Şahin Alpay ( 1944)
gazeteci, yazar



1944 yılında Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde doğdu. Sabiha ve Ahmet Alpay’ın oğlu. Ataları 1923 sonrası mübadele sırasında Serez ve Midilli'den göçetmiştir. 1961-1962 eğitim yılında AFB bursu ile bir sene ABD'de lisede okudu. Robert Lisesi’nde ve AÜ SBF’de okudu. Gençlik yıllarında Doğu Perinçek liderliğindeki gizli örgüt, Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi’nin ilk kurucu çekirdeği içinde yer aldı. Şimdi liberal. Stockholm Üniversitesi’nde doktora yaptı. 1982 yılında Cumhuriyet gazetesinde yazarlığa başladı, Sabah’ta devam etti. Uzun yıllar Milliyet gazetesinde yazdı ve Entelektüel Bakış sayfasını yönetti. CNN Türk’te aynı adlı haftalık programı yönetti. Zaman gazetesinde yazıyor. İngilizce ve İsveçce biliyor. Evli ve iki çocuk babası.

ESERİ:
2020 Yılında Türkiye




YORUM

Türk usulü başkanlıktan vazgeçin
Zaman 21 Mart 2013

Başbakan, “Yumurta küfesi taşıyoruz sırtımızda… Adeta sırattan geçiyoruz, keskin bir bıçağın üzerinde yürüyoruz…” derken haklı. Sürecin başarıyla sonuçlanması için, herkes elinden geleni yapmalı. Benim elimden gelen, görüşlerimi yazmak, söylemek.

Kuzey İrlanda barışının mimarlarından olduğu için Kraliçe’den Lord unvanını alan John Alderdice, Türkiye’deki barış sürecinin çok daha zor olduğunu söylemiş ve sabır istemiş: “Barış sürecini bir çocuk ya da bitki olarak düşünürseniz, öyle hemen büyümesini sağlayamazsınız!” (Milliyet, 18 Mart.) Ne kadar yerinde bir uyarı. Alderdice, Türkiye’deki zorluğu da esas olarak, stratejik konuma bağlamış. Haklı, çünkü Kürt sorununun uluslararası, sınırlaraşırı bir boyutu var. PKK’nın silahlı isyana son vermesi, Ankara’nın bütün Kürtlerle barış yapmasını gerektiriyor.

Ne var ki zorluğun, iç nedenleri daha önemli. Türkiye Kürtlerinin ortak, meşru, demokratik talepleri karşılanmadan barış yerleşemez. Bunların asgarileri, PKK’nın siyasallaşmasına kapıların açılması; Türkiye’de (sadece Türklerin veya Müslümanların değil) her dinsel ve etnik kökenden eşit haklara sahip yurttaşların yaşadığının kabulü; Türkçe yanında Kürtçenin de anadil olarak öğretilmesinin (iki dilli eğitim) önündeki engellerin kalkması; idare yapısının yerinden yönetim esasına göre yeniden düzenlenmesi. Bunlar, anayasada Kemalizm’in yerini özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiye bırakmasını zorunlu kılıyor.

Barışın yerleşmesi için, toplumda köklü zihniyet değişikliğine de ihtiyaç var. Şöyle ki, Türkiye’de sadece Türklerin yaşamadığının, insanların çok kimlikli olduklarının, kimsenin kimseye belirli bir kimliği dayatamayacağının yaygın kabul görmesi gerekecek. Doksan yıldır Kemalist tek-kültürcülükle yıkanan beyinlerin çok-kültürlülüğü sindirmesi kolay olmayabilir.

Zorlukların aşılabilmesi için barıştan yana güçlerin olabildiğince birleştirilmesi, barış karşıtlarının ise olabildiğince tecrit edilmesi gerekir. Toplumda, haklı veya haksız, hükümet ile PKK arasında “Türk usulü başkanlık sistemine destek karşılığında, Kürt taleplerinin karşılanması” temelinde örtük bir anlaşma yapıldığı izlenimi doğdu. Barıştan yana güçlerin bir kısmının, bu nedenle sürece soğuk baktığı ortada. Başbakan’ın 2007’de anayasa taslağı hazırlamasını istediği ekibin başı, kamu hukukçularının duayeni Prof. Dr. Ergun Özbudun bakın ne diyor: “Kürt meselesinin çözümünü başkanlık sistemiyle ilgili pazarlığın unsuru haline getirmek etik değil.” (Neşe Düzel, Taraf, 18 Mart.) Başka hiçbir nedenle değilse bu nedenle AKP hükümeti vakit geçirmeden Türk usulü başkanlık sistemi önerisinden vazgeçmelidir.

Barış süreci, medyaya sansür ve otosansür ile yürüyemez. Toplumun, önemli bir ölçüde AKP iktidarı altında kavuştuğu ifade özgürlüğünden vazgeçmesini beklemek beyhude. “Milli gazetecilik” ancak otoriter – totaliter rejimlerde olur. Putin bile bütün basını susturamıyor. Sansür, otosansür ters teper. Nitekim, tepti. Barış sürecinin selameti açısından hükümetin medyadan alabileceği bütün desteği alması gereken bir sırada, demokratikleşmenin ve barış sürecinin önde gelen savunucularından, basının duayenlerinden Hasan Cemal’in susturulmasının, hükümetin kendini bacağından vurmasından başka bir anlamı var mı?




HABER

Şahin Alpay gözaltına alındı
27 Temmuz 2016

İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili Fuzuli Aydoğdu’nun talimatı ile Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen soruşturmada 47 şüpheli hakkında gözaltı ve yakalama kararı çıkarıldı.

Terör polisi, bu sabah erken saatlerden itibaren belirlenen adreslerde gözaltı ve arama işlemi yaptı. Hakkında gözaltı kararı bulunan isimler arasında Ali Bulaç, Abdülhamit Bilici, Mehmet Kamış, Şahin Alpay ve Mümtazer Türköne de bulunuyor.

ETİLER’DEKİ EVİNDEN ALINDI

Hakkında gözaltı kararı bulunan isimlerden Şahin Alpay Etiler’deki  evinde gözaltına alındı.Polis ekipleri  saat 06.00 sıralarında Şahin Alpay’ın Beşiktaş’taki evine geldi. Yaklaşık 2.5 saat evde arama yapan polisler, Şahin Alpay’ı gözaltına aldı.

Kelepçesiz olarak polis aracına alınan Alpay, gazetecilerin sorusu üzerine ”Bir şey söylemeyeceğim. Neden gözaltına alındığımı bilmiyorum” dedi. Şahin Alpay, sorgulanmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.







www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)