Ertuğrul Özkök
gazeteci, yazar, akademisyen


Hürriyet Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni


Doğan Yayın Holding Eski Başkan Yardımcısı



4 Ağustos 1947 tarihinde İzmir'de doğdu. İzmir Namık Kemal Lisesi ve Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksekokulu'nda okudu. Bir yıl TRT'de muhabir olarak çalıştı. Ardından Fransa'da İletişim Bilimleri'nde doktora yaptı.

1986 yılına kadar Hacettepe Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. Hürriyet gazetesinde çalışmaya başladı. Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni olarak 20 yıl görev yaptıktan sonra, 29 Aralık 2009 tarihinde bu görevinden ayrıldı.

ESERLERİ:
Sanat, İletişim ve İktidar (1977)
İletişim Kuramları Açısından, Kitlelerin Çözülüşü (1985)
Elveda Başkaldırı (1987)
Stalin Baroku (1989)





HAKKINDA YAZILANLAR

Bir dede ile mesai yapmanın dayanılmaz güçlüğü
SEDAT ERGİN
Hürportreler Hürriyet 2002 İlavesi

Serdar Turgut'un onun aleyhinde yazdığı yazıların hepsi kayıkçı kavgası...

Evet, itiraf ediyorum.

Şeker bayramında yayımlanan dizide Genel Yayın Yönetmeni'ne yöneltilen isimsiz sorulardan bazıları bana aitti.

Bunlardan ikisinde beni suç üstü yakaladı.

Örneğin, ‘‘50'li yaşların orta diliminde seyrediyorsunuz. Hayatın içinden çekiliyor olmak nasıl bir duygu?’’ sorusu bendenizindi.

Bu soruya ‘‘Bu sorunun faili bence meçhul değil. İsterseniz bir robot portresini çizeyim. Ankaralı, lacivert elbiseyi çok seviyor. Kolalı gömlek giyiyor, metal balen kullanıyor’’ yanıtını vermişti.

Bir diğer sorumu ‘‘Müşfik bir dede misiniz?’’ şeklinde yöneltmiştim.

‘‘Bu soruyu hangi hainin sorduğunu gayet iyi biliyorum’’ yanıtından telepati yoluyla yine yakalandığımı anladım.

Fark edeceğiniz gibi, onunla baş edebilmek hiç de o kadar kolay değil.

Sorudan kimliğinizi yakalar. Size, sadece bu kadarını söyleyeyim.

Tabii, yakalayamadığı sorular da var gerçi. Ama bunu bir başka sefer konuşuruz.

Anlayacağınız gibi, onun yumuşak karnını biliyorum. Ve onu en çok mutsuz edecek, kızdıracak, sinirlendirecek soruları soruyorum. Maksat hainlik olsun.

Ben ki bir Ankara Temsilcisi'yim ve rejimin, istikrarın hassas dengeleri üzerinde uzmanım, bu dedelik konusunda çok ince bir denge, daha doğrusu kırılma noktası yakaladım.

Demek istiyorum ki, Serdar Turgut'un onun aleyhinde yazdığı yazıların hepsi kayıkçı kavgası...

Serdar, bu kırılma noktasını bulamadı. Bulamaz da...

Ayrıca soruyorum size, dede olduğu gerçeği karşısında kendime otosansür mü uygulayacağım?

Ama haksızlık etmeyelim, torununa nasıl tutkuyla bağlı olduğunu çok iyi biliyorum.

Hatta, torununun ilkokula başlayacağı günü nasıl heyecanla beklediğini bugünden hissediyor gibiyim. Her sabah Zeynep'in elinden tutup, onu okulun kapısına kadar bıraktığını gözümde çok iyi canlandırabiliyorum.

Onu tanıdığımda, doğrusu, günün birinde dede olacağı hiç aklımın ucundan bile geçmemişti. Çünkü, Gülümsün daha ilkokuldaydı.

İlk kez Ertuğrul Özkök adıyla galiba 1970'li yılların sonunda Yazı dergisinde karşılaşmıştım. O zamanlar edebiyat ve kültür dergilerinde ismine sıkça rastlamanız mümkündü. Paris'te doktorasını tamamlayıp yeni dönmüştü. Doçent doktordu ve Hacettepe Üniversitesi'nde sosyoloji ve kitle iletişimi dersleri veriyordu. Siyasi hırsları da vardı. Dönemin Başbakanı ve CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in danışmanıydı. İnanmayabilirsiniz ama, CHP'nin seçim ve eğitim çalışmalarından sorumluydu.

Örneğin, Ecevit'in 1979 sonbaharındaki ara seçim öncesinde hazırlattığı 100 soruluk eğitim kitabını kaleme alanlardan biriydi. Türkiye'de yokluklar dönemiydi. Kitabın sloganını o bulmuştu: ‘‘Zor günleri halkla beraber aşacağız...’’

Seçim kampanyasında bir ara Ecevit'in seçim otobüsünde de görülmüştü.

Ve sonuç: CHP ara seçimi 5-0 kaybedince, Ecevit Başbakanlık'tan olmuştu.

O yıllarda sık sık Çankaya'daki evinde verdiği partilerde buluşurduk. Sıkı danslar yapılırdı. Eğlenmeyi severdik. Mutfağa, Tansu'nun yerine girdiği de olurdu ve bayağı egzantrik soslar yapardı.

Yine inanmayacaksınız, müzik beğenisi bugün kapıldığı türden popüler şeylere itibar gösteren bir çizgide değildi. Pink Floyd ve Rolling Stones dinlerdi.

1980'lerin başlarıydı. Bir akşam yine onun evdeki danslı bir partide gece geç saatte kapı çaldı. Biz herhalde komşular gürültü nedeniyle kapıya dayanmışlardır diye düşünüyorduk ki, kapıdaki adam ertesi günkü Hürriyet gazetesini bıraktı.

Hürriyet üst yönetimine danışman olduğunu öğrendik o akşam.

O, her yere zaten önce danışman kimliği ile ayak basar. Danışmanlık, sonradan onu önce Hürriyet koordinatörlüğüne, ardından Ankara Temsilciliği'ne ve sonra da Genel Yayın Yönetmenliği'ne taşıdı.

İş burada da bitmedi. Hürriyet'in İcra Kurulu Başkanlığı'nı da üstlendi, son olarak Doğan Yayın Grubu Başkan Yardımcılığı'na geldi.

O gece eve bırakılan taşra baskısının öğretim üyesi arkadaşımın bütün hayat çizgisini değiştirip, onu bugünkü konumuna taşıyacağını söyleseler, vallahi inanmazdım.

Galiba Hürriyet kadroları içinde kendisini en eski tanıyan benim. Bu geçmişim kendisine şu soruyu yöneltme hakkını veriyor: Bundan 15 yıl önce Hacettepe Üniversitesi'ndeki mütevazı çalışma odasında bıraktığı öğretim üyesi Doç. Ertuğrul Özkök ile arada bir konuştuğu oluyor mu?

Alın size bir kırılma noktası daha...

Dedim ya, maksat hainlik olsun...




HABER

Ertuğrul Özkök: 'Sayın Aydın Doğan'
Hürriyet 1 Mart 2012

Ertuğrul Özkök, köşesinde bugün geçtiğimiz gün yayınlanan 'Tarafsız Bölge' adlı programda kendisiyle ilgili bazı iddiların ortaya atılmasını ve patronu Aydın Doğan'ın kendisiyle ilgili sert sözler söylemesi üzerine istifa mektubunu kaleme aldı.

CNN Türk'te yayınlanan Can Ataklı'nın 'Tarafsız Bölge' adlı programda gündeme getirdiği iddia üzerine canlı yayına bağlan Aydın Doğan, Özkök'e sert eleştirilerde bulundu.

Ataklı, 28 Şubat sürecinde Özkök'ün Zafer Mutlu'yu arayarak dönemin Turizm Bakanı'nın elinde dosyasının olduğunu belirttiğini ve bunun üzerine istifa ettirildiğini iddia etti. Tüm bu iddialara ateş püsküren Aydın Doğan, canlı yayında Özkök ve Mutlu'ya "Eğer doğruysa dünyanın en şerefsiz ve ahlaksız insanıdır" dedi. Bu sözler üzerine Ertuğrul Özkök, bugünkü köşesinde Aydın Doğan'a hitaben bir yazı yazdı. Ve yazısında Aydın Doğan'a açık tarihli bir istifa dilekçesi sundu.

İşte Ertuğrul Özkök'ün yazısı...

Sayın Aydın Doğan
AYDIN BEY, bu yazı, 18 yıllık patronuma dilekçemdir.

Dün gece bir televizyon kanalında, bana atılan bir iftiraya cevap vermek üzere bu televizyon kanalına bağlanmışsınız. Size her zamanki saygımla bir kez daha teşekkür ediyorum. Orada böyle bir olayın olmadığını söylemişsiniz.

Bu arada da "Ertuğrul Özkök böyle bir şey yapmışsa şerefsizdir" demişsiniz.

Çok haklısınız. Doğru şerefsizdir.

İSTİFA MEKTUBUMU SUNUYORUM

Şimdi hayatımın en önemli yıllarını verdiğim Hürriyet'e ve size karşı olan sevgim ve saygım nedeniyle açık tarihli bir istifa mektubu sunuyorum.

Benim elimde eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel'le ilgili bir yolsuzluk dosyası yoktu. Olsaydı derhal yayınlardım. Bahattin Yücel'e böyle bir şeyi söylemedim. Zafer Mutlu ile aramda böyle bir konuşma geçmedi. Ama Bahattin Yücel "Evet Ertuğrul Özkök bana böyle bir şey söyledi" derse, bu istifa mektubumu o an yürürlüğe koyunuz.

Bunun karşılığında 25 yıldır çalıştığım Hürriyet gazetesinden tek kuruş hak talep etmeyeceğim. Ve gazeteciliği hayatımın sonuna kadar bırakacağım.

Saygılarımla.

Ertuğrul Özkök




YORUM

Bir darbe gecesi bir düğün gecesi
Ertuğrul Özkök
Hürriyet 29 Temmuz 2016

JANDARMA Genel Komutanı'na soruyorlar.
“O gece neredeydin?”

O gece dediğim darbe gecesi...

***
Cevap:

“Ankara Gazi Orduevi’nde bir tümgeneralin kızının düğününde...”

O sırada F-16 Ankara’da uçmaya başlamış.

Ona bağlı birliklerin bir bölümü millete ateş açma emriyle mühimmatını yüklemiş.

***

Deniz Kuvvetleri Komutanı’na soruyorlar.

“O gece neredeydin?”

İstanbul’da Çınar Oteli’nde bir akrabasının düğününde.

O sırada kendisine bağlı savaş gemileri mühimmatı yüklemiş, belki de otelin önünden geçiyor.

***

Hava Kuvvetleri Komutanı’na soruyorlar.

“O gece neredeydin?”

İstanbul Moda Deniz Kulübü’nde düğünde...

Bir generalin kızı emekli bir başka generalin oğluyla evleniyor.

***

Onunla birlikte 22 hava generali de orada...

Hava Kuvvetleri’nin toplam general sayısı 67, üçte biri düğüne gelmiş.

***

Ya geriye kalan....

Onların bir bölümü de düğünlerin semalarında ses duvarını aşan, camları kıran F-16’ları yönetiyor...

***

Dünyanın en büyük dördüncü ordusunun “bir darbe gecesi” hali bu...







www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)