Nakış Karamağaralı
Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı


akademisyen



1967 yılında Ankara'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji-Sanat Tarihi Bölümü'nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Bölümü'nde yaptı.

1991 yılında Kültür Bakanlığı, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Müzeleri'ne müze araştırmacısı olarak göreve başladı.

1991 yılında G.Ü.M.M.F. Mimarlık Bölümü'ne araştırma görevlisi olarak atandı. 2002 yılında G.Ü.M.M.F. Mimarlık Bölümü'nde öğretim görevliliğine tayin edildi. 2006 yılında doçent unvanını aldı. G.Ü. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde görev yapmaktadır. İngilizce ve Fransızca biliyor.

Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı.




HAKKINDA YAZILANLAR

İdealist arkeolog
Taha Akyol
Milliyet 30.08.2010

AHLAT ve çevresindeki Selçuklu kültür mirasını ihya etmeye hayatını adamış bir arkeolog aile; Prof. Haluk Karamağaralı, eşi Prof. Beyhan Karamağaralı... 1968’de ilk kazıyı ve envanter çalışmalarını başlatan, bu iki idealist arkeolog.

O yılların yoksul Türkiye’sinde çok defa çalışmalarını kendi imkanlarıyla yürütmüşler ve bize bu muazzam kültür mirasının kapısı açmışlar.
İkisini de rahmet ve şükranla anıyorum.

Şimdi bayrağı kızları Doç. Dr. Nakış Karamağaralı taşıyor. Nakış Hanım da hayatını Ahlat ve çevresindeki tarihi eserlerin bulunmasına, korunmasına, restorasyonuna adamış bir idealist.

Ahlat’a adanmış aile

Kendisiyle Ahlat’taki ‘Kazı Merkezi’nde görüştük. Her taraf numaralanmış taşlarla, torbalarla, haritalarla dolu.

Duvarda, babası Haluk ve annesi Beyhan Karamağaralı’ların fotoğrafları ve altında çeşitli hatıra fotoğrafları.

Anlatırken duygulanıyor, hem Selçuklu medeniyetine duyduduğu idealistçe heyecandan, hem babasıyla annesine olan kuvvetli hissi bağlılıktan.

Rica ettim, fotoğraf çekindik. Bu fotoğraf benim için de çok değerli, Karamağaralı ailesine ve Ahlat’ta yaptıkları büyük işe duyduğum saygıdan dolayı.

Selçuklu kültür mirası

Nakış Karamağaralı’yı dinliyorum:
- 7-8 bin anıt mezar taşı var. Hemen tamamı Selçuklu Türklerine ait. Müslüman mezarlığı olduğu için az sayıda Kürt de buraya defnedilmiş tabii. Ahlat mimarisi, Asya Türk mimarisinin bir devamıdır. 11. yüzyıl civarında Ahlat çapında sadece iki medeniyet merkezi daha vardı; Belh ve Buhara...

11-12. yüzyıla ait en büyük Türk mimari mirası, Ahlat ve çevresindedir.

Yerin 4 metre altıda kalmış hamamı ve çarşıyı ortaya çıkarmak, mezar taşlarını okuyup korumaya almak, çevre düzenlemesi yapmak, kümbet, medrese, cami binalarini restore etmek...

Efes’ten daha geniş ve zengin bir miras.
Kıt imkanlarla çalışıyorlar. Nakış Hanım haklı bir sitemde bulunuyor:
- Antik Yunan ve Roma eserleri için sponsor olan şirket ve vakıflarımızı elbette takdir ediyorum. Ama Ahlat’taki bu emsalsiz mirasın ortaya çıkarılması konusunda ilgisiz kalmalarını da üzülüyorum, çok üzülüyorum.

Nakış Hanım’ın bu sözlerini büyük kültür fonları bulunan firmalarımızın dikkatine sunuyorum.

Japonların ilgisi

Geçen yıl Ahlat’ta küçük bir Budist-Uygur mabedi ile çevresinde bazı ev kalıntıları bulunmuş. Orta Asya’dan gelen kitleler içinde onlar da varmış demek ki.

Bu keşif bilim âleminde duyulunca, Japon Ryukoku Üniversitesi’nden bir arkeolog heyeti Ahlat’a gelerek inceleme yapmışlar, bilgi almışlar.
Muhtemelen bu küçük Uygur-Budist mirasına sponsor olacaklar.

Nakış Karamağaralı ve çalışma arkadaşlarını kutluyorum.

Ahlat’tan Malazgirt’e bölgeyi himayesine alarak çalışmaları başlatan Cumhurbaşkanı Gül’ü ve projeleri adım adım izleyen Genel Sekreter Mustafa İsen’i kutluyorum.

Bir fırsatı bulup Ahlat ve çevresini gezmenizi sizlere de tavsiye ediyorum.



www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)