Akbaş Müzik'in sahibi Yılmaz Akbaş ile başlayan yeni bir dönem..

Yıl 1995. Kasetimiz bitmişti. Sonradan bir hafta içinde besteleyip aranjesini yapıp, okuyup kasete dahil ettiğimiz, Başbuğum'a yaktığım ağıt ve Yandı Yürekler Yandı. O nasıl duygu idi anlatamam. Mekanın cennet olsun Başbuğum.

Bu Vatan Kimin, Mektup ve İnsanlar...

Bu Vatan Kimin albümünde, Saçların türküsü ile daha geniş kitlelere ulaştık. Mektup albümü ile Türkiye'de en çok satan 5 kaset arasına girdik. Çıkmadığımız tv kanalı kalmadı.1990 yılındaki hayallerimizi çoktan aştık. Gelen her başarı bizi çıtamızı yükseltmeye mecbur kıldı. Geldiğimiz nokta mükemmel ve güzel ama yeterli değil.

Fikrimden, düşüncemden, taşıdığım bütün değerlerden taviz vermeden, buralara gelebilmenin güzelliği ve sevincini yaşıyorum.

Sözün kısası değerli gönüldaşlarım; hiç bir eğitim almadan, hiç bir kimseden yardım görmeden, gece uykusuna hasret, evime hasret, eşime, çocuklarıma hasret, öte yandan da en güzel vuslat. Sabrın, şükrün ve azmin neticesi.

İyi günde, kötü günde her konserde, cebinizdeki son kuruşu ile bilet alarak bize güç veren salonları, statları tıklım tıklım dolduran gençler, kendi evlatlarından bizi ayırt etmeyen, namazlarının ardında bize de dua eden analarım, bacılarım, ağabeylerim sizin duygularınıza tercüman olabilmek için uğraştık. Eğer zerre kadar başarılı olabildiysek ne mutlu bize.. Bütün gaye ve çabamız gençlerimiz. Onlar bizden kabiliyetli , daha cesur, daha sabırlı, daha inançlı, daha azimli ve her şeyi ilimle ve en önemlisi sevgiyle başaracaklar. Onlara deryada bir katre, küçücük bir ışık olabildi isek ne mutlu bize. Ve ne mutlu aynı dilek, aynı umut ,aynı ülküde paylaşmasını bilen ,sevdiğini riyasız seven gönüllere ve Ne Mutlu Türküm Diyene.

Hakkınız Helal Edin.
Saygılarımla...



www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)