Ana Sayfa Kategoriler Editör İletişim  

   Alfabetik Arama
A B C Ç D
E F G H I
İ J K L M
N O Ö P R
S Ş T U Ü
V Y Z



   Ekstra
     müstear isimler
     peygamberler
     Asr-ı Saadet'te Türkler
     basında biyografi.net
     Biyografi Nedir?
     neden biyografi.net
     sizin biyografiniz
     cv nasıl hazırlanır ?
     genel biyografi kitapları
     takma adlar
     editör



 Linkler 
   Biyografi Tv
   facebook/Biyografi Net
   twitter.com/biyografinet
   Biyografi Atölyesi
   boğazdaki aşiret
   biyograf
   biyografi kitabı
   mahmut çetin yazıları
   www.biyografianaliz.net
   biyografimarket.com

   Biyografi Arama

  

isim ara soyadı ara
 
   
   

     Biyografi Market İçerik  
KİTAP BİYOGRAFİ
 Portre Anlatı
 Günlük
 Biyografi Dosya
 Mektup
 Kronoloji
 Kim Kimdir
 Anı-Hatırat
 Otobiyografi
 Biyografi Genel
 Şecere
 Biyografik Araştırma
 Gezi-Seyahat
 Biyografik Roman
 Biyografik Şiir
FOTOĞRAF
 Görsel Kitap
 Biyografik Fotoğraf
 Şehir Fotoğraf
 Tarihi Eser Fotoğraf
  SAHAF KİTAP
  KAYNAKÇA
 Kaynak Tarama-Kupür
 Bibliyografya
 DVD-CD-VCD
 Biyografi Belgesel
 KİTAP GENEL
 Türkçe Dil Öğretimi
 Kaynak-Çeviri

Daha Fazlası BiyografiMarket.com'da


   Peygamberler- Eshab-ı Kehf

"HANİ O GENÇLER MAĞARAYA ÇEKİLMİŞLERDİ DE;
Ya Rabbi bize tarafından rahmet ver.
İşimizde doğruluğu, doğru rehber bulmamızı sağla...
DEMİŞLERDİ."
Kehf; 10


Kur'ân-ı Kerîm'in 17. suresi olan el Kehf'te, nispeten tafsilatlı sayılabilecek bir kıssa anlatılmaktadır. Bu kıssa, bir grup gencin, zalim bir hükümdardan ve toplumdan kaçarak sığındıkları mağarada 309 sene uyumalarını ve sonra uyandırılmalarını anlatır. Nuh tufanı gibi anonim olan ve dünyanın çeşitli yörelerindeki pek çok toplumun efsanelerinde yer alan Eshab-ı Kehf olayının nerede ve hangi devirde yaşandığına dair kesin bir bilgi yoktur. Her toplum, kendi bölgesinde yaşandığını iddia etmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'in berrak anlatımıyla bir ibret levhası olarak gözler önüne serdiği bu olayın gerçekleştiği yer ve zamanı mütalaa etmeden konu hakkında özet bilgi verelim.

YEDİ GENÇ ve KITMİR
Arapçada kehf; büyük mağara anlamına gelmektedir. Eshab-ı kehfin anlamı; mağara arkadaşları/dostlarıdır. Kur'ân-ı Kerîm'de buyurulduğuna göre bir grup genç, içinde yaşadıkları putperest topluluğun sapkınlıklarına karşı çıkarlar ve imanlarını o toplumun zalim hükümdarının yüzüne karşı söylemekten de çekinmezler. Bu yüzden iki ihtimalle karşı karşıya bırakılırlar; ya toplumun inancına ve geleneklerine ayak uyduracaklardır, veya öldürüleceklerdir. Gençler yaşadıkları şehirden, yanlarında Kıtmir isminde bir köpek olduğu halde hicret etmek zorunda kalırlar. Büyük bir mağaraya sığınırlar. Ağzı kuzeye bakan bu mağarada Allahü tealanın lütfu ile 309 sene uyurlar. Uyandıklarında geçen sürenin farkında değillerdir ve en fazla bir gün uyuduklarını zannederler. Karınları acıktığı için aralarından birini yiyecek almak üzere şehre gönderirler. Genç, izinsiz define bulduğu için şehirde tutuklanır ve başından geçenler dönemin hükümdarı taragından öğrenilir. Geçen 3 asrı aşkın süre içerisinde putperest inançlar silinmiş, insanlar bu olaydan ibret alabilecek olgunluğa erişmişlerdir.

YAŞADIKLARI DÖNEM
Tefsirciler ve tarihçilerin çoğu Eshab-ı Kehfin, Hazret-i İsa'dan hemen sonra yaşadıkları kanaatindedirler. Yine İslam alimleri, gençlerle ilgi şu bilgileri vermektedir. İsimleri; Yemlihâ, Mekselinâ, Mislinâ, Mernuş, Debernuş, Şâzenuş, Kefeştatayyuş ve köpekleri Kıtmîr. Yaşadıkları şehrin ismi Efsus'dur ve putperest hükümdar Dakyanus'un zamanında mağaraya sığınmışlar ve mümin hükümdar Teodüs'ün zamanında da uyanmışlardır.

MAĞARA NEREDE?
Uyudukları mağaranın yeri konusunda ise birbirinden çok farklı nakillerle karşı karşıyayız. İspanya'da; Kurtuba şehri civarında bulunan Cinanu'l verd'de, Şam civarında Belka'da bulunduğunu iddia edenlerin yanısıra Tarsus, Efes ve Elbistan olduğunu söyleyenler de vardır. Yer tayinlerinin çoğunun Anadolu'da yapıldığı gözönüne alınacak olursa bu kutlu gençlerin Türkiye sınırları içerisinde yaşadıklarını düşünebiliriz. Bu nedenle Anadolu'daki 3 yerle ilgili bilgilerimizi mütalaa edelim.

Anadolu'da mağaranın yeri için üç adres verilmektedir. Bunlardan Efes'te olduğu iddası hıristiyanlara aittir ve mağaranın giriş yönü de, şekli de Kur'ân-ı Kerîm'in bildirdiklerine uymaz. Sahih bilgilere en uygunu Tarsus'taki mağaradır. Fakat, Elbistan'daki mağaraya dair kayıtlar çok ilgi çekicidir. Efsus, eski adıyla Yarpuz, bugün Kahramanmaraş'a bağlı Afşin ilçesindedir. Bu çok eski ve tarihi şehrin adı Arabisus idi. Bu kelime, zaman içerisinde çeşitli toplulukların lehçelerine göre Arbsus, Arabsus, Ebsus ya da Efsus şeklinde telaffuz edilegelmiştir. Buraya Türklerin Obruk dediklerini de biz tespit etmiş bulunuyoruz. Divan-ı Lüğati't Türk'te yer alan bu kelimeyi Kaşgarlı Mahmud; "yere batmış, ortasında su bulunan dağ parçası" şeklinde izah eder ki, Afşin'deki mağarada bu özellikleri buluyoruz. Ülkemizde çok sayıda olan obruklar, yer altından akan suların gözleri gibidirler. Türkler, yazın peynir ve yağlarını muhafaa ettikleri serin dağ yarıklarına ve mağaralara da obruk derler.

Ünlü gezgin Ali b. Herevi'nin el yazması eserinden öğrendiğimize göre; bu zat, 560 H'de İstanbul-İznik-Seyitgazi-Konya yoluyla Obruk'a gelmiş ve burada Eshab-ı Kehf'e izafe edilen mağarayı inceleme imkanını bulmuştur. Gözlemlerini şu şekilde ifade etmektedir; "Obruk, Anadolu'da etraftan gelenlerin ziyaret ettikleri bir yerdir. Söylendiğine göre; Hazret-i Ömer b. Hattab'ın oğlu Ebû Ubeyde'nin meşhedi de burada imiş. Ben burasını görmeye azmettim. Obruk, bir dağın eteğindedir. Bir kapıdan girilip yer altından yüründükten sonra geniş bir yere çıkılır. Burası, yere batmış bir dağ görünümündedir. Yukarıdan gökyüzü görünür. Ortasında küçük bir göl vardır. Etrafını Rum çiftçilerin evleri daire gibi çevirmiştir. Bunların tarlaları dışarıdadır. İçeride bir kilise ve bir mescid vardır. Eğer ziyaretçi müslüman ise mescide, hıristiyan ise kiliseye götürülür. Buradan geniş bir mağaraya girilir. Mağarada, vücudlarında kılıç ve kargı izleri bulunan cesedler vardır. Üzerlerinde pamuklu elbiseler bulunan bu cesedler, sanki hayatta imişçesine hiç değişmemişlerdir. Bir köşede, arkalarını duvara vermiş dört kişi daha gördüm. Bunlardan birisi çocuk, birisi esmer bir erkektir. Bu erkek, pamuktan bir aba giymiş müsafaha ediyormuş gibi eli açık olan kolunda çocuğun başı vardır. Yanında, bir darbe ile üst dudağı yarılmış, dişleri meydana çıkmış bir erkek daha vardır. Bunların hepsi sarıklıdır. Burada gördüğüm bir tabutun içerisinde bir kadın vardır ki; memesi kucağındaki çocuğun ağzındadır. Arkalarını duvara dayamış beş kişi daha gördüm.. Yüksekçe bir yerde gözüme ilişen bir taht üzerinde on iki erkek cesedi daha vardı. Bunlardan birisi, el ve ayakları kınalanmış bir çocuktu. Bana, bunların cihad için buralara gelen Hazret-i Ömer'in oğlu Ebû Ubeyde ve ailesine ait olduğunu söylediler."

Abdullah b. Abbâs hazretlerinden gelen kayda göre Eshab-ı Kehf'in mağarası Efsus'tadır. Bu kutlu gençlere zulmeden hükümdarın ismi, kaynaklarda Dakyanus veya Dakyüs şeklinde geçmektedir. Uyandıkları zaman karşılaştıkları hükümdarın adı ise Teodüsyüs'tür. Dakyus Roma imparatorudur. Teodüsyüs ise, Roma ikiye bölündükten sonraki Doğu Roma (Bizans) imparatorlarından birisidir. Ne var ki, putperest olan Dakyüs, Anadoluyu hiç görmemiştir. Hükümdarlık yaptığı iki sene boyunca Kuzey Avrupada savaşmış ve burada öldürülmüştür. Eshab-ı Kehf'in Anadolu'da yaşadığı kesin olduğuna göre gençlerin karşılaştıkları Dakyüs, o zamanki Roma idari sistemine göre bir imparator gibi imtiyazlara sahip bir eyalet valisi olmalıdır. Hazret-i Ebubekr'in hilafeti sırasında Bizans imparatoruna elçi olarak gönderilen Ubade, Anadoludan geçerken Eshab-ı kehf'i ziyaret etmiştir. Abbasi halifelerinden el Vasık billah da, Muhammed b. Mûsâ isimli birisini, Eshab-ı Kehf'i tetkik için Anadoluya göndermiştir. Yine Ali b. Yahya isimli İslam ordusu komutanlarından birisi, bir sefer dönüşünde Eshab-ı Kehfin uyudukları mağarayı incelemiş ve gördüklerini detaylı bir şekilde nakletmiştir. Özetle söylemek gerekirse İslam alimleri, tarihçiler ve gezginler, Eshab-ı Kehfin Anadolu'da olduğunda hemfikirdirler. Ama Anadolunun neresindedir? Tarsus'ta mı, Afşin'de mi? İlim adamlarımız meseleyi berraklığa kavuşturacak ciddi bir araştırmaya henüz yönelmemişlerdir. Böyle bir çalışma başlatılırsa, bu kutlu gençlerin 309 yıllık uyku mekanı kesin olarak tesbit edilebilecektir.

Eğer böyle bir bahtiyarlık bizlere nasip olacaksa, İmam-ı Rabbani hazretlerinin şu sözlerini hatırlayarak ziyaret edeceğiz onları; "Eshab-ı Kehf, bir güzel iş yapmakla, yüksek derecelere kavuştu. Bu işleri de; din düşmanları her tarafı kapladığı vakit, kalplerindeki imanı korumak için başka bir yere hicret etmeleri idi. Dünyanın bugünkü halinde, Peygamberimizin sünnet-i seniyyesine uyanlar ne kadar bahtiyardır. Bugün ona iman edip az bir ibadet yapmak, sanki düşman saldırıp her tarafı kapladığı zamanda, askerin az bir hareketinin çok kıymetli olmasına benzer. Barış zamanında askerin bundan kat kat fazla çalışması böyle kıymetli olmaz."




biyografi.net
    İngilizce Biyografi
   English Biography

    ünlü kadınlar

   Nasreddin Hoca
  ben de biyografi.net'teyim
  fıkralardan seçmeler



   Makaleler
   Trabzon'un Kültürel Yüzü
   Lozan Delegeleri
   İdlib şehitleri
   BULGARİSTAN TÜRK YAZARLARININ BULGARCA ESERLERİ
   Afrika Kitaplığı
   Rusya'daki en etkili 100 Müslüman listesi
   Teröre karşı 1071 akademisyen
   Irak’ta Türkmen Partiler
   Millî Birlik Komitesi Üyeleri
   KKTC Başbakanları

  Biyografik Takvim
ocak şubat mart
nisan mayıs haziran
temmuz ağustos eylül
ekim kasım aralık

    Tanıtım

    Tanıtım


   İletişim
BİYOGRAFİ NET YAYINCILIK
Tel: 0542 235 72 49



[email protected]

Etimesgut Vergi Dairesi
11512253662
Tasarım: Nihat Çeliker www.webofisi.com  

 

Ana Sayfa İletişim Künye Bu Sayfayı Yazdır Sık Kullanılanlara Ekle E-ticaret
Powered By Webofisi.com