Lamartine .
şair, yazar


Alphonse Lamartine


Fransız şair ve devlet adamı



21 Ekim 1790 tarihinde Macon’da doğdu. Pierre de Lamartine’in ilk oğludur.

Fransız İhtilali’nden dört sene sonra Milly yakınında bir çiftliğe taşındı. Mütevazi bir hayat içinde okumaya devam etti. 1811 yılında İtalya’ya gitti.

Hıristiyanlık dininin tezatlarını görünce, transandantalizm (kalpte temizlik) felsefesine kapıldı.

Savurgan bir hayat yaşadığı için, para kazanmak ve aristokratça hayatını sürdürmek maksadıyla politikaya girmeye çalıştı. 1820’de evlendi ve hemen Napoli elçilik katipliğine tayin edildi.

Burada ilk büyük eserini, “Şairce Düşünceler” (Méditations Poétiques) yayınladı. Edebi çalışmalarını hızlandırdı. “Sokrat’ın Ölümü” (La Mort de Socrate), “Şairce Dini Ahenkler” (Harmonies Poétiques iet Religieuses) ve daha birkaç eser yayınladı.

Louis Philippe’nin kral olması ile Napoli’deki görevinden istifa ederek Ortadoğu ülkelerini gezmeye çıktı. Görevle bütün Avrupa ve Amerika’yı dolaştı. Sultan Abdülmecit Han zamanında Türkiye’ye geldi. Padişah tarafından büyük dostlukla kabul edildi. Aydın ilinde bir çiftlik hediye edildi.

1833 yılında meclise milletvekili olarak girdi. 1848’de Dışişleri Bakanlığı yaptı. Louis Napoleon’un başkan seçildiği seçimlere o da adaylığını koydu, ama çok az oy alabildi.

Politikadaki yenilgisi onu fakirliğe sürükledi. Devamlı eserler yazarak borçlarını ödemeye çalıştı. Türkiye ve Rusya üzerine yazdığı tarih kitaplarından çok para kazandı. Fakat borçlarını bir türlü bitiremedi. Ömrünün sonuna doğru tamamen unutuldu.

28 Şubat 1869 tarihinde Paris’te öldü.

ESERLERİ:

Eserleri arasında en meşhurları:
Şairce Düşünceler, Yeni Şairce Düşünceler (Nouvelles Méditations Poétiques), Sokrat’ın Ölümü, Jocelyn, Görüntüler (Les Visions), Bir Meleğin Düşüşü (Chuted’un Ange), Şairce İçekapanışlar (Recuillements Poétiques); tarih kitaplarından: Sırdaşlıklar (Les Canfidences), Jinondenler Tarihi (L’Histoire des Girondins), Türkiye Tarihi (Histoire de Turquie); roman: Greziella.




Şiirlerinin Özellikleri

Lamartine “soluk alır gibi şiir yazan” bir şairdir. Şiir ve metinlerinde renkli, ışıklı tablolara rastlanmaz. Kesin hatlarla ayrılmayan duygular, kapalı bir sis perdesi arkasından anlatılır. Romantizm akımının temsilcilerindendir.




GÖRÜŞLERİ

Lamartine’nin İslam ve Hazreti Muhammed Hakkındaki Görüşleri

Türkiye’de politika ve dini konular üzerine araştırmalar yaptı. İslamiyetin, Hıristiyanlık yanında ne kadar ileri ve mükemmel olduğunu gördü. Hıristiyanlığı terk ederek tenkide başladı. Bu husustaki düşüncelerini Histoire de Turquie (= Türkiye Tarihi) kitabında şu ifadelerle açıklıyordu: “Hazreti Muhammed, bir yalancı peygamber miydi? O’nun eserlerini ve tarihini inceledikten sonra bunu düşünemeyiz. Çünkü yalancı peygamberlik iki yüzlülüktür. Yalanda doğruluğun kudreti bulunmadığı gibi, iki yüzlülüğün de inandırma kudreti yoktur.

Mekanikte, bir cisim atıldığı zaman onun varabileceği yer, fırlatma gücü ile orantılıdır. Bir manevi ilhamın gücü de, onun yaratabildiği eser ile orantılıdır. Bu kadar çok şey taşıyan, bu kadar uzaklara kadar yayılan ve bu kadar uzun zaman aynı kudrette devam eden bir fikir (yani İslamiyet) yalan olamaz. Bunun çok samimi ve çok inandırıcı olması gerekir. Onun hayatı, mücadeleleri, memleketinin hurafelerine ve putlarına kahramanca saldırıp onları parçalaması, puta tapan çoğunluğun hiddetlerine karşı koymak ataklığı, kendine saldırdıkları halde, on üç sene Mekke’de buna dayanması, hemşehrileri arasında türlü hadiseler çıkartmak ve kendini adeta kurban yerine koymak gibi hallere tahammülü. Medine’ye hicreti, durmadan yaptığı teşvikler ve verdiği vaazlar, çok üstün düşman kuvvetleriyle yaptığı savaşlar, kazanacağına olan itimatı, en büyük felaket zamanında bile duyduğu insan üstü güvence, zaferde bile gösterdiği sabır ve tevekkül, sözlerini kabul ettirme hırsı, sonsuz ibadeti, Allah’la mukaddes konuşmaları, ölümü, ölümünden sonra da devam eden şan, şeref ve zaferleri, O’nun hiçbir zaman bir yalancı peygamber olmadığını tam aksine büyük bir imana sahip bulunduğunu gösterir. İşte bu inancı O’na ortaya iki yeni dogma koymasını sağladı; bu dogmalardan biri “Tek ve ebedi bir varlık olan bir Allah’ın bulunduğu”, ikincisi ise “Putların tanrı olmadığı” kaziyesi (önermesi) idi. Birincisi ile Araplara o zamana kadar tanrı bilmedikleri tek Allah’ı tanıtıyor, ikinci dogma ile de o zamana kadar tanrı sandıkları putları ellerinden alıyordu. Kısaca bir kılıç vuruşu ile yalancı ilahları, putları kırıyor, bunun yerine onlara “Tek Allah” fikrini veriyordu.

Filozof, hatip, peygamber, kanun koyucu, cenkçi, insan düşüncelerini sihirleyici, yeni dogmalar koyan ve yirmi büyük dünya imparatorluğu ile bir büyük İslam devleti kuran adam: İşte Muhammed budur! İnsanların, büyüklüğü ölçmek için kullandıkları bütün mikyaslarla ölçülsün! Acaba ondan daha büyük biri var mıdır? Olamaz!”





www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)