Mehmet Kamış
gazeteci, yazar, editör



1966 yılında Malatya Yeşilyurt'ta doğdu. Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. Aksiyon dergisinde 8 yıl Haber Müdürlüğü ve Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. Zaman gazetesinde genel yayın editörlüğü ve köşe yazarlığı yaptı.





YORUM

AK Parti mi, Sarıgül mü?
Mehmet Kamış
Zaman 9 Ekim 2013

30 Mart belediye seçimleri yaklaşırken partilerin aday belirleme çalışmaları, kulisler, müzakereler de olanca hızıyla sürüyor.

Mahallî seçimler, hem şehirlerimizi hem de siyasetin geleceğini şekillendirmesi açısından son derece kritik. 30 Mart’ta sandıktan çıkacak sonuç, daha sonraki cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin de en önemli belirleyicisi olacak şüphesiz. Demokrasimiz her geçen gün ‘oy ver kenara çekil, bir daha karışma’ anlayışına doğru gittiği için bu seçimlerde kime oy verdiğimiz ve seçtiklerimizle nasıl bir anlaşma yapacağımızın çok önemli olduğu son zamanlarda yaşadıklarımızla iyice anlaşıldı. Dolayısıyla yönetilenler, en büyük kozu olan sandık ve seçimleri olabildiğince dikkatli kullanmaya özen gösterecektir. Türkiye’de ön kabullü tercihlerin her geçen gün azaldığını, artık oyların daha çok özgürlük ve hizmet vaat edene yöneldiğini söylemek hiç de yanlış olmaz. Gezi protestolarını müteakip ortaya çıkan ve önüne gelene saldıran operasyonel eylemler olmazsa seçmen tercihlerinin icraat odaklı olacağı muhakkak.

Mahallî seçimlerin en büyük savaşı şüphesiz İstanbul’da yaşanacak. Türkiye’nin yarısı demek olan İstanbul’u son yirmi yıldır AK Parti’nin yönettiğini söylersek yanlış demiş olmayız. Ancak son mahallî seçimlerde alınan oy oranları, CHP’nin iştahını ciddi ciddi artırmış durumda ve bu parti İstanbul’u kazanma hesapları yapıyor. Üstelik artık, katı laikçi bir parti olmaktan uzaklaşma çabalarını gözlemlemek mümkün. Sağ seçmene de sıcak gelebilecek bir isim olan Mustafa Sarıgül’ün muhtemelen aday gösterilecek olması CHP’nin kazanma iştahını önemli ölçüde artırıyor.

AK Parti, İstanbul’da bugüne kadar şüphesiz çok önemli hizmetlerde bulundu. İstanbul’un geçmişe göre çok daha yaşanılır bir kent haline gelmesinde onların imzasının olduğunu söylemek lazım. Ancak son yıllarda İstanbul’un her yerinin inşaat alanına dönmesi, şehrin en önemli iki aksının yani E-5 ve TEM’in etrafının imara açılması, buraların AVM ve rezidanslar ile doldurulması, önlerindeki en büyük handikap olarak duruyor. Şehrin üçüncü aksı sayılan sahil yolunda da durum farklı değil. Zaman zaman kentin trafiğinin nefes almasını sağlayan bu güzergahın imara açılması, büyük rezidans ve binalarla dolması, trafiğin iyice felç olmasına neden olacak. İstanbul’un iki önemli aksında trafik, eskiden belirli saatlerde tıkanırdı. Maalesef artık günün her saati yoğunluk yaşanıyor. Üstelik bu yollarda her gün yeni bir inşaat yükselirken, birçok binada yerleşim henüz başlamış da değil.

İstanbul son yıllarda kontrol edilmez bir şekilde büyüyor. Ancak en büyük tehlike kuzey İstanbul’un imara açılmasıyla yaşanacak. Hem üçüncü köprünün kuzeyden geçiyor olması hem de üçüncü havaalanı projesinin kuzey İstanbul’da bulunması tamamen ormanla kaplı bu bölgenin yapılaşması tehlikesini beraberinde getiriyor. Hem Anadolu hem de Avrupa yakasında birer milyon nüfuslu iki kentin inşa edileceğinin açıklanması ise konunun vahametini ortaya koyuyor.

Bunun iki açıdan tehlikeli olduğu kanaatindeyim. Birincisi İstanbul’un akciğeri hükmündeki kuzey ormanları ortadan kalkacak. İkincisi İstanbul kontrol edilemeyen devasa bir şehir haline gelecek. Bugün bile kontrol edilmesi bir hayli zor olan bu şehrin yeni yerleşim alanlarıyla nasıl bir hale geleceğini düşünmek bile korkutuyor insanı.

Umut ederim ki mahallî seçimlere yaklaşırken kentlerimize ve özellikle İstanbul’a bir kere daha alıcı gözle bakarız, toplumsal reaksiyonların farkına varırız. Çünkü bu seçimin telafisi yok.







www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)