Ömer Lütfi Mete ( 1950)
şair, yazar, gazeteci, senaryo yazarı



1950 yılında Rize’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Özel olarak dini eğitim gördü. Bir süre Kuran Kurslarında hocalık yaptı. Rize Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptı.

1970 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne girdi. Aynı dönemde Babıali’de Sabah gazetesinde basın hayatına atıldı. 1972 yılında İktisat Fakültesi’nden ayrıldı. 1973 yılında Atatürk Eğitim Enstitüsü’ne girdi, 1976’da mezun oldu.

Kısa süre edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra tekrar gazeteciliğe döndü. Ortadoğu, Tercüman, Türkiye, Yeni Binyıl, Ayyıldız, Sabah ve Bugün gazetelerinde çalıştı.

Türk Edebiyatı, Boğaziçi dergilerinde yazdı, Çağrışım dergisini çıkardı. Senaryo çalışmaları yaptı.

Anap ve MHP’den milletvekili adayı oldu, seçilemedi.

18 Kasım 2009 tarihinde İstanbul'da vefat etti.

ESERLERİ:

Senaryoları:
Bizim Ev
Çizme
Bizim Yunus
Köstekli Saat
Veysel Karani
Ahmet Bedevi
Evlere Şenlik
Avcı
Deli Yürek

Şiirleri:
Gülce (1989)

Romanları:
Balonya Tüneli (1978)
Çığlığın Ardı Çığlık (1989)
Çizme (1991)
Yerden Göğe Kadar (1993)
Asker ile Cemre (1993)




HABER

Usta'yı kaybettik

Gazeteci-yazar Ömer Lütfi Mete, İstanbul'daki evinde hayatını kaybetti. Mete, Çengelköy Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

Ömer Lütfi Mete için Marmara İlahiyat Vakfı Camisi'nde tören düzenlenecek. Mete, ikindi namazından sonra kılınacak cenaze namazının ardından Çengelköy Mezarlığı'nda toprağa verilecek.




HAKKINDA YAZILANLAR

Bir Ömer Lütfi Mete geçti bu dünyadan
Ahmet Hakan
Hürriyet 20 Kasım 2009

ÇOKTANDIR hastaydı... Ağır hasta...
Yaşaması bile mucize deniyordu...
Ziyaretine gidecektim...
“Hafızası yerinde değil, bazen tanıyor, bazen tanımıyor” dediler, vazgeçtim.
Koca Ömer Lütfi’yi o halde görmek istemedim galiba...

Ömer Lütfi Mete çok önemlidir benim hayatımda...

Televizyonculuk denilen gayya kuyusuna ilk onun yanında düştüm.

Ömer Lütfi Mete’nin öncülüğünde İsmail Güneş, Eyüp Can, Abdurrahman Çapar, Kutlu Esendemir, Ali Kıdık gibi isimlerle bir haber programı yapıyorduk...

Gençtik. Acemiydik. Yeni başlıyorduk.

Fakat Ömer Lütfi Mete, hepimizle eşit ilişki kuruyordu. Ortama girdiğinde başat unsur olan ama bu konumunu asla kullanmaya kalkmayan türden biriydi o.

MHP’ye yakın deniyordu ama hiç MHP’liye benzemiyordu. “İslamcı” desen, tam olarak o da değildi...

“Tarikatçı” sözünün olumsuz çağrışımları da uymuyordu ona...

Ama şurası kesindi:

Şefkat abidesiydi... Acayip cömertti... Hoş sohbetti...

Anlayışlıydı... Yargılamazdı... Yadırgamazdı...

Hakkı yenmiş bir yazardı...

İyi bir yazardı ama fark etmek kimsenin işine gelmediğinden fark edilemedi.

“Deliyürek” ve “Kurtlar Vadisi” gibi popüler dizilerde senaristlik yaptı...

O dizilerin ruhuna sinmiş bir derinlik varsa, bunda Ömer Lütfi Mete’nin katkısı büyüktür...

Bir ara aynı işte çalıştık yine: Sabah Gazetesi’nde bir ara beraber yazdık...

Hiç unutmam: Sabah yazarlarına Reina’da bir yemek verilmişti... Orada birbirimize bakıp acemiliğimize gülmüştük...

Hiç ilişkimiz kopmadı Ömer Lütfi Mete ile... Hep dost olduk... Hep arkadaş...

Eğer bir anlamı varsa...

Ben yürekten şahidim:

İyi bilirdik... İyi bilirdik... İyi bilirdik...

Allah rahmet etsin...





HABER

Ömer Lütfi Mete Belgeseli
18 Kasım 2012

"Bazen bir insanı anlatmak, bir ülkeyi anlatmak gibidir..."

Ömer Lütfi Mete, yaşadığı toprağın derinliklerine dokunabilen sahici adamlardandı... Ailesi ve dostları, Ömer Lütfi Mete'nin derin ve büyük dünyasını anlattı.

Ömer Lütfi Mete Belgeseli, 18 Kasım 2012 Pazar 11.50'de TRT 1'de yayınlandı.





HABER

Ömer Lütfi Mete mezarı başında anıldı
ntv 18 Kasım 2014

Gazeteci-yazar ve şair Ömer Lütfi Mete için ölümünün 5'inci yılında Çengelköy Mezarlığı'ndaki kabri başında anma töreni düzenlendi.

İSTANBUL - Gazeteci-yazar ve şair Ömer Lütfi Mete, ölümünün beşinci yılında Çengelköy'deki mezarı başında anıldı.

Mete için Çengelköy Mezarlığı'ndaki kabri başında anma töreni düzenlendi. Mete için Kur'an-ı Kerim okundu. Mete'nin oğlu Ali Buhara Mete anma töreninde yaptığı konuşmada, babasını manen her zaman yanında hissettiğini söyledi.

Ömer Lütfi Mete için duaların okunduğu anma etkinliğine, Mete'nin eşi Leyla, kızları Hatice Hicaz, Fatma Berra, Zeynep Mücteba Mete ile yazar Ahmet Turgut, sanatçı dostları, sevenleri ve yakınları katıldı.

Ali Buhara Mete, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Aramızdan ayrılışının beşinci yılında babamı özlemle anıyoruz. Bir laf vardır mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur diye. Bu sözü mecazi bulmuyorum. Gerçekten de vazgeçilmez insanlar vardır ve o da onlardan birisi. Bugün bunun idrakine varıyoruz. Çünkü özgün ve samimi düşüncelere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Dileğim ondan miras kalan düşüncelerin gelecek nesillere aktarılabilmesi."

Babası anısına kaleme aldığı "Kuşçu Hikayeleri - Aşıklar Ölmez" isimli yeni kitabının ortaya çıkışı hakkında da görüşlerini paylaşan Mete, "Bu fikir açıkçası oyuncu Mehmet Esen'den çıktı. Birgün Cihangir'de sohbet ederken neler yapabiliriz diye konuşuyorduk.

Deli Yürek'teki hikayeleri kitaplaştırmaktan bahsederken fikrin büyüsüne kapıldım. Kuşçu'nun hikmetli söz ve hikayelerini bilmeyen insanlara anlatmak ve bilenlere hatırlatmak maksadıyla bu projeye giriştik. Nitekim söz uçar yazı kalır. Ömer Lütfi Mete'nin hatırasını yaşatmak onu sadece anmak değil anlamak adına 'Aşıklar Ölmez' kitabını çok mühim buluyorum. Dilerim okuyucuyla buluşur" dedi.

Gelecekle ilgili projelerden de bahseden Mete, "Ömer Lütfi Mete'nin yazmış olduğu şiirlerden bir müzik albümü yapma projemiz var. İçinde benim bestelerimin ve onun sözlerinin olduğu bir albüm. Bu fikir de Necati Şaşmaz'a aitti. Hala üzerine çalışıyoruz ancak kesin bir tarih veremem" diye konuştu.





HABER

Ömer Lütfi Mete'yi anma programı
23 Kasım 2015

Merhum Ömer Lütfi METE ebediyete intikalinin altıncı yılında memleketi Rize'de, Türk Ocakları Rize Şubesi'nden Ömer Lütfi METE'yi Anma konulu Ocak Sohbeti programı ile anıldı.

Merhum Ömer Lütfi METE ebediyete intikalinin altıncı yılında memleketi Rize'de, Türk Ocakları Rize Şubesi'nden Ömer Lütfi METE'yi Anma konulu Ocak Sohbeti programı ile anıldı.

Programa Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı öğretim elemanlarından Öğr. Gör. Harun KAHVECİ konuşmacı olarak katıldı.

Öğr. Gör. Harun KAHVECİ halen devam etmekte olan doktora çalışmasının tez konusunu oluşturan “Psikobiyografik açıdan Ömer Lütfi METE” hakkında çarpıcı bilgiler verdi.

Kısacık bir ömrün nasıl akıl almaz bir üretim çılgınlığı içinde geçirildiğinin ispatı olan Ömer Lütfi METE'yi, hayatı ve eserlerini anlatarak açıklayan Öğr.Gör.Harun KAHVECİ, böyle bir müstesna ve örnek bir kişi üzerinde çalışma yapmanın mutluluğunu yaşadığını ifade etti.

Programa Ömer Lütfi METE'nin Rize'de ikamet eden, başka illerde yaşayan aile efradı ve akrabalarının yanında Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, Akademisyenler, Üniversite Öğrencileri ve Rize Ülkü Ocakları yönetimi ile çok sayıda misafir dinleyici de katılım sağladılar.

Ömer Lütfi METE'nin yirmi bir adet kitabı, onlarca senaryosu, gazete ve dergilerde yayınlanmış pek çok makale ve yazıları hakkında katılımcılar bilgiler edinerek program sonunda özellikle Ömer Lütfi METE ile Rize'de çocukluk ve gençlik dönemlerinde beraber olan arkadaşlarının da hatıralarını paylaşmaları ve başta aziz şehitlerimiz olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm Türk Büyükleri ve merhum Ömer Lütfi METE'nin ruhlarına hediye edilmek üzere dualar ve Gülce dinletisi ile programa son verildi.




HAKKINDA YAZILANLAR

ÖMER LÜTFİ METE İÇİN…
Cem Sökmen
16 Kasım 2020

1 Şubat 1950’de Rize’nin İyidere ilçesinde doğan Ömer Lütfi Mete, hayatının ilk yirmi yılını –iki buçuk yıllık bir ara dışında- memleketinde geçirir. Ortaokulu bitirdikten sonra İstanbul ve Ankara’da dini eğitim alır.

1967’de Rize’ye döndüğünde Rize Lisesi birinci sınıfına başlar. 1970’te Rize Lisesi’ni bitirip İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde okumak üzere İstanbul’a gelir. Okula kayıt olduktan kısa bir süre sonra “Babıali’de Sabah” gazetesine girer. Ömer Lütfi Mete’nin gazeteciliği yazı işlerinde değil, kendi ifadesiyle “matbaa çıraklığıyla” başlar, sonrasında yine teknik bölümde çalışmaya devam eder, gazetenin sayfa tasarımında görev alır. 1972’de İstanbul Üniversitesindeki öğrenciliğinden ayrılır. 1973’te bir yandan Mehmet Emin Alpkan’ın çıkardığı Bizim Anadolu gazetesinde çalışırken, bir yandan da gece bölümünün açılmasının verdiği imkânla -sonradan Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne dönüşecek olan- Atatürk Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünde okumaya başlar. 1977’de bu okuldan mezun olduktan sonra memleketi Rize’ye dönüp öğretmenlik yapmaya karar verir. Ancak İstanbul’da geçen yıllardan sonra hem öğretmenlikte hem Rize’de aradığını bulamaz. Rize’de geçen 1,5 yıldan sonra askerlik vazifesini Tuzla ve Kilis’te yapar.

1980 yılının sonlarında askerlik bitince yeniden İstanbul yılları başlar. 1980’ler, Ömer Lütfi Mete için artık farklı mesleklerle ilgili denemelerin geride kaldığı, İstanbul’daki basın-yayın çevreleri içinde gazetecilik ve dergicilikle meşgul olacağı yeni bir dönemi ifade etmektedir. Mete’nin ilk durağı Tercüman gazetesi olacaktır. Tercüman dönemi sürerken 6 Mayıs 1982’de Leyla Hanım ile evlenir. Tercüman gazetesinden sonra 1983 yılından itibaren önce Türk Edebiyatı sonra da Boğaziçi dergilerinin yazı işlerinde görev yapar. Buralardan sonra Ömer Lütfi Mete’nin ismi 1986’da Yeni Haber gazetesinde, 1987’de Ankara Belediyesine ait “Belde” gazetesinde görülür. Üç yıla yakın Ankara’da yaşayan Ömer Lütfi Mete’nin 1990 yılında İstanbul’a dönüşünde yeni adresi Türkiye gazetesi, çalıştığı bölüm ise spor servisi olur. Bu dönemde Ömer Lütfi Mete’nin spor yazarlığı deneyimi ortaya çıkmış ve 1990’ların ilk yıllarında Yörünge dergisinde spor yazıları yazmaya devam etmiştir.

Ömer Lütfi Mete, 1990’ların ilk yıllarında kitap çalışmalarına hız verir. 1978’de yayınladığı “Balonya Tüneli” isimli romanından 12 yıl sonra 1990’da “Çığlığın Ardı Çığlık” romanı yayınlanır. Bu kitabı 1991’de “Ezan Günü” romanı ile “Gülce” isimli şiir kitabı takip eder. “Ezan Günü” romanı daha sonra “Çizme” filminin senaryosuna kaynak olacaktır. Bu dönemde “Çağrışım” dergisini yönetmeye başlayan Ömer Lütfi Mete, 1993 yılında “Asker ile Cemre” ve “Yerden Göğe Kadar” romanlarıyla edebi ürünler vermeye devam eder. 1990’ların ortalarında Ömer Lütfi Mete için artık gazete ve dergilerdeki yazı işleri mesailerinin yerini köşe yazarlığı ve dizi/film senaristliği almaya başlar. (1999 sonlarında bütün hazırlık çalışmalarında bulunup çıkışına üç gün kala istifa ettiği Ayyıldız gazetesi bir istisnadır) Bu yıllarda Ortadoğu, Yenişafak, Yeni Sayfa ve Yeni Binyıl gazetelerinde köşe yazarlığı yapar. “Çizme” filminden sonra “Gülün Bittiği Yer”, “Yunus Emre” ve “The İmam” adlı sinema filmleri, “Köstekli Saat”, “Ayrı Dünyalar”, “Veysel Karani” ve “Ahmed Bedevi” adlı televizyon filmleri, “Bizim Ev”, “Evlere Şenlik”, “Ortaklar”, “Avcı”, “Hayat Bağları, “Aga” ve “Çanakkale Destanı” dizilerinin senaryolarını yazar. Özellikle 1998-2002 yılları arasında yayınlanan “Deli Yürek” dizisi Ömer Lütfi Mete’nin senarist kimliğini daha fazla öne çıkarır. 2002 sonrasında ise “Ekmek Teknesi” ve “Kurtlar Vadisi” dizilerinin senaryo çalışmalarına katkıda bulunur.

2000’li yıllar Ömer Lütfi Mete’nin meslek hayatında köşe yazarlığı ve televizyon yorumculuğu ile birlikte yeni telif ve söyleşi kitap çalışmalarının öne çıktığı bir dönem olmuştur. 2000 yılında edebiyat-dışı ilk kitabını yayınlar: “Hacıyağı ile Parfüm Arasında”. “Gerileme Sürecinde Müslüman Olma Sorunu” alt başlığını taşıyan bu kitap ilk çıktığında pek ilgi görmez. 2008 yılında “Allah’sız Müslümanlık” adıyla yayınlandıktan sonra ise hatırı sayılır bir satış rakamına ulaşır. Ömer Lütfi Mete, 2002 yılının ortalarında Sabah gazetesinde köşe yazmaya başlar. Sabah gazetesinde yazdığı köşe yazılarından derlenen bir kitap 2005’te “Derin Millet Manifestosu” adıyla yayınlanır. Aynı yıl “Bir Derin Devlet Geyiği” üst başlığını taşıyan “İtfaiye Yanıyor” adlı romanı yayınlanır. (Bu romanın 2008’de yapılan ikinci baskısında adı “İtfaiye Yakıyor” olarak değiştirilmiştir.) Yine 2005 yılında yayınlanan “Derin Devlet” adlı söyleşi kitabı geniş yankılar uyandırır, önemli bir satış rakamını yakalar. Sabah’taki köşe yazarlığı dönemi 2006 yılının Ocak ayıyla birlikte sona erer. Aynı yıl Halka ve Olaylara Tercüman gazetesinde yazmaya başlar. İki yıl bu gazetede yazdıktan sonra ayrılıp gazeteport.com adlı haber sitesinde köşe yazarlığına devam eder. Bu yıllarda, Mahir Kaynak’la ortak yayınladıkları “Derin Devlet” kitabı bu tür yeni kitapların yolunu açar, üç yıl içinde Mahir Kaynak’la ortak söyleşileri içeren yedi kitap daha yayınlanır. 2007 yılında çıkan “Milliyetçilik/Milliyetsizlik” adlı söyleşi kitabı ise Ömer Lütfi Mete’yi tek başına imza attığı bir yayın olur. Ömer Lütfi Mete’nin yaşarken yayınlandığını gördüğü son kitabı hikâyelerinden oluşan “Basılı Yakıt”tır. 2009 yılının ilk aylarında çıkan bu kitap Ömer Lütfi Mete’nin 1980’lerden 90’ların ortalarına kadar geçen zamanda “Türk Edebiyatı”, “Boğaziçi” ve “Çağrışım” dergilerinde yayınlanan hikâyelerinin bir araya getirilmesinden oluşur.

59 yıllık hayatını bir yazı emekçisi olarak yaşayan Ömer Lütfi Mete, basın-yayın alanındaki gelişmelere ve sağladığı mesleki birikime dayalı olarak gazetecilik, dergicilik, köşe yazarlığı ve senaristlik yapmıştır. Çocukluk ve gençlik yıllarından getirdiği okumalar 20 yaşında Babıali’ye adım attıktan sonra gazeteciliğin gereklilikleriyle örtüşmüş, Ömer Lütfi Mete meslek hayatı boyunca çalışkanlığı ve hızlı yazıcılığı ile tanınmıştır. Türkiye’de kitap, gazete ve dergi yayıncılığı dünyasında olup da ekonomik istikrar/iş istikrarı tutturabilen insan olmak pek kolay değildir. Hem genel toplum hem okur-yazar tabakanın nazarında müstakil bir meslek olarak görülmesi on yıllar boyunca mümkün olmayan basın-yayın alanını meslek olarak seçmek bir anlamda hayat boyu mücadeleye ve risklere açık olmak demektir. Ömer Lütfi Mete de bu dünyanın bir mensubu olarak zorluklardan payına düşeni almıştır. 2007 yılında çocuklarına hitaben yazdığı mektupta oğlunun doğduğu yıllardan bahsederken (1983) “Tahmin edeceğiniz gibi Ali Buhara Bey dünyaya geldiğinde gelir düzeyi düşük bir aileydik.” ifadesini kullanması sadece aile hayatına değil aynı zamanda meslek hayatına dair bir muhasebenin yansıması olarak görülebilir.
Ömer Lütfi Mete, ortalama okur-yazarlığın ötesinde, kültürel, düşünsel ve edebi ürünler verme ideali taşıyan pek çokları gibi yapmak istedikleriyle Türkiye’nin sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları arasında kalmıştır. Ömer Lütfi Mete’nin bir yazı emekçisi olarak ardında bıraktıkları, hayat hikâyesi ve mesleki deneyimi ile ilgili kayıtlar geliştirildikçe daha doğru anlaşılacaktır.







www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)