Oktay Aslanapa ( 1915)
sanat tarihçisi, akademisyen



17 Aralık 1914 tarihinde Kütahya'da doğdu. 1934 yılında Bursa Lisesi'nden mezun oldu. Aynı yıl Yüksek Öğretmen Okulu imtihanını kazanarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne kaydoldu. 1938 yılında Tarih, Felsefe ve Coğrafya lisanslarıyla mezun oldu.

Milli Eğitim Bakanlığı imtihanını kazanarak Türk ve İslam Sanatı ihtisası yapmak üzere Almanya'ya gönderildi. Marburg/Lahn Üniversitesi'nde bir yıl çalıştı. İkinci Dünya Savaşı başlayınca yurda dönüp 1939 Ekimi'nden 1941 sonlarına kadar askerlik görevini yaptı. Terhis edilince Viyana'ya gönderildi. 1943 Mayısı'nda "Die Osmanischen Beitrage Zur İslamischen Baukunst" teziyle doktorasını verip döndü. 1943 yılı Ekim ayında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde yeni kurulmuş olan Sanat Tarihi Bölümü'ne asistan olarak atandı. 1948'de "Osmanlılar Devrinde Kütahya Çinileri" teziyle doçentlik imtihanını verdi. 1960 yılında profesör ve Sanat Tarihi Kürsüsü Başkanı oldu. 1963 yılında Türk ve İslam Sanatı Kürsüsü'nü kurdu. Bu kürsünün başkanı olarak çalışmalarını sürdürdü. 1977 yılında Sanat Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü'ne seçildi. 1982 yılı düzenlemelerinden sonra, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sanat Tarihi Araştırma Merkezi Müdürü olarak çalışmalarını sürdürdü. Alman Arkeoloji Enstitüsü, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü ve mesleki kuruluşlar ile vakıfların üyesiydi.

1 Nisan 2013 tarihinde İstanbul'da vefat etti.

ESERLERİ(bazıları):
Osmanlılar Devrinde Kütahya Çinileri,araman Devri Sanatı, Selçuklu Sanatı Bibliyografyası, Selçuklu Halıları, Kıbrıs’ta Türk Eserleri, Yüzyıllar Boyunca Türk Sanatı, Kırım ve Kuzey Azerbaycan’da Türk Eserleri.




HABER

Oktay Aslanapa vefat etti
1 Nisan 2013

İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyelerinden Prof.Dr.Oktay Aslanapa İstanbul'da vefat etti.

Aslanapa için yarın saat 11.30'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde cenaze töreni düzenlenecek. Aslanapa, öğle namazını müteakip Fatih Camii'nde kılınacak cenaze namazından sonra Kütahya Sultanbağı Mezarlığı'na defnedilecek.




HABER

Ortaylı: “Çok şeyler öğrendik ondan, mekanı cennet olsun
KORAY TEKİN
Zaman 3 Nisan 2013

Sanat tarihçilerinin duayeni Prof. Dr. Oktay Aslanapa (1914), önceki gün hayata gözlerini yumdu. 99 yaşında olan Aslanapa, dün son yolculuğuna uğurlandı. Oktay Aslanapa için önce İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi’nde tören düzenlendi. Öğle namazını müteakiben Fatih Camii’nde cenaze namazı kılınan Aslanapa’nın naaşı, defnedilmek üzere memleketi Kütahya’ya gönderildi.

Aslanapa için önce hocalık yaptığı İÜ Fen Fakültesi’nde bir tören düzenlendi. Törene katılan Aslanapa’nın mesai arkadaşları anılarını paylaştı ve dualar edildi. Daha sonra Aslanapa’nın Türk bayrağına sarılı tabutu Fatih Camii’ne getirildi. Eşinin güzel bir ömür geçirdiğini anlatan Günseli Selma Aslanapa, 56 yıldır evli olduklarını hatırlatarak şöyle konuştu: “Güzel bir ömür sürdü. 99 yaşına kadar yaşadı. Talebeleri ve onların da talebeleri oldu. Birçok kitap yazdı, seyahatler yapıp kongrelere katıldı. Herkesin sevdiği bir insandı. Allah herkese böyle mutlu bir ömür versin. Torunlarının evlendiğini ve onların çocuklarını gördü. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.”

Aslanapa’nın doktora öğrencisi olduğunu paylaşan İBB Başkanı Kadir Topbaş, “Çok saygın bir insan. Geride çok büyük izler bırakan, eserler bırakan, çalışmalarıyla bilim dünyasına ışık tutmuş bir insan. Kendisine rahmet diliyorum.” dedi. Aslanapa Hoca’nın uzun ve verimli bir ömür yaşadığına değinen İ.Ü. Rektörü Yunus Söylet, “İslam-Türk sanatının emrinde geçen bir ömür. Çok eser, hem yazılı manada hem de daha önemlisi yetiştirilmiş yüzlerce binlerce öğrenci. Ve onlar inşallah hocamızın bu eserlerini sürekli hale getirecekler. Biz İstanbul Üniversitesi olarak, kendisine bütün emekleri için, ülkemiz için ve ülke sanatına yaptığı bunca hizmet için müteşekkiriz.” diye konuştu. Aslanapa’nın talebesi olan ya da olmayan birçok kişi tarafından okunduğunu aktaran tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ise, “Çok şeyler öğrendik ondan. Çok mütevazı bir kişiliği vardı. Hem burada hem de zamanın şartlarının zorluğuna rağmen dışarıda okumuştur. Anadolu’yu gezmeye üşenmezdi. Çok zor kazılara ve yüzey gezilerine giderdi. Neşriyatı ortadadır. İmparatorluk coğrafyasını taramaya çalışanlardandır ilk defa. Mekanı cennet olsun.” dedi.

Doktorasını Viyana’da yapan Aslanapa, 1948’de doçent, 1960’ta da profesör oldu. Aslanapa; Diyarbakır, İznik, Kalehisar, Kayseri-Keykubadiye, Konya, Van ve Bursa-Yenişehir’de Türk sanatıyla ilgili kazılar yaparak sonuçlarını yayınladı.




HAKKINDA YAZILANLAR

Oktay Aslanapa ve Türk devri arkeolojisi
Beşir Ayvazoğlu
Zaman 4 Nisan 2013

Oktay Aslanapa hocamız da Hakk’a yürüdü. Binlerce talebe yetiştirmiş, onlarca kitaba, yüzlerce makaleye imza atmış büyük bir âlimdi.

Benim neslimden Türk tarihine ve kültürüne ilgi duyup da onun Milli Eğitim Bakanlığı tarafından iki cilt halinde neşredilen Türk Sanatı adlı eserini okumayan, en azından kütüphanesinde bulundurmayan yoktur. Eksiksiz bir “Oktay Aslanapa Bibliyografyası”, ona neler borçlu olduğumuzu açıkça gösterecektir.

Büyük ödüller verilirken nedense hiç hatırlanmayan aziz hocamızı sadece İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu unutmamış, büyük bir kadirşinaslık örneği göstererek, 18 Aralık 2011 tarihindeki konserinde, kurulduğu tarihten bu yana hemen hiçbir konserini kaçırmayan bu büyük insanın doğum gününü kutlamıştı. Koro Müdürü Mehmet Güntekin’in konserden önce yaptığı konuşmada söylediklerini çok iyi hatırlıyorum:

“Hayatı boyunca hiçbir âzâsını hayırsız bir işte kullanmayan adam diye tavsif olunan ve ülkemizin şeref ve gurur abidelerinden olan değerli âlimimiz Prof. Dr. Oktay Aslanapa’nın 98. yaşının ilk gününü sizlerle beraber tebrik etmenin, Allah’tan hayırlı ömürler dilemenin ve kendileriyle Hazret-i Mevlânâ ile Sultan III. Selim gibi kültürümüzün iki zirvesini buluşturan bir programda tekrar bir arada olmanın gururunu huzurlarınızda ifade etmekten onur duyuyoruz.”

Evet, o gün 98. yaşının ilk gününü idrak eden Hoca, üç gün önce, yani 15 Aralık 2011’de bu köşede çıkan “Aslanapa Hoca 98 yaşında” başlıklı yazımı okuduğunu söylemiş ve teşekkür etmişti. Buruk bir sevinç içindeydi ve burukluğunun sebebini tahmin etmek hiç de zor değildi.

Aslanapa Hoca, ayakta durabildiği sürece Devlet Korosu’nun konserlerine devam etti. Son yıllarda bu konserlerin ünlü müdavimlerinden bir o kalmıştı; kalça kırığı yüzünden yatağa düşünceye kadar... Yürümeyi çok severdi ve yakın zamanlara kadar yaşı doksanı çoktan aştığı halde sürekli yürürdü. “Ağaçlar ayakta ölür” sözü herhalde onun gibiler için söylenmiştir. Birkaç ay önce bir dostumdan bir huzurevine yerleştirildiğini öğrenince çok üzülmüş ve ziyaretine gitmek istemiştim. Fakat insanın basireti bağlanınca tam bağlanıyor.

17 Aralık 1914 tarihinde Kütahya’da doğan Oktay Aslanapa, 1934 yılında Bursa Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği İ.Ü. Edebiyat Fakültesi’nden tarih, coğrafya ve felsefe lisanslarıyla mezun olmuş. Sanat tarihi doktorasını Viyana’da yapmış ve 1948 yılında “Osmanlılar Devrinde Kütahya Çinileri” isimli teziyle doçentliğe, 1960 yılında da profesörlüğe yükselmiş. Sanat Tarihi Kürsüsü Başkanlığı da yapan Hoca’nın çok önemli hizmetlerinden biri, 1963 yılında, İstanbul Üniversitesi’nde Türk ve İslâm Sanatları Kürsüsü’nü kurmuş ve Anadolu’da Türk devri arkeolojisinin öncülüğünü yapmış olmasıdır.

Üniversitelerimizdeki Arkeoloji bölümleri daha çok Anadolu’daki antik medeniyetlerin kalıntılarına ilgi gösterirler. Türk devriyle ilgilenen arkeolog, parmakla sayılacak kadar azdır. Remzi Oğuz Arık ve Oktay Aslanapa gibi birkaç arkeolog ve sanat tarihçisi… O kadar! Konya Alâeddin Tepesi’ndeki kazıla­rı Remzi Oğuz Arık, Konya Müzesi Müdürü Zeki Oral tarafından keşfedilen Kubâdâbad Sarayı’nı ortaya çıkarmak için yapılan kazıları da Katherina Ottodorn yönetmişti. Türk devriyle ilgili ilk sistemli kazılar, Oktay Aslanapa ve ekibi tarafından Diyarbakır’da, İçkale’deki Artuklu Sarayı kazılarıdır. 1961-62 yılları arasında yapılan bu kazılarda sarayın ey­vanları, çinili havuzu, kanalları, hamamları ortaya çıkarılarak yerli, yabancı yayınlarda tanıtılmıştı.

Aslanapa Hoca, aynı yıllarda İznik’te ve Alacahöyük yakınlarındaki Kalehisar’da da kazılar yaptı ve önemli sonuçlara ulaştı. Mesela Kalehisar kazıları, Slip tekniğindeki keramiklerin XIII. yüzyılda ilk defa Selçuklular tarafından uygulandığını; İznik’teki kazılar da bu tekniğin Osmanlılar tarafından İznik’te yeniden ele alındığını, onun üzerine diğer tekniklerin geliştirildiğini açıkça göstermişti. Ayrıca İznik’te bulunan malzemelerden, ilk defa Milet’te görüldüğü için “Milet Grubu” diye adlandırılan keramiklerin kaynağının da İznik oldu­ğu anlaşılmıştı.

Kalehisar, İznik ve daha sonra Kütahya’da yaptığı kazılarda özellikle Türk çini tarihinin karanlık noktalarını aydınlatan Aslanapa Hoca, Türk devri arkeolojisinin geç başlamasını, akademik çevrelerin ilgisizliğine bağlardı. Batılı arkeologların kendi tarihlerinin köklerine ilgi duymaları, dolayısıyla Yunan ve Roma kalıntılarını ortaya çıkarmaya çalışmaları tabiidir. Bizim arkeologlar, arkeolojiyi onlardan öğrendikleri için bu disiplinin ilgi alanının sadece antik medeniyetler olduğunu zannetmişlerdir.

Başka alanlarda da önemli kazılar yapan Oktay Aslanapa’dan çok şey öğrendik ve hakkında hiç kimseden bugüne kadar tek olumsuz söz bile işitmedik. Allah ondan razı olsun ve rahmetini esirgemesin.







www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)