Edip Ahmet  Yükneki
Atabet ül-Hakayık yazarı


Karahanlılar döneminde yetişen büyük Türk şair ve yazarı



Edip Ahmet’in, tek eseri Atabet ül-Hakayık anlamı Hakikatlerin Eşiği’dir. (Gerçeklerin Giriş Kapısı) manasına gelmektedir.

Türkistan’da Yüknek şehrinde doğdu. 11. Yüzyıl’ın sonlarıyla 12. Yüzyıl’ın başlarında yaşadı. Arapça ve Farsça öğrendi. Tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerini tahsil etti. Takva sahibi, alim ve faziletli bir kişidir.

Ali Şir Nevai; “Edib Ahmet, aslen Türktür, Türkler arasında bir çok menkıbesi anlatılır. Edib Ahmet’in doğuştan kör olup, çok zeki, dindar ve kabiliyetli bir insan olduğu rivayet edilir” demektedir.

Kendinden kısaca bahseder

Edip Ahmet, Atabet-ül-Hakayık’ın sonunda; “Adım, Edib Ahmet’tir. Sözüm, edeb ve öğüttür. Bu kitabı; kendim gidersem, sözüm kalsın diye yazdım. Ey benden sonra gelen! Bunu okursan beni duadan unutma!” diyerek, kendinden bahsetmiştir.

Atabet ül-Hakayık’ın özellikleri

Atabet ül-Hakayık, Kutadgu Bilig gibi, aruzun, “Feûlun feûlün feûlün feûl” kalıbıyla yazılmıştır. Eserin başında bir tahmid, bir nat, dört halifenin medhi hakkında bir manzume vardır. Bunlar aynı vezinle ve gazel şeklinde söylenmiştir. Sonra, Dad Sipehsalar Muhammed Bey hakkında bir medhiye vardır. Eser, Muhammed Bey’e sunulmuştur.

Atabet ül-Hakayık’ın tamamı 512 dizedir

On dört bölümlük bir manzumenin arkasında, Atabet ül-Hakayık’ın yazılış nedenini anlatan yine gazel şeklinde altı beyitlik ayrı bir manzume bulunmaktadır. Bunlardan sonra, eserin baştan sona dörtlüklerle söylenmiş, esas metni yer alır. Esas metinde 102 dörtlük bulunmaktadır.

Atabet ül-Hakayık’ın tamamı 512 dizedir. Bu bakımdan Kutadgu Bilig’den bir hayli küçüktür.

Bir ahlak ve öğüt kitabı

Bunlarda bilimin faydası ve bilgisizliğin zararı, dilin muhafazası, dünyanın kötülüğü, alçak gönüllülük ve kibir, cömertlik ve cimrilik, harislik, ikram sahibi olmak, yumuşak huyluluk ve diğer iyilikler anlatılmıştır. Ayrıca Edip Ahmet, zamanın bozukluğundan şikayet eder ve kendi özrüne yer verir.

Fakat İslami Türk Edebiyatı’nda Kutadgu Bilig’den sonra elde bulunan ikinci eser olması bakımından dil tarihi ve edebiyat açısından çok önemlidir.

Kutadgu Bilig, beyitler halinde ve mesnevi tarzında yazılmasına rağmen, Atabet ül-Hakayık dörtlüklerle yazılmıştır. Tam ve yarım kafiyelerin yanında, bazan redifle yetinildiği görülür.

Atabet ül-Hakayık, bir ahlak ve öğüt kitabı olduğu için, tamamen hikmet tarzında yazılmıştır. Eserden, Edip Ahmet’in islami ilimlere hakkıyla vakıf olduğu anlaşılmaktadır.

Atabet ül-Hakayık’taki ekler

Atabet ül-Hakayık’ın sonunda, Edip Ahmet’e ait olmayan üç bölüm vardır. Birincisinin, kim tarafından yazıldığı belli değildir. İkinci ek, Seyfi mahlası ile şiirler yazan Seyfettin Barlas’a aittir. Üçüncüsü bölüm ise, Timur Han zamanında yaşamış, edebiyatla ilgilenen devlet adamlarından olan Arslan Hoca tarafından yazılmıştır.

Necip Asım Bey buldu

Atabet ül-Hakayık 1906 yılında, İstanbul Darülfünun müderrislerinden Necip Asım Bey tarafından Ayasofya Kütüphanesi’nde bulunur. 1918 yılında Hibetü’l-Hakayık adıyla İstanbul’da yayınlanır.

Reşit Rahmeti Arat bugünkü Türkçeye aktardı

Atabet ül-Hakayık’ın, mukayeseli ve en mükemmel yayınını, Reşit Rahmeti Arat yapmıştır. Arat; Semerkant, Ayasofya, Topkapı Sarayı nüshaları başta olmak üzere, eserle ilgili bulduğu parçaları zikretmiş ve tenkidli neşrini yapmıştır. 1951 yılında Türk Dil Kurumu yayınları arasında yayınlanır. Arat eserin inceleme, tenkitli metin ve günümüz Türkçesine çevrilmiş şeklini yayınlar.

Arat, eserin indeksini hazırlamış ve Uygur harfli nüshalarının basımını da yapmıştır.




www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)