Almış Han
İdil Bulgar Hanı


asker


İlteber Almış Han


Emir Cafer bin Abdullah



Almış Han, Şilki Han'ın oğluydu. Türkleri birleştirmek ve İdil Bulgar Hanlığı'nı daha etkin hale getirmek için mücadele eden bir liderdi.

Abbasi halifesi Muktedir'e ülkesine din adamları yollanmasını istediğini iletmesi için bir elçi gönderdi. Bunun üzerine halife tarafından Sevsen başkanlığındaki bir heyet Bulgar ülkesine yollandı.

Seyyah İbn Fadlan'ın da katip ve danışman olarak bulunduğu heyet, 12 Mayıs 912 tarihinde Almış Han'ın karargahına ulaştı.

Almış Han, Müslümanlığı kabul ederek devletini İslam'ın Doğu Avrupa'daki temsilcisi durumuna getirdi.

İsmini Emir Cafer bin Abdullah olarak değiştirdi.

Halife ve kendisi adına sikkeler bastırdı, camiler inşa ettirdi ve kadılık kurumunu kurdu.

Almış Han’dan sonra yerine oğlu Mikail geçti. Ona da Talib bin Ahmet, Mümin bin Ahmet ve Mü’min bin el-Hasan halef oldular.




İdil Bulgar Hanlığı

İdil ve Kama nehirlerinin birleştiği alanda kurulan bir Türk devleti. Bir kısım araştırmacılar ilk Müslüman-Türk devletinin İdil Bulgar Hanlığı olduğunu kabul ederler.

“Karışık” manasına gelen Bulgar kelimesi, Hun Türklerinin idaresinde yaşayan ve Hunların yıkılışından sonra dağılan Türk boylarından Kutripur ve Utrgurların karışımından meydana gelen Bulgarlara isim oldu.

Önceleri Göktürk Hanlığının idaresinde yaşayan Bulgarlar, 630’da bu devletin fetreti üzerine Büyük Bulgarya devletini kurdular. Ancak bu devlet kısa bir süre sonra komşu Hazar Hakanlığı tarafından ortadan kaldırıldı.

Bunun üzerine Asparuh idaresindeki Bulgarlar, Tuna’ya doğru yönelerek Balkanlara girip 670’li senelerde Tuna Bulgar Devleti'ni kurdular. Tuna Bulgarları bir süre sonra Slavlarla karıştılar.

864 yılında Boris Han’ın Ortodoksluğu resmen kabulüyle hıristiyan oldular. Bugünkü Balkanlarda yaşayan Bulgarlar bunların soyundandır.

Bulgarların bir kısmı ise, İdil ve Kama nehirlerinin birleştiği sahaya yerleşmişlerdi. İdil Bulgarları burada bölgenin yerli halkı Fin-Ugarları ve öteki Türk topluluklarını da idareleri altına alarak bir devlet kurdular. Bu devletin ilk devirleri hakkında kaynaklarda kesin bir bilgi yoktur.

Bulgar tüccarlarının Harezm’de ve Samani ülkesinde Müslüman tüccarlarla temasları, Harezmlilerin de onların ülkelerine gitmeleri neticesinde, ülke topraklarında İslam dini ve kültürü yayılmaya başladı. 900’lü senelerde Bulgarlar arasında İslamiyet’i kabul edenlerin sayısı çoğunluktaydı.

Sultan Şekkey’in oğlu İlteber Almış’ın başa geçtikten sonra, gördüğü bir rüya üzerine İslamiyet’i kabul etti.

İdil Bulgar Devletinin resmi dini İslamiyet oldu.

Almış Han 920’de Abbasi halifesine din alimi ve mimarlar göndermesi için ricada bulundu. İsmini de Emir Cafer bin Abdullah olarak değiştirdi.

Bu heyet 922 yılında İdil Bulgar ülkesine ulaştı. O andan itibaren Bulgar Devleti, Abbasi halifelerine bağlı bir Müslüman ülkesi, Bulgarlar ise, Doğu Avrupa’da Türk-İslam kültürünün ilk temsilcisi durumuna gelmişlerdi.

Sikkelerden anlaşıldığına göre, Almış Han’dan sonra yerine oğlu Mikail geçti. Ona da Talib bin Ahmet, Mümin bin Ahmet ve Mü’min bin el-Hasan halef oldular.

Bulgarlar, Hazar Hakanlığının 965 yılında yıkılmasına kadar, bu devlete tabiydi ve Hazarlara vergi veriyordu. Bu devletin yıkılmasından sonra bağımsız bir devlet durumuna geldiler.

985 yılında Rus Kiev Prensliği, Bulgar topraklarını işgal ettiyse de bir süre sonra geri çekildi. Daha sonra Bulgarlar ve Ruslar arasında münasebetler gelişti ve 1006 yılında iki devlet arasında bir ticaret anlaşması yapıldı.

Fakat 11. asrın sonlarına doğru kuzeydeki kürk ticareti yüzünden iki devlet arasında bitmeyen savaşlar başladı. Bu savaşlar 13. asra ve Moğolların ortaya çıkışına kadar devam etti.

Moğollar, 1224 yılında Kalka Nehri kıyısında Rusları yendi. Doğuya dönerken Bulgarların tuzağına düşerek ağır kayıplar verdiler. Bunun intikamını almak isteyen Batu Han, ordusuyla Bulgarlar üzerine yürüdü.

Moğol ordusu 1236’da Bulgar topraklarına girdi, köyleri ve şehirleri yıktığı gibi 50 bin nüfuslu başşehirlerini de darmadağın etti.

Batu Han’ın, Deşt-i Kıpçak bölgesinde kurduğu Altınordu Devleti zamanında Bulgarlar, bir dereceye kadar bağımsızlıklarını muhafaza etti. Bu arada başşehirleri olan Bulgar şehri kısa zamanda eski haline kavuşturuldu.

Bulgarlar, zaman zaman Altınordu Devleti'ne baş kaldırıyorlardı. Altınordu Hanı Pulat Timur 1361 yılında Bulgarları cezalandırmak için ülke topraklarına girip çeşitli tahribatlar yaparak geri çekildi.

Timur Hanın, 1391 ve 1395 yıllarında Altınordu Devleti'ne karşı yaptığı seferlerden Bulgarlar da etkilendi.

İdil Bulgarları, 1399’da Ruslarla yaptıkları savaşı kaybedince, dağıldılar. Halkın büyük kısmı Kama Nehrinin kuzeyindeki Kazan Nehri boyunca göç ederek buralara yerleştiler ve bölgeyi tamamen Türkleştirdiler.

1437 yılında kurulan Kazan Hanlığı'nın esas nüfusunu Bulgar-Kıpçak karışımı Müslüman halk meydana getirmekteydi. Bugün de bu Müslüman Bulgarlar “Kazan Türkleri” veya “Şimal Türkleri” diye anılmaktadır.

Bulgarlar, 10. asrın başlarında bütünüyle yerleşik hayata geçerek, ziraatla uğraşmaya başladılar. Başlıca tarım ürünleri; ak darı, buğday ve arpa idi.

Bunun yanında Orta İdil sahası, ulaşım bakımından kuzey bölgelerini Orta Asya’ya bağlayan büyük kervan yolları üzerindeydi. Bu durum, İdil Bulgarlarının büyük ölçüde, ticaretle uğraşmalarına imkan sağladı.

Devletin başşehri olan Bulgar şehri, Doğu Avrupa’nın en önemli ticaret merkezi haline geldi. Bulgar Türkleri kuyumculukta ileri idiler. Bu sanattaki ustalıkları İsveç’e kadar bütün batı Slavları sahasında tesirini göstermiştir.







www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)